Ne bu Lenin ve Sovyetler korkusu?
Fotoğraf: Kremlin Basın Ofisi/AA
Karl Marx ve Friedrich Engels, Komünist Manifesto’ya, “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor - komünizm hayaleti” diye başlamışlardı.
Komünistler çok az örgütlüydüler henüz, ama “hayalet” dolaşmaya başlamıştı. Aynı yıl patlak veren ’848 Devrimlerinde az yer tutabilmişti komünizm. Sonra giderek ete kemiğe bürünerek kapitalist yüreklere korku salmaya başladı. 1871’de Paris Komünü geldi. Ardından da, bugün esintisi bile kapitalistleri korkudan öldüren 1917 Büyük Ekim Devrimi.
Paris’te Komün iki aydan biraz fazla dayanabilmişti. Ekim Devrimi ise, 40 yıla yakın dayanmakla kalmadı; Büyük Anayurt Savaşından da zaferle çıktı. Dersleri devrimci komünistler için yol göstericidir. Ancak kapitalistler de en küçük bir sarsıntı ve olağan dışılıkta ne Marx’ı, ne Lenin’i, ne de Ekim Devrimi ve Sovyetleri titreyerek anmadan edebilir.
Şimdi, Rusya’nın Ukrayna saldırısıyla yeniden hatırlanarak gündeme gelmiştir.
Biden, “Putin’in Sovyetler Birliğini yeniden kurma peşinde olduğunu” ileri sürmüştür. Uzaktan bile alakası olmadığını bilmektedir, ama rakibini, ölesiye korktuğu komünistlere benzeterek, canevinden vurmaya çalışmaktadır. Öte yandan Avrupalı müttefiklerini de ürkütme çabasındadır ve bu amaçla sosyalist Sovyetlerin yerini alan revizyonistlerin “Çarlık Rusya’sı”na özenmiş Rus İmparatorluğuna gönderme yapmıştır.
Putin oysa, ilk gençliğinden bu yana, ayrı telden çalmaktadır. Sosyalistleri Ukrayna sorununda Rusya’yı temize çıkarıp desteklemekle suçlayan batılı emperyalistleri açıkça yalanlamakta ve Rusya tekelci sermayesinin temsilcisi ve sözcüsü olarak, Lenin ve Stalin’le Sovyetler Birliğinden nefret etmektedir. Lenin ve Sovyetler Birliği, varlık nedeni olan sömürü ve sömürü koşullarının yok edicileri olarak, bütün kanını, sömürgen beyninin kıvrımlarına hücum ettirmektedir. Çünkü, “ayak takımı” bilip, sırtında saltanat kurduğu Rusya işçi sınıfı ve halklarının kurtuluşu ve kendisi gibiler üzerindeki egemenliğini aklına düşürmekte ve “Ne zaman devrilirim” duygusuyla titretmektedir.
Daha revizyonizmin bir KGB ajanıyken Lenin ve Sovyetlere küfre başlamıştır.
Gerçi dalgalanmalar yaşamıyor değildir. Özü ve içeriğine küfre ara vermeden, Yeltsin’e başbakanlık yaptığı günlerde, onun Rusya’yı sürüklediği noktaya tepkiyle, “SSCB’nin çöküşünü 20 yy’ın en büyük felaketi” olarak nitelemiştir. Yakındığı, revizyonist Rus İmparatorluğunun çöküşüdür; çünkü tam cümlesi şöyledir: “Sovyetler Birliği’nin çöküşünü bir felaket olarak görmeyenlerin kalbi yoktur, yeniden kurmak isteyenlerin ise beyni.” O, yolunu düzlemeye başladığı andan itibaren bir yeni çar olmayı kafasına koymuş ve Sovyetler Birliği ile hiç işi olmamıştır.
İpe sapa gelmez başka suçlamaları yok değil. Ancak Ukrayna’ya Rus saldırısını haklı çıkarmak için ortaya attığı dolambaçlı açıklamalardan biri, “Doğal sınırları içinde Rusya’nın bir parçası olan Ukrayna ile Rusya’nın aslında bir halk ve tek bir bütün” olduğu. Ve Putin’e göre, Ukrayna “Yapay bir devlet olarak 1917 Ekim Devriminden sonra kurulmuştur.” Bu nedenle Lenin’i, Rus topraklarını bölüp parçalamakla suçlamakta ve Ukrayna’ya “V. İ. Lenin Ukrayna’sı diyebiliriz” demektedir. Ona göre, ulusların özgürlüğü ilkesi olan “Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı ilkesinin savunulup uygulanması Bolşeviklerin Rus ulusuna ihanetidir.” Lenin, oysa ABD Başkanı Wilson’un sömürgeleştirici ilkesinin karşısında, ulusların özgür birliğinin gerçekleşebilmesi için ayrılma hakkını şartsız tanıyarak Sovyet halklarını birleştirip Nazizmi yenmelerini sağlamıştır.
Kapitalist Putin’in ilkesi, askeri müdahale, zorla ezmek ve ilhaktır. Birliğin ancak kendi kaderini tayin hakkı ve özgürlüğünün tanınmasından geçeceğini bilen işçi sınıfı davasının savunucusu Lenin’inki ise, halklar ve ulusların haklarının tanınması. Biri zorba kapitalist tekelciliğin, diğeri özgürlük dünyasının savunucusu işçilerin ilkesidir.
O nedenle Putin Lenin’den ve komünizmden nefret eder, biz de Putin’den!
*
Kafa karıştırabilecek Putin alçaklığının üzerinde durulmasa olmazdı. Ama bir cümleyle de olsa canım kardeşim Deniz Gezmiş’in doğum gününü de kutlamalıyım. 75’inde olacaktın. Sen çok yaşa Deniz…
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50