Evrensel olmanın ağır yükü

Fotoğraf: İsmet Doğan/EVRENSEL
Putin ağzına ne geldiyse sayıyor, Lenin’e, Ekim Devrimine, Sovyet cumhuriyetleri birliğine.
Ulusların kendi kaderini ise işine geldiği gibi yorumluyor.
Yani, sadece Rus milleti için geçerli gibi.
Hani bizimkilerin de Osmanlının çöküşünden sonra, sarılmaları gibi.
Yahu, biz Türklerin de kendi kaderini tayin hakkı var diyerek.
Elbette, bizim de Türk olarak kendi kaderini belirleme hakkımız vardı, çok uluslu Osmanlı imparatorluğu çöktükten sonra.
Ama aynı coğrafyada yaşayan kardeş hakların da varlığına, kimliğine saygı duyarak.
Ama 1. Dünya savaşı sonrası çok uluslu imparatorlukların çöküşünden sonra her millet kendi devletini inşa ederken, kimi halklar açısından eskisi aranır hale gelindi.
Örneğin Yahudi halkı açısından... Tamam, eski dönemde anti-semitizm vardı, pogromlar vardı ama reformlar süreci de başlamıştı.
Polonya’da, Baltık Cumhuriyetlerinde, bu yeni ulus devletlerde Yahudi halkı boy hedefi haline geldi daha Nazizmin yükselişinden önce.
Nazi işgaline Yahudiler Baltık Cumhuriyetlerinde Naziler birlikte yerli halkın katılımı ile, “Bolşevik dölleri” denilerek katledildi. (Ben “döl” diye bizim terminolojiye uyarladım!)
Türkiye Cumhuriyetinde de, 1930’ların başında Trakya Yahudileri hedef oldu. Polonya devleti nasıl din/ulus birliği temelinde kuruldu ise TC de öyle kuruldu. Anadolu’da hala var olan Ermeni, Rum toplulukları gibi.
Katoliklik Polonya ulusal kimliğinin ayrılmaz parçası oldu. Bizde ise Müslümanlık ulusal kimliğin ayrılmaz parçası kılındı.
30’lu yıllarda Basarabya’da yaşayan Gagavuzlar, Oğuz Türklerin batı kolu keşfedilince ortalığı bir heyecan dalgası kapladı. Burslar verildi Türkiye’de. Gagavuzlar üniversiteden mezun olurken, şöyle bir teklifle karşılaştı: “Yahu, bir de Müslüman olsanız!
Çünkü Gagavuzlar Ortodoks’tu.
Sovyet çöküşünden sonra birçok Gagavuz Türkiye’ye geldiğinde Taksim’deki Ekumenik Rum Kilisesinde ibadet etti.
Türkiye’ye gelen Mısırlı ya da Etiyopyalı Koptların Kumkapı’daki Ermeni Ortodoks Kilisesinde ibadet etmesi gibi.
Bizin devlet bakışına göre Fener, Yunan kilisesinin merkezidir, Yunanistan’a gitmelidir.
Yani Fener, Gümülcine Müftülüğü ile aynı seviyeye indirilmektedir.
Oysa, Fener Yunan milletinin, yani tek bir milletin kilisesi değil, bugün teorik olarak ekumenik, yani evrensel bir kilisedir.
Örneğin bugün 1939 yılında TC yurttaşı olan Hataylı Hristiyan Araplar Fener’e bağlıdır. Ve Rumluk İstanbul’dan kazındığı için eğer bugün kiliselerinin kapıları biraz olsun açılıyor ise, bu Hataylılar sayesindedir.
1940’ların sonunda Fener’in uluslararası blokların ilgi odağı olması kaçınılmazdı. Patrik ölünce, yenisinin seçilmesi uluslararası erk kavgasının bir parçası haline geldi.
İstanbul Rumlarının sevdiği bir din adamı Patrik olarak seçilmek üzereydi. Sovyetlere küfretmeyen bir din adamı! Sovyetik ilan edildi bu yüzden.
O sırada Adalar Kaymakamı olan Remzi Beye, Çankaya’dan talimat geldi, kendisi ile konuşulsun adaylıktan çekilsin diye. Remzi Beyin de sevdiği, saygı duyduğu bir insandı. Üzülerek adaylıktan çekilmesinin istendiğini iletti. Kendisinden üniversite yıllarım sırasında dinlemiştim.
İlginç. Niçin vali değil de Adalar Kaymakamından istendi bu? Belki de Evrensel kilisenin Ruhban Okulu Heybeli’de olduğu için. Ya da dostane biçimde iletilsin diye.
Çünkü ABD Başkanı Truman, Milli Şefimizi arayıp bir ricada bulunmuştu. New York Metropoliti Athenagoras’ın Patrik seçilmesinin sağlanması için.
Sovyetler karşısında tarafsız bir Patrik istenmiyordu.
Ve binlerce yıllık İstanbul Rumluğunu 1964 yılında kazıyan İnönü, Truman’ın isteğini yerine getirdi doğduğum yıl 1948’de. Bir günde Athenagoras’ı TC yurttaşı yaparak!
Patrik Athenagoras ise 1955 6-7 Eylül pogromunda İstanbul’da yakılıp yıkılan 80 küsür kilise arasında dolanıyordu, derin bir acı içinde.
İnönü ABD’ye 1964 Kıbrıs krizinde kızınca acısını İstanbul Rumlarından çıkardı. 48 saat içinde ceplerine 20 dolar koyup, malı mülkü bıraktırıp sınır kapısına yığdı hepsini. Rum arkadaşlarımız bir gün içinde kayboluvermişti.
Fener, son Ukrayna krizinin yükselişi sırasında da saldırıya uğradı. Ukrayna kilisesinin Moskova Kilisesinden bağımsız olmasını tanıdığı için. Ne yapsaydı!
Yine uluslararası çatışmanın bir objesi oldu Evrensel Fener. Ve Heybeli Ruhban Okulu verilen sözlere karşın hala kapalı!
Sayısız İmam Hatip Okuluna, İlahiyat Fakültelerine karşın!
Hiç olmazsa Gagavuzlardan utanın!
Evrensel'i Takip Et