17 Şubat 2022

Türkiye fotoğraf dünyası -5

İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde (İDGSA) fotoğraf bölümü 1978 yılında resmen açılmış ve Türkiye’nin ilk akademik eğitim veren kurumu hayata geçmiştir.

Akademide fotoğraf dersleri veren Cafer Hoca o günleri şöyle anlatıyor;

 “…Dekoratif Sanatlar Bölümü Başkanı Sabih Gözen 1961-62 öğretim yılında fotoğraf ve sinema bölümü açmayı düşünmüş. Sabiha Gözen, Şinasi Barutçu, Vedat Ar’ı ve fotoğraftan anlayan birkaç kişiyi toplamış, hazırladıkları proje doğrultusunda fotoğraf ve sinema bölümünü açmaya karar vermişler. Fakat Sabih Bey’den sonra göreve gelen Hayati Görkey “Ben Akademide olduğum müddetçe bu bölümü açtırmam” diyor. ‘Niye’ diye sordum;

‘Fotoğraf sanat değildir. Akademiyle ilişkisi yoktur. Sinema ise bizim kapsamımızın dışındadır. Bu bölümü kaprisleri ve kendilerini tatmin etmek için açmak istiyorlar’ demeye getirdi. Böylece bölüm açılamamış ve gerekli bölümlere yardımcı ders olarak konulabilmişti. Ben de ders vermeye başlamıştım…”(1)

Görüldüğü gibi fotoğrafın sanat olmadığı anlayışı yalnızca sanat dünyası ve galerilerde değil İDGSA’da bile hakim kılınmış.  Aradan yıllar geçer 1977 yılında bir kez daha fotoğraf bölümü açılması gündeme gelir. O yılları yine Cafer Hoca’dan okuyalım.

“… Japon profesyonel fotoğrafçı Namikawa ve arkadaşı Türkiye’de özel fotoğrafçılık yüksek okulu açmak üzere Sami Güner ile görüşmelere başlamış. Hem okul açmak hem de film ve kağıt imalatı yapıp satmak için. Oysa Türkiye’de yabancılar tarafından yüksek okul açılmasına kanunen izin verilmiyordu. Akademi yönetimi ve Cafer Türkmen bir araya gelerek “Japonların başlatamadığı fotoğraf eğitimini biz başlatalım” dediler. Erdoğan Aksel başkanlığında üç kişilik bir komisyon kuruldu. Etütler yapıldı ve ders programları hazırlandı.

Yine o yılları Cafer Hoca’dan tarihe kalıcı belge olarak alalım.

“… İlk yıl (Yani 1978’de) 200 kişi başvurdu, 15 öğrenci alabildik. Salı Pazarı’nda eski bir handa eğitime başladık. Fotoğraf Enstitüsünün başkanlığını Erdoğan Aksel üstlendi. Derslere gelen hocalar; Ercüment Tarcan Optik, Sabit Kalfagil belgesel fotoğraf, Reha Günay Mimari fotoğraf, Haluk Doğanbey reklam tanıtım fotoğraf, Halim Kulaksız renkli fotoğraf, Yaşar Atankazanır portre, Mehmet Bayhan ve bazı hocalar vardı. Böylece akademik olarak yüksek okul düzeyinde fotoğraf eğitimi başladı.”(2)

Cafer Hoca’nın tanıklığında Türkiye’de akademik fotoğraf eğitiminin başlangıç hikayesini sizlere aktarmaya çalıştım. Böylece ilk olarak 1978’de “Fotoğraf Enstitüsü” olarak İDGSA’da açıldı. 12 Eylül 1980’de (YÖK kanunuyla) isimler değişti. İDGSA, Mimar Sinan Üniversitesi (MSÜ) oldu. Fotoğraf Enstütüsü, Fotoğraf Ana Sanat Dalı oldu. Ben de 1982 yılında MSÜ Fotoğraf Ana Sanat Dalında okuma şansına eriştim. Cafer Hoca portre dersimizin hocasıydı. Saydığı hocaların hepsi benim de derslerime geldi. Eksikleri de ben tamamlayayım. Yılmaz Kaini siyah beyaz fotoğraf/zoon sistem, Gülnur Sözmen görsel iletişim hatırladıklarımdan… Özellikle üç hoca hayatımın değişmesinde çok önemli bir yere sahipler. Gülnur Sözmen; fotoğraf bölümüne girmeme neden olan kişidir. Yılmaz Kaini sınıfta kalmama yol açarak bir yıl daha üniversite ortamını solumama neden olmuştur. Sabit Kalfagil, şehir tiyatrolarına girmeme neden olarak sanat dünyasının tozunu yutmama neden olmuşlardır. Hepsine şükran borçluyum.

Görüldüğü gibi fotoğrafın Türkiye’de gelişimi çok geç olmuştur. Bugün fotoğrafın olduğu yeri anlayabilmek için geçmişi ilk ağızdan yorumlamak önemliydi. Birkaç haftadır bu konuyu irdelemem bundandır. Başta devletin tutumu olmak üzere Türkiye sanat dünyası fotoğrafa üvey evlat gibi yaklaşmıştır. Dünyada 1900’lerde üvey evlatlıktan kurtulan fotoğraf Türkiye’de ancak 1970’lerden sonra değer kazanmaya başlamıştır. Kişisel gayretlerle fotoğrafın gelişmesine emek veren tüm ustalara vefa borcumuz vardır.

Haftaya fotoğrafın bu günleri…

1-Cafer Türkmen -Fotoğraflar sayfa 20 MSÜ/Fotoğraf Bölümü yayınları

2-Cafer Türkmen -Fotoğraflar sayfa 21 MSÜ/Fotoğraf Bölümü yayınları

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et