Geççek
UFKA KADAR
Yola koyulunca bir kez, yürüyeceksin. Yol, gittiğince uzar. Açılır gökyüzünce. Akıp gider seninle. Ufka kadar.
BİZE KALAN
Adı Salih Bolat’tı. Şairdi. Eğriliklerden hoşlanmazdı. Boyun eğenlerden. Şiirini doğru bir düzlemde ilerletti hep. Yağmurlu günlerin ışığıydı. Gökyüzüne yükselerek yeryüzünü aydınlatacak olan. Düzgün yaşadı. Düzgün yazdı. Eğrilikler bize kaldı. Düzeltmesi bizden.
DİRENMEK
Bir ağaç kesiyorsa önünü kaldırımda. Beton duvarlar arasında. Çiçeklenecektir baharda. Atlatarak bu kışı da…
ADA
Denizle gökyüzünün kucağındadır ada. Gündüzleri yayılır kumsala. Rüzgarla. Demir atmış bir gemidir geceleri. Işıldar yıldızlarla.
SEN OLMAYINCA
Kuş ötmez ıslık çalmayınca. Aydınlanmaz karanlık ateş yakmayınca. Kış bitmez eşelenmedikçe toprak. Budanmadıkça ağaç. Sen olmayınca.
DUVAR ÖRTÜSÜ
Beton duvarlarla örtülü koca kent. Denize inen sokaklar yok şimdi. Gökyüzüne bakan balkonlar. Kenti çeviren surlar yerine her yer duvar. Asfaltlara açılan duvarlar.
KÖK
Kesilen her ağaç, kırılan her dal sürgün verecektir. Güneşe uzanıp tazelenerek. Kökü toprağın derinlerinde durdukça.
DÖNÜŞÜM
Gün güneşle, gece ayla gelecektir. Yıldızlarla. Dönüştükçe karanlıklar aydınlıklara. Çığlıklar kahkahalara.
GEÇÇEK
Geççek diyorlar. Nasıl geçer, omuz vermeden sen, kapalı kapıların açılmasına. Işık yakmadan karanlığın dağılmasına. Sen, ben, o, biz, siz, onlar olmadıkça.
Evrensel'i Takip Et