19 Şubat 2022 20:45

‘Laklakiyat’ meselesi

İnsanlar ve boş konuşma balonları

Görsel: Pixabay

Paylaş

Kirvem,

Şu veya bu konularla ilgili boş lakırdıların yanı sıra, keza değersiz, anlamsız lafları her defasında “tatara titiri” makamında tekrarlayıp duran kimi muktedirlerin bu baptaki yersiz, gereksiz sözlerinin ne denli kof olduğunu belirten atalarımız, bu gibi hallerde “Leyleğin ömrü laklakla geçer” deyimini kulaklarımıza, tıpkı incili küpe misali asmışlar…

Nitekim şu sıralar ülkemizin içinde debelenip durduğu maddi, manevi sorunlarımızın daha henüz birini bile doğru dürüst çözememişken, bunların peşi sıra devreye giren meselelerimizin neredeyse hemen hepsi giderek halkımızın kahir ekseriyetinin uykularını kaçırırken, diğer taraftan da yaklaşık yirmi yıldan beri memleketimizin dümeninde oturan muhterem zevatın, tümü, sanki bütün bu oldubittilerden, kapalı kapılar ardında dönen dolaplardan zerre kadar haberleri yokmuşçasına, tam da şu günlerde işi gücü bırakıp ortalık yerde fellik fellik suçlu aramakla meşguller…

Memleket sathında hemen her konuda rayından çıkmış bilumum işlerimiz kabak tadı verirken, öte yandan “milli irade” adı altında pazarlanan sandıklardan, bugün yarın yapılacak seçimlerde birer vatandaş olarak sorunlarımız gerçekten de çözülecek mi, yoksa “Ha Emin, ha Emine, gerisi hep aynı hikaye” faslıyla yoluna berdevam mı edecek diye kös kös düşünüp duruyoruz…

Ömürleri laklakla geçen leylekler misali, keza ülkemizin en yetkili koltuklarında, en üstün makamlarında yıllardan beri postlarını seren iktidar erkanının neredeyse tümü; işin içinden çıkılmaz boyutlara ulaşan sorunlarımızın eninde sonunda yoluna gireceğini, bunun için de, gece gündüz dur durak demeden çalıştıklarını suya tirit laflar eşliğinde dillendirip durdukları halde, memleket sathında ahvalimiz “aynı hamam, aynı tas” kulvarında sürüklenip gidiyorsa, ol zaman bu yampiri gidişatımızın nedeni acaba ne?

Kimilerine göre, daha da açıkçası saçlarını değirmende ağartmamış, yol yordam bilenlerin dediklerine bakılırsa; “az laf, çok iş” kuralının geçer akçe olduğu ülkelerde işler tıkır tıkır yolunda giderken, aksi durumlarda, yani laklakiyatın hüküm sürdüğü diyarlarda herkes, bu baştankara gidişatın acı faturasını ister istemez ödeyip, ceremesini de maalesef çekecek…

Şu sıralar önce Ay’a, hemen akabinde de Mars’a gitmek için “duble” yolların hazırlığıyla uğraşırken, diğer yandan da sel sağanak gibi akan faturaların yükü altında işyerlerimizin, “ekmek kapıları”mızın kepenklerini indirmekle yetinmeyip, aynı zamanda da; yer ile yeksan olan bu “zamkolik” hastalıklI ekonomik durumumuzun balık kavağa çıkmadan bir an önce düzelmesini yüce Allah’tan dilerken, nihayetinde gele gele geldiğimiz şu günlerde, yetkili zevatın, “hayırlara vesile” babındaki bitip tükenmeyen müjdelerini her zamanki gibi sabırla beklediğimize göre, demek ki, ezelden beri iliklerimize işlemiş olan bu laklakiyat masalından yana milletçe miskal kadar şikayetçi değiliz Kirvem!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa