25 Şubat 2022 23:50

Zamanımızın bir Roma'sı ve Ukrayna

Ukrayna'nın Kramatorsk kentindeki askeri araçlar

Fotoğraf: Aytaç Ünal/AA

Paylaş

Rusya’nın 10 gün önce Baltık ve Belarus’ta tatbikat yaptığı sırada ‘ABD ve Ruslar birbirine ateş açarlarsa dünya savaşı çıkacağını’ söyleyen Biden, muhatabının boy gösterip blöf yaparak zaman kazanmaya çalıştığını düşündü muhtemelen. Putin Ukrayna’yı işgal ederken bu dünya savaşı pasını almış oldu. Zamanımızın bir diktatörü, hem Ukrayna ordusunu büyük savaş zamanındaki Alman ordusuna benzeterek hem de 2013 Maidan eylemlerindeki AB/Almanya kışkırtmasına göndermede bulunarak faşizmi yenmek için harekatı başlattığını söyledi. Başkasının ülkesinde Stalingrad bayrağı açan yeni Çar, tarihle dalgasını böyle geçiyordu.   

Aslında bütün bu olup biten; 2. Dünya Savaşı ertesinde dünya düzeni değişirken de 70 yıl sonra yıkılırken de bir türlü huzur bulamayan kapitalizmin 1945 mayısına dönerek yeniden başlamak isteğinden kaynaklanmıyor mu zaten. 2. savaş birincinin rövanşı olarak çıktı. Biden’ın telaffuz ettiği yeni dünya savaşının aktörleri ise İkinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarını revize etmek için kıvranıyor. Her iki savaşın toplam sonucu dünyanın altıda birinin sosyalizmin nüfuzuna geçmiş olması, devrimsiz ülkelerdeki emekçilerin de gönlünün kaymasıydı.   

Sovyetler çöktüğünden bu yana revizyon sürüyor. Dünyanın baş emperyalisti kendi imparatorluğunu inşa etmek istiyor. 2. savaşta Hitler’in doğuya doğru ilerleyerek Roma İmparatorluğu’nu kendi bayrağı altında yeniden tesis etme hayali 2011’de Libya NATO tarafından bombalanıp Kaddafi öldürülürken Sezar’ın “Geldim gördüm yendim” lafını tekrarlayan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın da hayaliydi. ABD Arap isyanlarını yeni Roma imparatorluğunun kuruluşuna harç yapmaya kalkmıştı. 

Putin’in imparatorluk hayali ise, daha yeni emperyalist olmuşken 1917’de tam savaşın ortasında bir devrimle çöken çarlığı eski Sovyet nüfuzunu ekleyerek geri kazanma üzerine kurulu önce. Ama bu o kadar kolay değil. Ukrayna’nın bugünkü durumundan sorumlu tuttuğu Lenin Sovyet Birliğini, ülkelerin gönüllü katılımıyla kurmuştu. Tarih ters yüz edilerek bu unutturulamaz. Putin ise kapitalist nifakın böldüğü birlik ülkelerini ’90’lardan bu yana sopayla korkutarak ya da rüşvetle muhtaç bırakarak geri toplamaya çalışıyor. Ukrayna işgali ona bir adım öne geçme fırsatı sağladı.  

Bugün yedi düvel ABD’nin peşine takılmış Çin’i kuşatma hayali kurarken Putin kendi güvenlik sınırını daha Batıda kurmuş oldu. Suriye’de birbirinin ayağına dolanmadan, karşısına çıkmadan süreci idare eden ABD ve Rusya Ukrayna sahasında artık açık bir çatışmanın tarafı durumunda.  

Yıllardır Karadeniz’i bir ABD-NATO gölüne çeviren, çevre ülkelere üs üstüne üs, birlik üstüne birlik, teçhizat üstüne teçhizat yığan, tatbikat yapan, Dedeağaç’taki üsle Boğazı ve Ege geçişini kontrol altına alan, Türkiye yönetimini Montrö’yü aşmak için çılgın projeler peşinde koşturtan, 2021 haziranındaki NATO zirvesinde Rusya ve Çin’i dünyanın baş düşmanı ilan eden ABD şimdi ektiklerini biçiyor.

1990’lı yılların ilk yarısında Yugoslavya’yı bölen NATO müdahalesi, ABD’nin Afganistan, Irak işgalleri, Libya ve Yemen’e dahli, vekalet savaşları, Doğu Akdeniz’deki paylaşım gerilimi ve nihayet birkaç yıl önceki Ukrayna’da sonuçlanmamış çatışmalar gelmekte olanın geldiğini gösteriyordu. SSCB’nin eski nüfuzuna sosyalizmsiz sahip olmak arzusundaki Putin ise eski hinterlandın kendisine tapulandığına emin. İki emperyalist kutbun yağmacı emellerinin şimdiden karşı karşıya geldiği en sarsıcı çatışma sahası oluyor Ukrayna.

Şimdi bu kadersiz ülkede doğal gaz, petrol, Mavi Akım, Trans Kafkasya nakil hattı, Hindistan’ın bilişim teknolojisi, Çin’in Kuşak-Yol projesi, Afganistan’ın başta lityum olmak üzere ağır metalleri ve madenleri, uyuşturucu trafiği, stratejik deniz ve kara yolları çarpışıyor. Dünya zenginlikleri üzerinde kimin hakim olacağının kavgası veriliyor orada. Kimin Sezar olacağına kura çekerek karar verilemeyeceğine göre Ukrayna sorunu şimdilik geçici sulh ile ertelense bile çatışmaların sekerek derinleşmesine hazır olmak gerekir.

NATO Genel Sekreteri, AB yetkilileri, ABD Başkanı Biden ve Ukrayna yöneticileri Rusya’nın Ukrayna’ya girdiği 24 Şubat’ın ikinci dünya savaşından sonraki (ya da yüzyılın) en kara gün olduğuna hemfikirler. Bu noktaya varmak için doğrusu hep birlikte, Rusya dahil, az uğraşmadılar.

Bir klişeyi tekrarlamak gerekirse filler tepişirken gene çimenler ezildi. Olan Ukrayna halkına oluyor. Suriye’deki talanın ve yağmanın yaraları hâlâ kanarken Ukrayna’nın işgali açık yaraya tuz biber ekti. Rusya’nın havadan-karadan ilerlediği ülkede şimdiden çok sayıda insan öldü. Avrupalı ve Rusyalı emekçilerin bu savaşı önlemek için zaman kazanmasına fırsat vermeden başlatılan işgalin şoku altında barış sesleri şimdiden yükselmeye başladı. Önemli olan da bu refleksin büyümesi.    

Savaş ölüm, sürgün, açlık, yoksulluk ve acı demek. Ama savaş bazen devrim anlamına da gelir. 1917 Ekim Devrimi korkunç bir dünya savaşından, Doğu Avrupa devrimleri 2. savaştan emekçilerin çıkardığı en güzel sonuçtur. Öyle ki bugün dünyaya yayılmış kapitalist hoyratlık, tarihi altüst ederek bile bununla hesaplaşamıyor. Hâlâ. Zamanımızın bir Roma’sını kurmak o kadar kolay değil çünkü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa