03 Mart 2022 23:50

Gelişmeler hızlı ve çok yönlü

Harkov'da bombalanan polis binası

Fotoğraf DHA

Paylaş

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı Donbas bölgesi ile sınırlı kalmadı ve geniş çaplı bir işgal hareketine dönüştü. Başlangıçta yapılan tahminler Rusya’nın müdahalesinin iki özerk bölge ile sınırlı kalacağı, Rusya’nın belki de buraları Kırım gibi ilhak edeceği yönünde idi. Rus orduları şimdi Kiev’e doğru ilerliyor ve hedefleri arasında Ukrayna’da bir hükümet değişikliğini gerçekleştirmek olduğunu açıkça söylüyorlar.

Ama basına yansıyan haberlere göre bu ilerleme oldukça fazla kayıpla gerçekleşiyor. Rusya Ukrayna’da beklemediği bir direnişle karşılaşmış durumda. Ukrayna halkının silahlanması ve ülkelerini korumakta kararlı oluşları Rus işgalini hem zorlaştırıyor, hem bu mücadeleye Ukrayna yönetiminin gerici, faşist eğilimlerinden bağımsız olarak bir haklı savaş ve kurtuluş mücadelesine dönüştürüyor.

NATO ve Batılı emperyalistler bu gelişmelerden hoşnutlar ve onlar Ukrayna halkının sırtından gerici emellerinin en azından bir kısmının gerçekleşmeye doğru ilerlemesinden sevinç duyuyorlar. Onlara göre Ukrayna halkı sonuçta NATO ve Batılı emperyalistlerin çıkarları için mücadele ediyor, Rusya’yı yıpratıyor, askeri kayıplar verdiriyor, tüm dünya halklarının nefretini üzerlerine çekiyor vb. Onlar Ukrayna halkının ölmesinden, şehirlerin bombalanmasından politik ve stratejik çıkar devşirme peşindeler.

Geçmişte Ukrayna yönetiminin iki özerk bölge üzerinde uyguladığı gerici, faşist politikalardan yola çıkarak Rusya’nın haklılığına vurgu yapan ve Avrasyacı eğilimler taşıyan bazı çevreler, Rusya’nın bu adımı ile “NATO’nun doğuya doğru genişlemesine dur dediğini” söylüyorlar. Ne Ukrayna’nın ne de başka bir ülkenin ‘Putin mi, yoksa NATO ve Amerika mı’ ikilemine adeta mahkum olduğunu savunan bu gerici yaklaşım, halkların mücadelesine, ülkelerin bağımsızlığına saygı duymuyor. Ukrayna halkı şimdi bir ateş çemberinden geçiyor ve onların tüm bu gelişmelerden tarihi dersler çıkaracağını ummak için pek çok neden var.

Füzeler şimdi sadece Ukrayna şehirlerini vurmuyor. Atılan her füze petrol ve doğal gaz fiyatlarını da vuruyor ve halklar için yaşamı daha fazla zorlaştırıyor. Türkiye ise tüm bu gelişmeler bir ekonomik krizin ağır sonuçlarının işçi ve emekçi halkı vurduğu bir dönemde yakalandı ve Türkiye halkı elektrik faturalarının şokunu yaşarken yeniden ve diğer halklardan daha ağır ek bir faturayla karşı karşıya kaldı. Bir taraftan savaş ve işgal protesto edilirken, diğer taraftan ekonomik krizin tüm sonuçlarının halkın sırtına yıkılmasına karşı protestolar sürüyor.

Erdoğan iktidarı “ne Rusya’dan ne de Ukrayna’dan vazgeçmeyeceklerini” ilan ederek, uzun sürmesi olanaklı görünmeyen sözde bir denge politikası izliyor. Bu politikanın NATO ve Batı’ya “Daha sert tutumlar alma” çağrısı ile birleştiğini dikkate aldığımızda iki yüzlü ve gerici olduğunu vurgulamak gerekiyor. İktidar savaşın tırmanmasından, yayılmasından, daha uzun bir sürece yayılmasından memnun görünüyor. Bunun nedeni açıktır; bölgede yükselen gerilimin, çatışmanın iktidarın kendi gerici amaçlarını gerçekleştirmeye hizmet edeceğini hesaplıyor, bu yönde çelişkili bir politika izliyor.

Gelişmelerin Türkiye halkına ve dünya halklarına, uluslararası işçi sınıfına verdiği ders acı ama nettir. Dünya üzerinde egemenlik ve etki alanları için mücadele eden güçler halklara yıkım, sefalet, ölüm ve felaket getirmektedir. Bu savaşı, genel olarak savaşları engellemek, savaşlara neden olan sermaye düzenine karşı mücadeleyi yükseltmekle olanaklı olduğunu tarihsel tecrübeler ortaya koyuyor. Dünya halkları karşılıklı olarak mevzilenmiş gerici ve emperyalist güçlerden herhangi birinin ardında sıraya girmeye, birbirinin gırtlağına sarılmaya mahkum değildir.

ABD’nin, NATO’nun, Rusya ve Çin’in veya başka bir emperyalist gücün dünya halkalarına verebileceği hiçbir olumlu gelecek yoktur. Bugünlerde tüm dünyayı felakete sürükleyebilecek, insanlığı tümüyle yıkıma götürecek nükleer savaştan bile söz edilmektedir. Uluslararası işçi sınıfı ve dünya halkları bu felaketli gidişe karşı mücadeleye atılmak gibi tarihsel bir görevle karşı karşıyadır. Halklar kendi kaderlerini kendi ellerine alma yolunu tutmayı başarma görevi ile karşı karşıya. Bu kadar silahlanma, yerel ve bölgesel bu kadar savaş her an genel bir savaşa dönüşme tehlikesini içinde barındırıyor ve halklardan başka bu felaketli sürecin önünü kesebilecek onu tersine çevirebilecek başka bir güç bulunmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa