19 Şubat 2022 23:26

Nasıl geççek?

Tarkan'ın YouTube'da yayınlanan "Geççek" klibinden alınmıştır.

PAZAR
Paylaş

“Geççek” şarkısını konuştuk bu hafta. Belli ki konuşacağız daha da.

Klibi pandemiyi anlatıyordu, sözlerinin gizli öznesi kovid 19.

 Ama müziğin ne anlattığı biraz da dinleyenle ilgilidir. Milyonların geçmesini dilediği, yakasından düşmesini istediği şey kovidden farklıymış demek ki.

Yabancı filmlerde, gerilim bitip aksiyon sona erdiğinde, film boyunca başına gelmedik kalmayan kahramanın eline bir kahve verir, sırtına bir battaniye atarlar da o sırada sevdiği biri gelip kocaman kucaklar ya hani, işte öyle bir işleve büründü “Geççek”

Herkesin duymaya ihtiyacı varmış bugünlerin geçeceğini.

Müziğe düşman olunur mu, bir şarkıya kin güdülür mü? O da olurmuş.

Yıllardır sıfatı “Megastar” olan bir sanatçıyı abes, absürt, izansız bir sürü şeyle suçladılar, yaftaladılar, dört koldan saldırdılar.

Sadece “geççek” dedi. 

Yerel seçimlerde Ekrem İmamoğlu “Artık herkes konuşacak” demişti.

Sanatçılar konuştu mu yer yerinden oynuyor işte. Herkes konuşsun, en çok sanatçılar. 

İsteyen, sanatçıların kiminin sustuğu dönemi eleştirsin, kiminin yanlış konuştuğu zamanları isteyen de müziğin teknik kısımlarına yorum yapsın yine eleştirsin, ben şahsen konuşandan ve iktidarın karşısında bir taraf olmaya korkmayandan alkışı eksik etmeyeceğim.

Özgürlükten yana bir mücadelede cesaret ve heves kıran tarafta olmayı sevmem de istemem de. Eski defterleri açacağımız kadar güzel, rahat ve esnek bir zamana vardığımızı düşünmüyorum hem.

 

Düşünün ki şarkı sadece geçecek dediği için birileri “Hayır geçmeyecek” demeye başladı.

Geçmeyecek fiili her şeyden önce olumlu bir konuda kullanılamaz. 

Mesela “Neşemiz hiç geçmeyecek” denmez, “Sana olan aşkım hiç geçmeyecek” denmez, bitmeyecek denir. Geçmeyecek diye karşı duruş olur mu hiç?

Bu da oldu.

 

Şarkı ki “Kıralım zincirlerimizi” demiyor, “Kahrolsun halkın katili cunta” demiyor.

“Gecekondulardan geliyor halk” demiyor.

“Sabrın sonu selamettir beklerim” diyor, sabra bile düşmanmış bunlar.

 

Venceremos’tan söz açılmışken, kıyaslamak gibi de olmasın ama Victor Jara’yı bir analım ve onun nezdinde bir Şili’ye uzanalım isterim.

Çünkü Şili’de “geçiyor” gerçekten de. 

 

Pinochet’nin Allende’ye karşı gerçekleştirdiği darbe sonrasında, Şili Ulusal Stadyumuna toplanan binlerce insandan biriydi Jara. Ağır işkence görürken, elleri kırılmışken bile Venceremos’u söylemeye devam ediyordu. Vuruldu. Şarkısı Türkçe dahil onlarca dilde sokaklarda yankılanıyor 1973’ten beri.

Pinochet ise 1989’daki 17 siyasi partinin oluşturduğu Demokratik İttifakın adayının aldığı yüzde 56 oya yenildi. Yazıyla da yazalım: On yedi siyasi partinin ittifakı.

Sokaklarda meydanlarda bangır bangır Victor Jara’nın dudaklarındaki son şarkı Venceremos söyleniyordu. 

 

Aradan 30 sene geçti, 2019’un ekim ayında Latin Amerika’nın en büyük ekonomilerinden Şili’de bir özelleştirme krizi yaşanmaya başlanmıştı.

Metro ulaşımına 30 peso zam gelince üniversite öğrencileri 81 noktada metroyu işgal ettiler. Ulaşım durdu.

Karabinerler büyük bir şiddetle saldırdı öğrencilere. Halkın bu şiddete tepkisi büyük oldu. Daha gün ertesine devrilmeden Şili’nin tüm kentlerinde sokağa döküldü insanlar.

Metro istasyonları, otobüs durakları yandı. Bir büyük yangın da ülkedeki özel elektrik üretim şirketinin genel merkezinde yaşandı.

Hükümetin başındaki Pinera “Bu ancak suç örgütlerinde görülebilecek bir seviye” dedi. Halkı terörist ilan etti.

“Şiddeti hiçbir sınır tanımadan uygulayabilecek bir düşmana karşı savaştayız” dedi. Düşman dediği halkıydı. OHAL ilan etti, başkent dahil sokağa çıkma yasağı başladı.

Karabinerler ve ordu temkinsizce sokağa salındı. Sonuç:

18 Şili vatandaşı katledildi. 2 bin 500 kişi yaralandı. Binlerce gözaltı, onlarca kadına gözaltında tecavüz, kafasından gaz fişeği ile vurulanlar, gözünü kaybedenler...

Pinochet dönemi geri gelmişti sanki.

Halk susabilir, dağılabilir, sinebilirdi. Öyle olmadı.

Ekim ayının sonlarına gelindiğinde 17 milyonluk Şili’de 1 milyon kişi sokaktaydı. Genel grev hayatı durdurmuştu.

Pinera metro zammını geri aldı, zenginlere ek vergi koyacağını duyurdu, sosyal pakt çağrısı yaptı, emekli aylıklarına zam açıkladı. Yetmedi.

8 bakanını görevden aldı. Yetmedi. Halkın protestosunu övmek zorunda kaldı. Bir hafta içinde düşman ilan edilmekten övülmeye yükselttiği halk hareketinin alayına da mazhar oldu.

Milyonlarca insan Santiago meydanlarında Victor Jara şarkıları söylüyordu.

Pandemide almaya çalıştığı önlemler de kurtarmadı Pinera’yı.

Aralık 2021’de Şili bir kez daha kazandı. Seçimlerden galip çıkan Eski Öğrenci Lideri, henüz 35 yaşındaki Gabriel Boric oldu.

Boric’in bazı konuşmaları şöyle:

“Hiçbir nedenle ve asla kendi halkına savaş ilan eden bir devlet başkanımız olamaz”

“Zor kazanılmış haklarını korumak için tüm ülkede örgütlenen kadınlara teşekkür ederim.”

“Bugün demokratik tarihimizde yeni bir sayfa yazılmaya başlıyor. Sıfırdan başlamıyoruz: Bizi yücelten ve ilham veren bir hikaye olduğunu biliyoruz”

Doğa talanı demek olan Dominga şirketinin maden davası içinse şunu demişti:

“Dünyayı yok etmek kendimizi yok etmektir. Daha fazla ‘Kurban edilen bölge’ istemiyoruz, ülkemizi mahveden, toplulukları mahveden projeler istemiyoruz”

 

Boric kabinesini açıklarken; “Bu kabinede bize farklı geçmişlerden ve oluşumlardan bakanlar eşlik ediyor. Kabinemizi ülkemiz gibi çeşitlendireceğiz” demişti.

24 bakanın 14’ü kadın.

Hükümet Sözcüsü Camila Vallejo da eski bir öğrenci lideri, Komünist Partili.

Allende’nin torunu olan Maya Fernandez Savunma Bakanı. 

Bir darbeyle hesaplaşmanın en güzel örneği oldu.

Ulusal Tabipler Birliğinin Başkanı Dr. Izkia Siches İçişleri Bakanı olarak atandı.

Devrimci Sol Hareket üyesi annesi katledilen Alexandra Benado milli bir futbolcuydu, spor bakanı olarak atandı ve Şili tarihinin ilk lezbiyen bakanı titrine hak kazandı.

 

Peki Şili şu an hâlâ bayram havasında mı?

Geçti diye zilleri takıp oynamıyor Şili, Pinera’nın giderayak açtığı 400 bin tonluk lityum rezervinin çıkarılması için 20 yıllık özelleştirme ihalesini iptal ettirebilmek için sokakta.

Yargı kararına karşı eylemdeler. Özelleştirmenin ceremesini çekmiş bu halk artık rezervlerin yüzde 4’ünün bile özelleştirilmesine göz yummuyor.

Jara hâlâ sokakların dilinde.

Geççek evet ama evlerde dans ederken değil, geççek evet ama teselliyle değil, geççek evet ama hantal siyasi muhalefetle değil, geççek evet ama ittifakların ortaya atıp durduğu “ama”larla değil. 

Şili’de kolay geçmedi yine de geçti işte, daha da geçmesi gereken çok şey var hâlâ.

Geççek ama asıl soru;

Nasıl?

 

Bunu konuşalım biz. Hazır mıyız geçirmeye, hazır mıyız sağalmaya, hazır mıyız; kolay geçmeyecek.

Hep bir ağızdan “Geççek” diyelim ve inanalım geçeceğine evet.

“Sabrın sonu selamettir beklerim” diyor şarkı.

Bilelim ki beklemekle geçmeyecek. Selamet direnişte.

Selam olsun ayazda, yağmurda, kıyamette gözyaşlarıyla direnenlere.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa