Gerçekten yeni bir dünya düzeni şekilleniyor mu?
Vladimir Putin (solda) ve Şi Cinping (sağda) | Fotoğraf: Kremlin Basın Servisi/AA
Geçtiğimiz haftaya, Pekin’deki Kış Olimpiyatları vesilesiyle bir araya gelen Putin ve Xi’nin görüşmesi damga vurdu. Öncesinde, Çin’in Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini desteklemeyeceğini, ABD’ye karşı Soğuk Savaşvari bir blok oluşturma gayesinin olmadığını söylemiştim.
Gerçekten de, görüşme sonrası yapılan açıklamada Ukrayna’nın adı geçmedi. İki ülkenin de NATO’nun genişlemesine karşı görüş belirtmesi blok olarak hareket ettiklerine işaret olarak yorumlandı ama metnin tamamına bakınca çoğunlukla Çin’i ilgilendiren meselelere değinildiğini görüyoruz. Dolayısıyla, bu metin, bir ‘yeni dünya düzeni’ manifestosundan çok, pragmatik bir iş birliği içinde olan iki yükselen gücün kendi gündemleri için kullandıkları bir diplomatik araç olarak görülmeli.
3 Şubat’ta yayımlanan bu metinde, Quad ve AUKUS İttifaklarına karşı uyarılar vardı. Quad İttifakı, 2007’de ABD, Hindistan, Avustralya ve Japonya arasında kurulan, 2017 yılında da ABD’nin Çin’i Asya-Pasifik bölgesinden dışlamak için ürettiği bir bölge tanımı olan Hint-Pasifik stratejisinin kapsamında yeniden canlandırılan bir ağ. AUKUS da, benzer şekilde, ABD, Avustralya ve İngiltere arasında 2021 yılında imzalanan bir güvenlik anlaşması, ki imzalandığı zaman Fransa’yı kızdırmıştı ve Avrupa’nın ABD’nin güvenlik ağından dışlandığı şeklinde yorumlanmıştı. Bu iki oluşum da Çin’i kendi bölgesinde zayıflatmayı amaçlıyor. Peki, Çin’in NATO’ya karşı Rusya’yla ittifakını açıkladığı, ve yeni bir dünya düzeninin habercisi olduğu söylenen bu metinde niye bu Pasifik-odaklı oluşumların adı geçiyor?
Çünkü, Çin’in esas derdi Pasifik’teki güç mücadelesi. Nitekim, 12 Şubat’ta Biden Hükümeti, Hint-Pasifik Stratejisi’ni açıkladı. Böylece, 3 Şubat metninin bu belgeye hazırlık olduğunu anlamış olduk. Çin’i doğrudan hedef almadığını söylese de, aslında Çin’i doğrudan hedef alan bu metinde Hindistan gibi bölge ülkeleri öne çıkarılıp bölgesel bütünleşmenin önüne geçmek hedefleniyor. Çin bugüne kadar ABD’nin bu yöndeki çabalarını engellemeyi başardı. Örneğin, kendisini dışlayan Trans-Pasifik Partnerliği ticaret ağını etkisiz hale getirdi. Ama, ABD de, esas odağının Pasifik bölgesinde Çin’i zayıflatmak olduğunu, Rusya’nın Avrupa’da çıkardığı krizlerin bu bölgesel odağı kaydırmayacağını her fırsatta dile getiriyor. Ticaret savaşlarının etkisi en fazla Çin’in bilişim sektöründe görülüyor ki, dijital piyasaları ele geçirmek, 5G ve elektrikli araç gibi teknolojilerin lideri olmak iddiasındaki bir ülkeyi zora sokan bir durum bu.
Rusya, 3 Şubat açıklamasında, Tayvan’ın Çin’in parçası olduğunu kabul ettiğini söylüyor ama Çin, Ukrayna konusunda aynı desteği vermiyor. Benzer şekilde, geçtiğimiz yıl, Rusya, Çin’e Pasifik bölgesinde askeri destek sözü verdi ama Çin aynı sözü Avrupa bölgesi için vermedi. Bunun önemli bir nedeni de, birçok Avrupa ülkesinin ABD’nin yanında kayıtsız şartsız yer alarak Çin’in karşısında konumlanmak istememesi ve bu tutumun AB’nin de yekten bir tutum almasını engellemesi. Çin, AB içindeki bu bölünmüşlüğü korumak niyetinde. AB içinde Çin’le ekonomi temelli bir ilişkiyi sağlıklı tutmak yanlısı olan lobiyle insan hakları konularını öncelleyip Çin’i eleştirmek isteyenler çatışma halinde. Bu yüzden, AB ve Avrupa’nın Çin politikasında, Xinjiang bölgesi yöneticilerine nota vermek ve Çin’i çevre dostu yatırım kuralları koyarak Avrupa’daki yeşil teknoloji pazarlarına entegre etmek gibi birbiriyle çelişkili adımlar ardarda atılabiliyor. Benzer şekilde, Çin ve Litvanya arasındaki gerilimden Avrupa’nın büyük güçleri rahatsız. Bir yandan, AB üyesi bir ülkeyi koruma sorumluluğu var , öte yandan, Çin’in Litvanya menşeli ürünlerin ithalatını durdurması tüm bölgenin üretim zincirini sekteye uğratıyor. Sonuç olarak, Çin’in yükselişiyle küresel sistemde güç dengeleri değişiyor, ama Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi vekalet savaşlarının değil, büyük iktisadi dönüşümlerin hızıyla.
- Çin ve Türkiye Suriye’de karşı karşıya gelir mi? 10 Aralık 2024 05:07
- 'Pekin Adamı’nı kim kaybetti? 26 Kasım 2024 06:50
- Trump kime karşı? 12 Kasım 2024 05:00
- BRICS'i birleştiren nedir? 29 Ekim 2024 12:33
- Avrupa Küresel Geçit'te yol ayrımında 22 Ekim 2024 05:00
- Çin ekonomisi batıyor mu, batırıyor mu? 08 Ekim 2024 04:45
- Maymun Kral çıplak 17 Eylül 2024 05:00
- Kuryeler örgütlenebilir mi? 03 Eylül 2024 04:55
- Amerikan seçimlerinde Çin faktörü 20 Ağustos 2024 05:06
- Çin, Haniye suikastını nasıl yorumluyor? 06 Ağustos 2024 05:00
- Türkiye, ne AB’ci ne Çin’ci olabilir mi? 23 Temmuz 2024 05:10
- Çin'in artan öz güveni 02 Temmuz 2024 04:31