Elektrikte beklenen alicenaplık neden gelmiyor?
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
‘Elektrikte çarşamba günü indirim var’ söylentisi de…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın alicenaplık yapıp ‘İndirim müjdesi vermesi’ beklentisi de..
Boş çıktı!
Elektrikte dün yenen hurmalar hükümetin öyle elini kolunu bağlıyor ki…
Hükümet biriken onca öfkeye rağmen indirime gidemiyor; halkın elini kolunu bağlayıp faturaları salmayı tercih ediyor.
Söz konusu tercihe ikna etmek için de öfkeyi daha da büyütecek laflar ediyor: “En ucuz elektriği biz veriyoruz”, “Avrupa’da elektrik daha pahalı” vb.
Elin 1 avrosu 15.5 TL ederken, alım gücü dikkate alınmadan bu kıyaslama ikna etmekten çok uzak.
Elektrik faturalarının birden bire yüzde 100 artmasının sebebi hükümetin dün yaptıkları ve bugünkü tercihleri!
Faturaları şişiren dün yenen hurmalar neler?
Bir: Enerjide bağımlılık.
İki: Özelleştirme.
Üç: Hükümetin enerjiyi (tıpkı inşaat, maden, savaş sanayii gibi) rant ve sermaye birikiminin aracı kılması…
Şimdi bu üç başlığın faturaya nasıl yansıdığına, bugün nasıl tırmaladığına bakalım.
SONUCU DEĞİŞTİRMEYEN MAKAS
Yıllardır ithal doğal gazdan kaçmak için adımlar atıldı. Atılan adımların gerekçesi şöyle sunuldu: ‘Enerjide dışa bağımlılığı azaltacağız’.
Karşılığında her akarsuya HES, her ovaya termik santral kurma çalışması başlatıldı.
Enerjinin yarısı doğal gazdan üretilirken atılan adımların sonunda tablo değişti. Doğal gazın Türkiye elektrik üretimindeki payı üçte bire düştü!
Fakat iddia edildiği gibi enerjide dışa bağımlılık azaltılmadı. Doğal gaz gitti, ithal kömür geldi.
Kayıp kaçağı azaltmak, enerji verimliliği sağlamak gibi adımlar hiç hayata geçirilmedi.
İthal petroldeki bağımlılık ise kamçılandıkça kamçılandı; köprü, havalimanı ve duble yol inşaatları petrol ihtiyacını artırdıkça artırdı.
Tüm bunların sonunda enerjide dışa bağımlılık yüzde 75’leri buldu.
Şimdi dolardaki her artış, dünya enerji fiyatlarındaki her yükseliş faturayı kabartıyor.
Ödediğimiz yüksek faturadaki kamelerden biridir işte enerjideki dışa bağımlılık!
Sorumlusu kim?
Dolar mı yoksa enerjide bağımlılığı artıran politikalar mı?
ÖZELLEŞTİRMEYİ FATURADA GÖRMEK
AKP hükümet olmadan önce, elektrik üretiminin yüzde 60’ını devlet gerçekleştiriyordu.
Elektrik dağıtımın ise tamamını!
Şimdi devletin üretimindeki payı yüzde 20’nin altında.
Dağıtımın ise tamamı özel sektörün elinde.
AKP döneminde şirketlerin elektrik piyasasının etinden sütünden yararlanılmasının önü açıldıkça açıldı.
Hem üreten…
Hem dağıtan…
Hep pazarlayan…
Öyle çok özel şirket var ki…
Akarsuya, ovaya, dağa santral kurulurken… Tüketilecek elektriğin çok çok üzerinde bir elektrik kapasitesi yaratıldı.
Şirketler yağlı gördükleri bu alana balıklama daldılar. Dalarken kendi kaynaklarıyla değil, ucuz buldukları döviz borcuyla daldılar.
Sektör 70 milyar dolara yakın kredi kullandı.
Krediyi kullandıklarında 3.5 TL olan dolar kuru 2018’de iki katına fırlayınca işler sarpa sardı.
Kredi ödemeleri aksadı.
Bunun üzerine 40 milyar doların üzerinde kredi borcu yeniden yapılandırıldı.
Lakin şimdi dolar 13.5 TL. Borçlar ödenemiyor.
Bankalar bu alacaklarını daha ucuz fiyata satmayı deniyorlar ama alıcısı yok.
Ama vatandaş takır takır ödemeyi sürdürüyor; tıpkı devletin pahalı ithal yakıt tercihini ödediği gibi, şirketlerin faturaya yansıttığı şu kalemleri de:
Bakım, onarım, kayıp kaçak, sayaç okuma bedelini…
Özelleştirme esnasında yaptıkları borçları…
Bankaya ödedikleri kredi faizini…
Kârlarını…
Hepsi ödeniyor. Fakat o ödemenin karşılığında nitelikli bir hizmet verilip verilmediği denetlenmiyor.
Devlet salmış adeta; takır takır ödeme var ama denetim yok!
Şirketler kârlı görmedikleri işleri yapmıyorlar. Isparta’nın günlerce karanlıkta kalınması örneğinin gösterdiği gibi.
Nasılsa hesap soran yok!
Şirketler elektrik kesintilerini kışın kar yağışına, yazın çalışan klimalar üzerinden aşırı sıcaklara bağlayarak sorumluluk üstlenmiyorlar.
***
Hükümet, kendi yarattığı dışa bağımlılık…
Kendi elleriyle tırmandırdığı döviz kurunun günahı faturalarda gözükmesin diye…
Elektrik zamlarını faturalara kur artışı kadar yansıtmadığı doğru. Fakat şirketlerin istediği maliyet artışı kadar olmasa da vatandaşa zam yansıdı.
Bu arada şirketler de zarar etmedi.
Ki elektrik dağıtımından zarar edecek olsalar da… Şirketlerin başka devlet ihaleleri, garanti ödemeleri, ucuz kredi vs. birçok yöntemle sermaye biriktirme yolları hep açık tutuldu.
Yetmediğinde de şirketler işin zarar kısmını, bakım onarım gibi altyapı hizmetleri aldıkları taşeronlara havale ettiler: Kendileri devletten, vatandaştan alıyorlar ama altyapı şirketlerinin fiyat farkını, hak edişlerini ödemiyorlar.
En büyük altyapı hizmeti veren şirketlerden Yılmaz Elektrik ödeme alamadığı için borçlarını ödeyemiyor. İflasın eşiğinde konkordato ilan etti.
Devamının gelmesi bekleniyor.
İşin bankalara sirayet etme endişesi giderek artıyor.
***
Enerji üreticilerinin yükü şimdi sadece alt yüklenicilerinin üzerinde değil, artık aynı zamanda vatandaşın da fazlasıyla üzerinde!
Elektrik özelleştirilmeleriyle, son 20 yılda üreticiden tüketiciye inşa edilen karanlık modelde vatandaş hükümetin önceliği olamıyor.
RANT TAM GAZ
İktidar sürekli temiz enerji propagandası yapsa da kurduğu modelle, teşvikler üstünden belli bir kesimin servet biriktirmesinin önünü açıyor.
Uygulamada, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) var. Amacı güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımı özendirmek.
Desteklenecek olanlar da düşük kapasiteli yatırımlardı.
Ama öyle olmadı. HES’ler aslan payını kaptı.
2021 yılında rüzgarda ve güneşte 750 MW yeni kapasite eklendi. İthal kömürlü santrale 1000 MW’nin üzerinde!
Amaç servet aktarımı olunca, tercihler de böyle oluyor.
2021 yılında verilen destek rakamın 60 milyar liranın üzerinde olduğu hesaplanıyor.
Otoyol ve köprülerde olduğu gibi enerjide de alım garantisi var: Hidroelektrik ve rüzgara 1 kWh başına 7.3, jeotermallere 10.5, güneşe ve biyokütle santrallerine de 13.3 dolar cent!
Halkın ödediği vergilerin şirketlere aktarılmasının üzeri örtülerek düne kadar, ‘Size ucuz veriyoruz’ propagandası yapılıyordu.
Şimdi servet aktarımı hem vergiler hem de faturalar üzerinden!
ULUSLARARASI BOYUNDURUK
İktidar Ortağı Partinin Genel Başkanı Devlet Bahçeli her ne kadar…
‘Konu milli konudur’…
‘2036 yılında kamuya dönecek olan dağıtım şirketlerinin içinin boşaltılmasına müsaade edilmemelidir’…
“Kamuya elektrik dağıtımının devlet eliyle yapılması, vergi yükünün azaltılması sorunları hafifletecektir” dese de…
Vaziyeti bir zamanlar elektrik şirketlerine el konulan Cem Uzan iyi özetledi: “Yüksek elektrik faturalarının sebebi dağıtım şirketlerini kurtarma operasyonudur. Bütün sözleşmelerin hepsi Londra’da tahkime bağlı. Kılına dokunamazsınız bu sözleşmelerin. Tıpış tıpış bu sözleşmeler yürürlükte kalacak”.
Evet dağıtım şirketlerinin borçları devasa, uluslararası boyunduruk güçlü! Özelleştirme sözleşmelerinin tahkime bağlı olmasını Cumhurbaşkanı Erdoğan geri adımına gerekçe kılıyor.
Ayrıca Rusya ile de her an sorun patlak verebilir.
Şöyle ki…
Hükümetin şirketleri beslerken zarara soktuğu kamu elektrik üreticisi ÜEAŞ, BOTAŞ’a olan doğal gaz borçlarını ödeyemez hale geldi.
BOTAŞ da Rusya’ya…
Rusya, Türkiye’yi yanında tutabilmek için, Türkiye’nin borç ödenememesine şimdilik göz yumsa da, vanayı her an kapatılabilir bir diplomatik tehdit olarak elinde tutuyor.
***
Hükümet…
‘Durun düzenleme yapacağız’ söylemleri üzerinden beklenti yaratarak…
İlk kez kira bedellerinin üzerine çıkan elektrik ve doğal gaz faturaları karşısındaki öfkeyi dindirmeye çalışıyor.
Oysa, ‘vatandaş’ değil, ‘şirket’ odaklı olduğu apaçık ortaya çıkan enerji sektörü mimarisi durdukça…
Öncelik şirketler olmaya devam edecek.
Bu nedenle beklenti yerine şu iki talep güçlü bir şekilde haykırılmalı: Zamlar geri alınsın. Yoksulluk gelirinin altında gelirle yaşayanların elektrik, doğal gaz, su ihtiyaçları ücretsiz karşılansın.
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55