Enflasyon geriler mi?
Fotoğraf: Evrensel
Erdoğan’ın enflasyonu aşağı çekmek üzere politika faizini indirme planını devreye sokmasının üzerinden dört buçuk ay geçti. Eylül ayı sonunda yapılan ilk indirimden bu yana enflasyonda soluksuz bir yükseliş yaşandı. eylül ayında yıllık enflasyon yüzde 19.5 dolayındaydı, ocak ayı itibariyle yüzde 48.69 oldu dayandı.
Bakan Nebati enflasyonun nisan ayına kadar yükselişine devam edeceğini ancak yüzde 50’nin altında kalmasını beklediklerini ifade ediyor. Oysa bırakın nisan ayını, önümüzdeki ay sonunda dahi yıllık enflasyonun yüzde 50’nin altında kalması için aylık enflasyonun yüzde 1.79’un altında geçekleşmesi gerekiyor. Bir ay gibi kısa sürede kesin suretle boşa çıkacak bir beklentinin böylesine kolay dile getirilmesi düşündürücü.
Yüksek enflasyon ücretli kesimin yaşam mücadelesini zorlaştırıyor. Hele daha yılın başında olduğumuzu ve ücretlere yeni zam yapıldığını düşünürsek önümüzeki ayların çok daha zorlu geçeceğine kuşku yok. Geçtiğimiz yıl içinde yaşanan yüzde 36’lık enflasyona karşılık asgari ücrete yüzde 50 dolayında bir zam yapılmış, böylece yaşanan kaybın üzerinde bir refah artışı sağlandığı ifade edilmişti. Mevcut tabloda asgari ücrete yapılan zammın önümüzdeki aydan itibaren tümüyle geri alınacağını ve satın alma gücünün bir yıl önceki seviyenin altına düşeceğini göreceğiz. TÜİK’in açıkladığı ve çok tartışılan veriler ışığında dahi hükümetin zammı ikinci ayı çıkaramayacak görünüyor.
Bu durumun asgari ücret zammı karşısında bir nebze olsun dinen toplum tepkisinin önümüzdeki aylarda artarak sürmesine yol açacağını öngörmek zor değil. Kasım hatta muhtemelen aralık ayına kadar enflasyondaki yükselişin durması için bir sebep yok. O tarihten itibaren baz etkisi devreye girecek ve enflasyonda bir miktar gerileme yaşanacak.
Elbette bu senaryonun gerçekleşmesi için dahi sert kur hareketlerinin önlenmesi büyük önem taşıyor. Burada hükümetin elini zorlaştıran iki önemli etken söz konusu. İlki Fed cephesinden gelen sıkılaşma yönündeki mesajar. Fed’in bu yıl üç, bir sonraki yıl ise 25 baz puanlık dört faiz artışına gitmesi bekleniyor. Yılın ikinci yarısından itibaren de bilançosunu küçültmeye başlaması olasılığı güçleniyor. Bu beklentilere karşılık dünyadaki bir çok merkez bankası sıkılaşma yönünde kendi ek tedbirlerini alıyor. TCMB ise akıntıya karşı ters yönde kürek çekiyor. Fed’in sıkılaşma adımlarının hız kazanması önümüzdeki dönemde kur hareketlerini tetikleyecek başlıca etken olacak gibi görünüyor.
Enflasyon görünümünü karamsarlaştıran bir diğer etken ise küresel emtia fiyatlarındaki yükseliş. Geçen yıl bu zamanlarda varili 55 dolar seviyesinde olan Brent petrolünün varil fiyatı bu yıl 90 doları aşmış durumda. Yaz aylarında petrol fiyatlarının 100-120 dolar aralığında olacağı bekleniyor.
Bakan Nisan ayından itibaren enflasyonun gerileyeceği yönündeki beklentisini muhtemelen geçmiş dönemdeki kur artışının gecikmeli etkilerinin sonlanmasına dayandırıyor. Ancak diğer etkenleri önemli ölçüde göz ardı ettiği bir gerçek.
Kağıt üzerinde seçimlere henüz 1.5 yıl kadar bir süre olmasına rağmen ülke her anlamda seçim ortamına girmiş görünüyor. Hükümet kalan sürede kur ve enflasyonda bir istikrar sağlanabileceğini ve bunu seçmene kazanılmış bir mücadele olarak sunabileceğini umuyor. Oysa, hükümet bu vakte kadar kendi yarattığı zorluklarla,yeldeğirmenleriyle savaşıyordu. Dünya ekonomisinde yaşanacak parasal sıkılaşmayla birlikte bu kez işin rengi değişecek.
- Kurtarıcı mı, yoksa yeni günah keçisi mi? 09 Haziran 2023 04:18
- Seçim senaryoları ve ekonomiye dönük beklentiler 12 Mayıs 2023 04:19
- Kurda istikrar illüzyonu 28 Nisan 2023 04:21
- SVB krizinin arka planı ve düşündürdükleri 17 Mart 2023 04:52
- Para politikasındaki ayrışma belirginleşiyor 24 Eylül 2022 04:50
- Şimdi solun tam zamanı 12 Ağustos 2022 04:26
- Enflasyon gelir dağılımını bozuyor 08 Temmuz 2022 04:47
- Merkez Bankası şaşırtmadı 27 Mayıs 2022 01:12
- Kehanet çöktüğünde 22 Nisan 2022 00:37
- Enflasyon doludizgin 08 Nisan 2022 00:40
- Faiz politikasının bilançosu 10 Mart 2022 23:31
- Gözler Fed’e çevrildi 21 Ocak 2022 04:30