Balya’dan Develi’ye
Fotoğraf: Özer Akdemir /Evrensel
Balıkesir Balya’nın birkaç kilometre uzağında 2009 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren Esan Eczacıbaşı şirketine ait kurşun-çinko madeni, Balya’nın yeni kabusu olmuş durumda. Yıllar önce Osmanlılar, Fransızlar ve genç Türkiye Cumhuriyeti döneminde işletilip 1930’larda kapatılan kurşun madeninin yol açtığı çevresel sorunlar ve sağlık problemleri ile yıllardır çok zor günler geçiren Balya, şimdi de kurşun çinko madeninin yol açtığı sorunlarla boğuşuyor.
Geçtiğimiz günlerde bu madenle ilgili bize ulaşan bilgiler madenin sadece yöresi Balya’ya değil yakın çevresindeki korunan alanlara da büyük zarar verdiğini gösteriyor. Yerleşim alanlarına çok yakın bir konumda işletilen maden nedeniyle ilçe halkının, patlatma, toz, gürültü ve atık sulardan son derece rahatsız olduğu ileri sürülüyor.
Balya’daki bu madenle ilgili rahatsızlıkların bazılarını sıralayalım;
- Kırma tesisinin gürültüsü ve tozu,
- Her gün 15-20 kez yapılan patlatmalar,
- Yer altında meydana gelen kaya patlamaları ve sismik hareketler,
- Havalandırma kuyusundan çıkan kirli havanın doğruca şehir merkezine gitmesi.
MADENİN KİRLİLİĞİ MANYAS KUŞ CENNETİNE GİDİYOR!
Haber kaynağım, geçtiğimiz ocak ayı sonunda açık ocakta yapılan kontrolsüz patlatma yüzünden birçok ev ve işyerinin camlarının kırıldığını, insanların büyük korku yaşadığını ifade ediyor. Bundan sonraki bilgiler ise maden kaynaklı kirliliğin sadece Balya ve çevresi ile sınırlı olmadığını gösteriyor;
“TOKİ evleri karşısında yeni açılan galeriden çıkarılan sülfürlü atıklar dere kenarına koyuluyor. Atığın altında herhangi bir yalıtım yapılmadığı için oluşan asitli ve zehirli sular dereye karışıyor. Madencilikte buna AMD (asit maden drenajı) denilir ve çevre mevzuatına göre yasaktır. Bakanlığın bu faaliyeti durdurması gerekir. Bu asitli sulara ek olarak atık barajı ve yer altından çıkan sular da karışıyor ve birlikte dereye karışıp doğrudan Manyas Gölü’ne yani kuş cennetine akıyor”.
YETKİLİLER BİR ŞEY YAPACAK MI?
“Balya’da toz, gürültü, sismik hareketleri tetikleyen yer altı kaya patlamaları, kirletilen dere, kuş cenneti ve yer altından çıkan kirli havanın kirlettiği bir şehirden” bahsediyor kaynağım. Bizzat yaşadığı bu bilgileri, ama malum nedenlerle adını gizlemek zorunda kalarak bizimle paylaşıyor. Bölge halkının ekonomik ilişkileri nedeniyle bu olan bitene sessiz kaldığından bahsediyor. Bununla birlikte, işçilerin sendikalaşma çalışmasının engellendiği de iddialar arasında.
Bizim bu haberimiz ve altını çizdiğimiz sorunların ardından bir ilçenin yanı sıra milli park statüsünde bulunan ve Ramsar Anlaşması ile uluslararası düzeyde koruma altına alınan Manyas Kuş Cenneti’nin bu şekilde kirletilmesine yetkililer sessiz kalacak mı? Elbette sürecin takipçisi olacağız...
HABERLERİMİZİN ARDINDAN İŞÇİLERE SUS PAYI!
Aylardır izlediğimiz bir başka madencilik faaliyeti olan Kayseri Develi’deki Kanadalı Centerra Gold’a ait Öksüt madencilikle ilgili de bazı gelişmeler var. “Develi’yi havuduyla götürüyorlar” başlıklı haberimizin ardından “sus payı” olarak taşeron işçilerine beş gram altın, Öksüt çalışanlarına ise ikişer maaş ikramiye dağıtıldı. İşçiler, bize gönderdikleri mesajlarda “Sus payı olarak verilen bu altınlar ve ikramiyeler sizin haberiniz sayesinde oldu” diye bilgi verip, teşekkür ettiler.
KAZ GELECEK YERDEN...
Yaklaşık 750 taşeron ve 250 Öksüt şirketi işçisine dağıtılan bu beş gram altın ve iki maaş ikramiye şirketin aslında kaz gelecek yerden tavuğu esirgemediğinin göstergesi.
Şirket, 2022 ve 2023 yıllarında senelik 220 bin onstan 440 bin ons altın dökmeyi planlıyor. Öte yandan şirketin Kanada vatandaşı CEO’su Scott Perry’nin yıllık geliri 3.6 milyon doları buluyor!
Bir önceki yazımızda adı geçen Öksüt Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Daniel Des Jardines’in yıllık net kazancı da küçük bir servet aslında; yaklaşık 920 bin dolar! Bütün bu rakamların internet ortamında halka açık bilgiler olduğunu da ekleyelim. Şirketin yönetim kademelerindeki diğer kişilerin aldıkları maaşların yıllık toplamları da birkaç yüz bin dolarla ifade ediliyor. Buna karşılık madende aylık 4 bin 250 lira net maaş alan bir işçinin yıllık kazancı ise ikramiye ve bütün yan haklar dahil 68 bin Türk lirası. Dolar olarak söylersek (bugünkü kur 13.62 TL/dolar ile) 4 bin 990 dolar!..
Şirket yöneticileri ile işçilerin kazançları arasındaki farka bakar mısınız? Ya şirketin kazancı? Ya ülkemizin altını üstüne getirerek yaptığı emek ve doğa sömürüsü!..
SIZINTIYI ÖRTBAS ETMEK İÇİN MİLYON DOLAR ÖDENİYOR
Madende siyanür sızıntısı olduğundan ve bu siyanürün yer altı sularına karıştığından geçtiğimiz yazılarda bahsetmiştik. Şu ana kadar bu sızıntının önlenmesi için hiçbir çalışma yapılmamış. Bununla birlikte sızıntıyı örtbas edebilmek için yine Kanadalı Golder Associates firmasına, ODTÜ’lü hidrojeolog hocalara ve bu konuda bakanlık ile yakın ilişkide olduğu ileri sürülen Ankara merkezli bir firmaya milyonlarca dolar ödenmeye devam edildiği de gelen bilgiler arasında. Madeni denetime gelen “deneyimsiz” İl Çevre Müdürlüğü personelinin sızıntıyı tespit etmemeleri için yanlış yönlendirildiği de ileri sürülen iddialardan biri.
İZİNSİZ ALANDA YASA DIŞI ÜRETİM YAPILIYOR
Bununla birlikte, şirketin madencilik yaptığı iki ayrı ocaktan Güneytepe Ocağında orman ve mera arazileri arasındaki anlaşmazlık nedeniyle mahkeme süreci devam etmesine ve çalışma izni olmamasına rağmen üretim yapıldığı ileri sürülüyor. Yani, hukuksuz bir şekilde altın üretimi yaparak haksız kazanç sağlıyor ve tüm bu bilgilerin halka açık olan şirketin yurt dışındaki yatırımcısından gizlendiği iddiaları var.
ŞİRKET DEVELİ’DE VURGUN PEŞİNDE!
Öksüt maden işletmesinin işletme ruhsatı, eğer yenilenmez ise 16 Ocak 2023 tarihinde bitiyor. Kırgızistan Kumtor madeninde yapmış olduğu usulsüzlükler, rüşvet, çevre katliamı, para kaçırma gibi birçok suçlamadan ceza alan şirket buradaki madenden mecburen vazgeçmek zorunda kaldı. Gazetelere yansıyan rakamlara göre şirketin zararı 960 milyon doları buluyor. Bu rakam, şirketin tüm varlığının yaklaşık yüzde 60’ı demek. Hal böyleyken şirket Öksüt’ü kaybetmemek için her yolu deniyor. İşletme ruhsatının bitmesine 1 yıl kala 2022 ve 2023’te üretim kapasitesini iki katına çıkardığı göz önüne alınırsa şirketin bir vurgun peşinde olduğunu söylemek yanlış olmaz.
DEVELİ’YE NE KALACAK?
Maden bitip de Kanadalı şirket Türkiye’den 2024 yılında ayrıldığında (ayrılırsa tabii) Öksüt’ten net 270 milyon dolar kâr elde edecek. Bu “vurgun”un ardından, doğası yağmalanmış, suları, toprağı kirletilmiş ülkemize, hadi o kadar da geniş tutmayalım Develi’ye ne kalacak dersiniz? Mesela kazançlarının (sömürülerinin) küçük bir bölümünü Develi’ye bir hastane, okul vb. bırakmak için feda ederler mi sizce? Yoksa bugüne değin yaptıkları gibi, Develi’nin önde gelen politikacılarına ve sermaye sahiplerine maden taşıma, taş kırma vb. işler vererek yine olayları örtbas mı edecekler?
Yerlisi, yabancısı maden şirketleri balya balya paralarla birlikte deveyi havuduyla götürürken biz enselerinde olmaya devam edeceğiz...
- Kıbrıs’tan Şam’a bir siyasal İslam okuması 16 Aralık 2024 04:35
- Siyasette dip temizliği 09 Aralık 2024 04:09
- Bu toprağın sonu!.. 02 Aralık 2024 04:33
- Doğa ve Direniş Öykülerinden çıkıp geldiler 25 Kasım 2024 04:12
- COP29 toplantıları ya da "Bir şey yapılıyor tiyatrosu": Tam bir zaman kaybı 18 Kasım 2024 04:20
- Kaz Dağları kardeşliği... 11 Kasım 2024 04:44
- Namlunun ucunda yaşamı savunanlar: Kırılırız ama eğilmeyiz!.. 04 Kasım 2024 04:51
- ‘Etki ajanı yasası’ ve Bergama köylüleri için kaynatılan cadı kazanı 28 Ekim 2024 04:51
- Bilimle dalga geçmenin bedeli 21 Ekim 2024 04:40
- Kapadokya'da balon turizminin görünmeyen yüzü ve balon emekçileri 14 Ekim 2024 04:32
- Mor çiçekli garganlar, arılar, mezarlar... 07 Ekim 2024 04:48
- Gediz bitti!.. 30 Eylül 2024 04:34