Kuraldır; eskiyen mücadele biçimlerinin yerini yenileri alır
Fotoğraf: Evrensel
Erdoğan tehdit edince, CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Sanki biz sokaklara çıkılması talimatı vermişiz? Tam tersi, arkadaşlara, ‘Taşkınlık yapmayacaksınız, sokağa çıkmayacaksınız, sabırla sandığı bekleyeceksiniz’ dedim” demişti. Bir ay geçti geçmedi, aynı Kılıçdaroğlu bu kez, son zam geri çekilmezse elektrik faturasını ödemeyeceğini açıkladı. Bununla kalmadı; 9 Şubat’ta CHP, 81 ilde sokağa çıkıp basın açıklaması yaptı. İstanbul İl Başkanı, açıklamasında 39 ilçede eş zamanlı açıklama yapıldığını ve bunların zamlar geri çekilinceye kadar her gün tekrarlanacağını söyledi.
Ne oldu? Ne değişti de CHP tutumunu değiştirip sokağın yolunu tuttu? Ve neden sokağa çıkanı 15 Temmuz’daki gibi süpürüp atacağını söyleyen Erdoğan ve AKP’sinin sesi soluğu çıkmıyor?
Değişen ne AKP ne de CHP!
Onları tutum değiştirmeye zorlayan başlıca değişiklik ülkenin ve dünyanın temel değişkeninde. Bıçak kemiğe dayanmada ve başta işçi sınıfı olmak üzere halk tutum değiştiriyor.
Motokuryelerle başlamadı, ama onlarla ve sonra birbirini cesaretlendirerek yayıldı, yayılıyor. Çorap işçileri, Farplas, Urfa Uğur Tekstil ve Antep Şireci Tekstil… saymakla bitmez. Kazanıyorlar da. Başlangıçta yerel kalıyordu. Giderek birleşiyor. Sendikasızların yanında sendikalı işyerleri de hareketleniyor. En son İzmir Aliağa Gemi Söküm işçileri. Koca bir sınıf gözlerimizin önünde kımıldadı. Henüz topluca ayağa kalkmadı, ama o yola girdiğini görmemek için kör olmak gerek.
İki ay geçmeden yüzde 50’lik asgari ücret zammını bile eriten enflasyon ve zamlanan fiyatlarla faturalar hareketlenmenin başlıca nedeni. İşçiler ücret artışı ve zamların geri alınması talepleriyle sokağa çıkıyor. Pek çok ilde sokağa çıkan Genel-İş şubeleri “Genel grev genel direniş” talebini dillendirdi. Harekete geçirici rol oynayan enflasyonla zamlar ve şişirilen faturalar, sadece işçilerin değil, bütün halkın canını yakıyor ve sokağa yöneltiyor. Yalnızca fabrika ve işletmeler değil, mahalleler de hareketlendi. Fatura protestoları, Bodrum’la Marmaris’ten Gümüşhane’yle Konya’ya kadar yayılmış halde. Neredeyse ses çıkarmayan belde yok. Doğu Beyazıt’ta ise sokağa çıkmayan kimse kalmamıştı herhalde.
Uzun süredir iktidarla burjuva muhalefete yedeklenmiş işçi ve emekçi halk silkinip kendine geliyor. Eksiği yok mu, var tabii. Ama bugüne kadarki düzen siyasetinden fazlaları önemli ve temel olan da bu: Artık sahnede sadece birbirleriyle yarıştırılan burjuva politikalarla savunucuları olmayacak. Çünkü gelgeç bir eğilim ya da parlayıp sönecek bir “feveran” değil bu. Geçenlerde Pamukkale Üniversitesinden akademisyen arkadaşımız da yazdı, Pazar Eki’nde Şerif de. Siyasal mücadeleyi farklılaştıracak bu yeni değişken, evet, 1989 Bahar Eylemleri günlerini hatırlatıyor. 1986-87 NETAŞ greviyle start alıp Bahar Eylemleriyle 1990-91 Zonguldak Grev ve Yürüyüşüne bağlanarak “Çankaya’nın Şişmanı” Özal’ı deviren işçi hareketini. Üstelik bugünkü hareketin temeli daha derinlerde ve yaygın. 2018 yazından bu yana giderek etkisini arttırarak kendisini hissettiren kapitalist kriz alt sınıflardan değmedik kimse bırakmadı. Harekete geçirici temel bir rol oynuyor. Ve bıyık kesme, çıplak ayakla yürüme türünden oldukça geri biçimlerle başlayan Bahar Eylemlerinden kesinlikle daha ileri biçimlerle başladı işçiler. Dahası, bu kez emekçi halk da hareketli.
Önceden imzalar toplanıyor, basın açıklamaları yapılıyor ve bunlar bir dönem başlıca mücadele biçimleri olarak işlev görüyordu. Ama artık CHP bile basın açıklaması yapar oldu. Yapmadan edemiyorlar, çünkü işçi ve emekçiler, fabrika fabrika, mahalle mahalle kimi yerde biraz daha az kimisinde daha kitlesel “açıklamalar” yapmak üzere sokaklara çıkıyor. Açıklamaları tabii ki kendi kavillerince.
İşçiler ve halk uzun metinleriyle birkaç kişilik basın açıklaması türü eylem biçimlerini aşmış bulunuyor. Artık eskiyen mücadele biçimleriyle yetinilemez. Bu harekete geriyi önermek olur. Şimdi gereken, hareketlenmekte olan işçi ve emekçilerle birleşmek, örneğin zamların geri alınması için zaten sokağa çıkmakta olan halkla birlikte “açıklama” yapmak üzere megafonları onlara vermektir.
- Böyle nereye kadar? 28 Ocak 2025 06:55
- Suriye ve Doğu Akdeniz niyetleri ve gerçekler… 26 Ocak 2025 04:51
- 'Savaş ilanı'... Kim, kime? 21 Ocak 2025 13:45
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58