Ukrayna ABD’ye tramplen olabilir mi?
Vladimir Zelenskiy | Fotoğraf: Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi/Wikimedia Commons (CC BY 4.0)
Ülkelerin egemenliği, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı üzerine burjuva emperyalist propaganda ve riyakârca açıklamaların emperyalist devletlerin şefleri başta olmak üzere burjuva devlet yöneticilerinin kendileri tarafından yalanlandığını ve boşa çıkarıldığını, kapitalizmin ve kapitalist emperyalizmin yakın-uzak tarihi defalarca açığa çıkarmıştır. Bu riyakârlık şimdi yine ön sahnededir ve gerekçe Ukrayna’nın hangi büyük gücün etki alanında kalacağıdır. ABD ve Avrupalı emperyalistlerin Rusya’yı kuşatarak güçsüz, yedeklenebilir ve kaynakları ele geçirilebilir bir duruma düşürme politikasının yeni bir ürünü olarak “doğup-gelişen” Ukrayna krizi, doğu bölgesindeki Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin Rusya tarafından tanınmasıyla sınırlı kalmayacak gelişmelere gebedir. Militarizmin hemen tüm kapitalist, kapitalist emperyalist ülkeler ve devletlerde ön cephede güç kazandığı bir dönemden geçiliyor. Uluslararası ilişkileri belirleyenin, sahip olunan mali-ekonomik gücün yanı sıra askeri kuvvet ve savaş gücü olduğu yüzlerce kez kanıtlanmıştır.
Etki alanları politikasından arınmış bir emperyalizm ya da emperyalist güç gerçekliği yoktur. Bu politika gerginlik, çatışma ve savaş üretir. Sömürü ve etki alanlarını genişletmek ve bunun için de rakip-veya o güce ulaşabilir görülen diğer güçlerin önünü kesmek; daha geri ve zayıf durumdaki ülkelerin içinde bulundukları durumu istismar ederek onlar üzerinde yaptırım gücüne sahip olmak, her bir emperyalist güç açısından vazgeçilmez hedeftir. Rusya’nın, kendisini kuşatmaya karşı “güvenliğini teminat altına alma” gerekçeli ve fakat yayılma politikasıyla da bağlı askeri kuvvet gösterisini, ’Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri’ni tanımaya genişletmesi karşısında, “alarma geçen dünya” söylemi, bu bakımdan aşağılık bir saptırma ve karapropagandayı da işaret ediyor. ABD ve AB’nin emperyalist kapitalist çakalları, yıllardır ve son aylarda da yoğunlaştırılmış şekilde Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini kışkırtır bir politika izlediler. İşgal gün ve saatleri üzerine sürekli açıklamalara ve Rusya’ya “birlik, sertlik ve kararlılıkla karşılık verileceği" açıklamalarına Ukrayna’ya ağır silah sevkiyatı eşlik etti. Ukrayna’nın zengin kaynaklarını yağmalamak için çakalca bir iştahla Ukrayna yöneticileri savaş için teşvik edildiler. Türkiye’yi yönetenlerin Suriye’de giriştikleri saldırı ve ilhak politikalarına rağmen sürdürdükleri “toprak bütünlüğü” demagojisinde görüldüğü üzere, “Ukrayna’nın toprak bütünlüğü” üzerine açıklama yapan emperyalist-kapitalist ülkelerin yöneticileri, dünyanın farklı bölgelerinde, Afganistan, Irak, Suriye, Libya gibi ülkelerde giriştikleri işgal, ilhak ve katliamları kuşkusuz unutmamışlardır, ama unutturmak için bir gerekçe bulmuş, ya da hatta yaratmışlardır!
Amerikan yönetimi, başarabilirse eğer, Ukrayna’yı yayılmacı emperyalist politikaları için kullanma çabasındadır. ABD’nin, Mart 2021 tarihli ‘Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’; Asya Pasifik’ten Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya hemen tüm bölgelerde yaşanan gelişmelerde Amerikan emperyalist stretejisinin özel bir rol oynadığını gösteriyor. Evrensel yazarı arkadaşımız Y. Karadaş da köşe yazısında işaret etti: Ukrayna, “uluslararası sistemin ABD liderliğinde yeniden tesis edilmesi” stratejisinde bir Amerikan trampleni olarak kullanılmaya çalışılmakta; Çin ve Rusya bu strateji önündeki güçler olarak görülmektedir. ABD, “yakın tehdit” olarak gösterdiği Rusya’nın etki alanı sınırlamayı değil sadece, mümkün olursa eğer zengin doğal kaynaklarını denetime alarak rekabet gücünden yoksun kılmayı da hedeflemektedir. ABD şefleri bu stratejinin başarısı için NATO’yu ve AB’ni etkin şekilde kullanmayı bir olanak olarak görmekte, buna yönelik baskı ve şantajı sürdürmektedirler. Biden, Stoltenberg, Ursula.v.d. Leyen ve B. Johnson, kapitalist dünya sisteminin ABD-İngiliz emperyalistleriyle AB ve NATO’nun stratejik egemenliği altında sürüp gitmesi için “ulumakta”dırlar! CPOML’nin bazı Avrupa Partileri imzasıyla yayımladığı açıklamada işçi sınıfı ve halk kitlelerine yapılan, savaş karşıtı mücadeleyi yükseltme çağrısı bu bakımdan yol gösterici öneme sahiptir. Hem düşman güçlerin hile ve entrika politikaları işaret edilmekte, hem de her bir ülkede burjuva devlet yöneticileriyle kapitalist parti şeflerinin ve şoven milliyetçiliği hortlatmak için her gelişmeyi fırsat bilen politika çakallarının, halk kitlelerini birbirleriyle çatışmaya sürükleyerek iktidarlarını sürdürme tutumuna karşı uyarıda bulunulmaktadır. Özgürlük ve bağımsızlık ancak halkların iradesinin ürünü olduğunda anlamlı ve gerçekçi olabilmektedir. İlhak ve işgal hedefli tüm müdahaleler son bulmalıdır.
İşçi ve emekçilere yönelik burjuva yedekleme politikası, “milli çıkarlar ve toprak bütünlüğü” söylemiyle yoğunlaştırılırken, militarizme ve gerici savaş aygıtına karşı her ülkede halk kitlelerinin mücadeleyi yükseltmesi, zorunlu ve gerekli bir tutum olarak önem kazanmıştır. İşçi ve emekçiler, bulundukları her yerde, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için sürdürdükleri mücadeleyi, etki alanları için emperyalist askeri politikalara, militarizme, nükleer, kimyasal ve diğer kitle imha silahlarının geliştirilmesi ve kullanılmasına, NATO türü askeri saldırı örgütleri de kullanılarak sürdürülen müdahalelere, işgal ve ilhaklara karşı mücadele ile birleştirme gibi bir somut politik tutum geliştirmeyi başarırlarsa, sermaye karşıtı hak mücadelesinde de daha ileri adımlar atmış olurlar.
- Burjuva devletleri halklar için mi savaşıyorlar? 16 Ocak 2025 04:59
- Bölgesel gelişmeler ve devrimci yayıncılıkta ‘tekrar’ın yeri 09 Ocak 2025 05:31
- 2025’e ilk yazı: Kim av kim avcı? 03 Ocak 2025 07:20
- 2025’e ilk yazı: Kim av, kim avcı? 03 Ocak 2025 04:00
- Yıkım, yoksullaşma ve savaşlar yılı 26 Aralık 2024 06:32
- Emperyalistlerin maşaları ! 19 Aralık 2024 05:58
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54