‘İp ipullah sivri külah’ meselesi
Fotoğraf: Pixabay
Kirvem,
Ülkemizin dahili harici bilumum sorunları ezelden beri bir türlü rayına oturmadığı gibi, tam aksine giderek çoğalıp katmerleşirken, bu bapta sabrı taşan, tahammülleri taban yapan vatandaşlarımızın kahir ekseriyeti de, bu can sıkıcı durumdan zerre kadar memnun olmadıklarını arada bir hafif yollu da olsa dillendiriyorlar…
”Derdini söylemeyen derman bulamaz” veya “Ağlamayan çocuğa meme vermezler” atasözlerinden yola çıkan kadirşinas halkımız, ecdadımızdan miras kalan bu uyarılara genellikle harfiyen uydukları halde, nedense, ne hikmetse dillendirdikleri şu ya da bu minvaldeki sorunlarına, bitip tükenmeyen meselelerine derman, çare ararken, bunun yerine devletin en üst makamlarındaki koltuklarda oturan iktidar mensuplarının bol kepçeyle dağıttıkları boş laflarla karşı karşıya kaldıklarında, bu kez de hem sabırları taşıyor, hem de kafalarının tası ister istemez atıyor…
Nitekim son zamanlarda, özellikle de şu son günlerde ülkemizin içinde debelenip durduğu gidişattan, bir günden diğerine bir nevi “yazboz tahtası”na dönüşen yönetim tarzından, keza nabza göre şerbet dağıtan bu “idareimaslahat” düzeninden yaka silkip illallah edip, dolayısıyla bu yampiri gidişatın gerek maddi, gerekse manevi sıkıntılarını, artık giderek kabak tadı veren, “aynı gemideyiz” tatavasıyla daha fazla sineye çekmeyeceklerini “demokratik” yollarla hatırlatmak için devlet ricaline, yetkili makamlara ikide bir sayfalar dolusu dilekçeler, arzuhaller döşemek yerine, tam aksine özellikle kadınlarımızın öncülüğünde; tencere, tava, kepçe, kevgirlerle sokaklara dökülüp veya balkonlara dikilip, koro halinde “Dert bende derman sende” şarkısı eşliğinde dertlerini, anlatmaya çalıştıkları halde, yine de seslerini, soluklarını bu sağır kulaklara duyurmakta zorlandıklarına bakılırsa; anlaşılan o ki, bu “nanemolla” gidişatımızın rotası maalesef evlere şenlik…
Öyle ya da böyle; dün olduğu gibi, keza bugün, bu saat taşıma suyla döndürmeye çalıştığımız, “demokrasi çarkı”mız bir türlü dikiş tutmazken, buna rağmen tıpkı tereciye tere satarcasına el aleme illa da demokratik, laik bir ülke olduğumuzu; keza terazisi haktan, endazesi hukuktan, kantarının topuzunun da memleketimizin sathındaki tüm vatandaşlarımıza; eksiksiz gediksiz, hilesiz hurdasız “adalet” dağıttığını söyleyip duruyoruz ama, nafile…
Nafile çünkü, milletçe halimiz ahvalimiz ne yazık ki, “ip ipullah sivri külah” misali ortalıkta ayan beyan sırıtıp duruyor Kirvem!..
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30
- ‘Muvakkithaneler’ meselesi 02 Ocak 2022 04:00