25 Şubat 2022 23:55

Batı-Rusya çatışması karşısında ‘ikisinden de vazgeçmeyiz’ taktiği sürdürülebilir mi? (*)

Ukrayna'da yıkılan bir bina

Fotoğraf: AA

Paylaş

Rusya Devlet Başkanı Putin’in 22 Şubat günü, Donetsk ve Lugansk’ın bağımsızlığını tanıdığını ilan etmesinden ve Rusya askeri birliklerine “Barış Gücü” olarak Donetsk ve Lugansk’a girme emri vermesinden beri, dünyada baş gündemin Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi dahil olmak üzere çeşitli askeri operasyon seçenekleri tartışılıyordu.

24 Şubat’ta sabaha karşı başlayan askeri müdahale dün de sürdü. Rusya askeri birliklerinin Donetsk ve Lugansk’a girip mevzilenmelerinin ötesinde Rusya’nın, Ukrayna’nın limanlarını, havaalanlarını, başlıca silah ve mühimmat depolarını bombaladığı, Ukrayna içlerinde bazı stratejik noktalara kara birlikleri de gönderme biçimdeki müdahaleleri sürmektedir. Bu müdahalelerin Rusya tarafından tüm Ukrayna’nın işgalini değilse de Zelenski Hükümetinin istifa ettirilip yerine Rusya yanlısı bir hükümet kurulmasına kadar sürdürüleceği iddialarını desteklediğini gösteren işaretler çoğalmaktadır.

RUSYA’YA KARŞI TEYAKKUZ HALİNDE BİR AVRUPA

Ukrayna’nın yaklaşık iki aydan beri batı emperyalizminin teşvikiyle NATO’ya girme girişimiyle başlayan; ABD ve İngiltere’nin Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğine dair tarihler verip provokatif açıklamalarıyla yürütülen kampanya nihayet ilk sonuçlarını vermiş bulunuyor.

Rusya’nın bir savaşa da dönüşen Ukrayna’ya yönelik iki günlük operasyonları karşısında Ukrayna güçleri felç olmuş bir görüntü sergilerken, Zelenski’yi pohpohlayan ABD ve İngiltere’nin askeri bir karşılık vermekten kaçınması, Putin ve Rusya’sının kolay zaferi olarak karşılandı.

Eğer ABD ve İngiltere’nin amacı Ukrayna’nın Rusya’ya karşı korunması ve Rusya’nın müdahalesinin önlenmesi olsaydı Rusya’nın zaferinden söz edilebilirdi.

Ancak, en azından Biden’ın ABD Başkanlık koltuğuna oturmasından beri; ABD ve İngiltere’nin asıl amacının 2021 yılı boyunca; NATO’nun “Defeder 21 Tatbikatı ve Karadeniz ve Baltık bölgelerine yığınak yaparak, buralardaki üsleri güçlendiren adımları dikkate alındığında asıl amacın Ukrayna’yı korumak değil Ukrayna’yı yem olarak kullanarak;

  1. NATO’da kaybolmuş olan tesanüdü (birlik ve bütünlüğü) yenileyerek, Batı emperyalizminin bu en büyük savaş örgütünü Rusya karşıtlığı üstünden yeniden ayağa kaldırmak,
  2. Rusya ile enerji başta olmak üzere ticareti geliştirmeyi esas alarak ABD’nin Rusya’yı düşman ilan eden güvenlik stratejisinin tersine Rusya ile “ülke çıkarı”, “kazan kazan” etrafında pragmatist politikalar izleyen Avrupa’nın ABD’nin arkasında hizaya girmesini sağlamak olduğu gözüküyor.

Bu; Rusya’nın Ukrayna’daki askeri harekatı karşısında İngiltere ve ABD’nin asıl amacının “Rusya’ya karşı teyakkuz halinde bir Avrupa” olduğunu gösteriyor.

Dolasıyla Rusya’nın şimdiden “Zafer kazandığı” iddiası tartışmalıdır. Rusya’nın “Ukrayna zaferi”nin bir “Pyrus Zaferi” olma ihtimali hiç de yabana atılır bir ihtimal değildir.

AVRUPA VE NATO’NUN FABRİKA AYARLARINA DÖNDÜRÜLMESİ AMACI

Rusya’nın Ukrayna’da giriştiği ve bir savaşa dönüşmeye de başlayan askeri operasyonu ülkemizde ise;

  • Bir yandan Rusya’nın batı emperyalizminin “Ağzının payını vermesi”, dolayısıyla Ukrayna’ya askeri olarak müdahale etmesini haklı gören,
  • Öte yandan da Ukrayna ve Rusya ile enerji ve gıda ithalatının yanı sıra Türkiye’ye gelen toplam turist sayısının dörtte birinin bu iki ülkeden geldiği gerekçe gösterilerek, “iki ülke ile de dostluk” çizgisinin sürdürülmesi,
  • En önemlisi de ülkemizin antiemperyalist, “Savaşa hayır” diyen ilerici demokrat güçlerinin tutumu olarak tartışılmaktadır.

Erdoğan’ın; Putin’in Donetsk ve Lugansk’ın bağımsızlıklarını tanıdığını açıklamasının arkasından ilk tepkisi, “Ne Ukrayna ne de Rusya’dan vazgeçmeyiz” biçimindeydi; ki bu da parlamentodaki sermaye partilerinin tutumuyla uyumluydu.

Eğer sorun, Ukrayna ve Rusya arasında yerel-bölgesel bir çatışma olsaydı, “İki ülkeden de vazgeçmeyiz” tutumu anlaşılabilirdi. Ancak var olan durum bu kadar basit değil. Tersine çatışma Batı emperyalizmi ile Rusya emperyalizmi arasında! Türkiye ise NATO’nun 70 yıllık sadık üyesi olmakla övünen bir ülke.

ABD ve İngiltere başta olmak üzere batılı emperyalistler, NATO’nun yeniden Rusya karşıtlığını merkeze alan “Fabrika ayarlarına döndürülmesi” amacındadır.

Dolayısıyla Türkiye’nin Suriye’de olduğu gibi bir ABD bir Rusya’ya doğru salınarak çatışmadan pay kapma politikasının geçerli olmayacağı bir dönemdir.

Nitekim “İkisinden de vazgeçmeyiz” demesinden iki gün sonra Erdoğan, “Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı askeri harekat kabul edilemezdir, reddediyoruz!” diyerek Rusya’dan vazgeçeceğini göstermiştir.

Hele de dün gerçekleştirilen toplantıda alınan ve siz bu yazıyı okurken netleşmiş olan bu kararlardan sonra Erdoğan’ın “İki ülkeden vazgeçmeyiz” tutumunun sürdürülebilir olup olmadığı daha açıkça görülebilecektir.

SAVAŞA VE İŞGALE HAYIR!

Çeşitli sermeye partileri, çeşitli renkten emperyalist propaganda merkezleri ve sözcüleri, kendi bulundukları kampın davulunu çalarken ABD ve Rusya başta olmak üzere dünyanın pek çok kentinde halklar alanlara çıkarak, “Ukrayna’nın işgaline ve savaşa hayır” demeye başlamışlardır.

Ülkemizde HDP, EMEP, Sol Parti, TİP gibi “Savaşa hayır” diyen, partiler de savaş ve işgal karşısındaki tavırlarını ortaya koyan açıklamalar yaptılar. Dün gazetemiz bu gelişmeleri “İşgale ve Savaş Hayır” diyerek duyurdu.

Bu gelişmeleri dikkate alan gazetemiz dün bu gelişmeleri “İşgale ve Savaşa Hayır” diyerek manşete çekmiştir. Ki, süreç ilerledikçe asıl mücadele emperyalist güçler ve her ülkedeki iş birlikçileri ile emperyalizme karşı barışı ve halkların kardeşleşmesini savunan halklar arasında olacaktır.

Bu yüzden de daha bugünden; emperyalist güçler arasında haklılık-haksızlık tuzağına düşmeden amaçlarını teşhir etmek, 

  • “Savaş harcamalarına son!
  • NATO ve NATO türü askeri paktlar dağıtılsın,
  • Bütün ülkelerdeki yabancı askeri birlikler çekilsin...” taleplerini öne çıkaran mücadele önem kazanmış bulunmaktadır.

(*) Bugün bu köşede, son haftalarda yükselen işçi eylemleri ekseninde sendikal mücadele-siyaset konusu tartışılacaktı. Ancak Ukrayna’daki gelişmeler karşısında bu tartışmayı daha uygun bir zamanda ele almak üzere ertelemek zorunda kaldım. Okuyucularımızdan özür diliyorum.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa