Emperyalistler hiçbir gerekçeyle haklı çıkarılamaz!
Fotoğraf: Wikipedia
Uluslararası işçi sınıfı ve dünya halklarının antiemperyalist mücadele birikimi ve hafızasının gücü küçümsenir türden değil. İki büyük dünya savaşının deneyleriyle yoğrulmuş bu birikim ve hafıza durmaksızın yenilendi, yenileniyor. II. Dünya Savaşı’nın ardından başlayıp 1970’lerin ortalarına kadar devam eden önce Fransız ve sonra Amerikan emperyalizminin Vietnam saldırısı ve işgali antiemperyalist birikimi büyütüp hafızayı tazeledi. 1979’de başlatılan Rusya’nın Afganistan işgali dolayısıyla, sosyalizm maskeli emperyalizme karşı yürütülen mücadeleyle bu birikimin her türden emperyalist saldırganlığın mahkum edilmesiyle derinleşmesi maskelerin yırtılıp atılmasına katkı yaptı.
Yeni bir Türkiye’nin kurulmasıyla sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’ysa sadece Türkiye değil, özellikle bölge halkları bakımından önemliydi ve antiemperyalist uyanışı teşvik etti.
Ancak emperyalistler de dünya işçileri ve halklarının antiemperyalist hafızasında biriktirdiklerini yok etmek için her defasında yeni gerekçeler icat edip yeni yollara baş vurmaktan geri durmadı. Doğrudan emperyalist ve işbirlikçi burjuvazilerin yanı sıra şüphesiz onlara hizmet eden türlü reformcu, uzlaştırıcı oportünistler yıkıcı, bozuşturu katkılarıyla işçi ve emekçilerin birikim ve hafızalarıyla sürekli oynadı.
Örneğin hiçbir emperyalist, askerleriyle girdiği ülkeyi talan etmeye gittiğini ve zorbalığını kabul etmedi. Hep ya “Demokrasi götürmeye” ya da bir başka emperyalistin talanı ve zorbalığından “Kurtarmaya” uğraştıklarını söylediler. İngiliz Blair, Irak işgalini sonradan açığa çıkan yalanıyla “Saddam’ın kitlesel imha silahları”yla gerekçelendirmişti.
Yine de birbirinin ardı sıra gelen ve üst üste eklenen saldırganlıkları, halklarda Batılı emperyalistlere yönelik önemli bir birikim ve hafıza oluşturdu. Kimi durumlarda örneğin “gavur düşmanlığı” ile beslenip birleşerek bozuşup değerinden kaybetse bile, yine de halklar Batılı emperyalistler karşısında köklü tarihsel deney ve birikimlerinden yararlanabildiler.
Tarihsel şekilleniş farkları ve maske kullanma olanaklarıysa dünyanın yeniden paylaşımına sonradan katılan yeni emperyalistlerin işlerini kolaylaştırdı, kolaylaştırıyor.
Rusya örneğin, kapitalizmin restorasyonu yoluyla yeni bir emperyalist güç olarak dünya hegemonyası için ABD’nin karşısına bir güç olarak dikildiğinde sosyalizm maskesini kullanmakta ve emperyalist saldırganlığını örtmek üzere kullandığı gerekçelerle halkların kafasını karıştırabilmekteydi. Şimdi maskesiz haline ve Putin’le açık emperyalist saldırganlığına rağmen, hâlâ ve özellikle bir takım “solcu” yanılsama nedeniyle bazılarınca aklanmaya çalışılabilmektedir. Revizyonist bozuşturuculuk hâlâ bilinç altlarında belirli etkilere sahip ve örneğin kimileri Ukrayna’ya Rus saldırganlığı koşullarında “sosyalizmin ana vatanından selam” türü tweetler atabiliyor. Ya da hem de Ukrayna ile ilgili bir gösteride sadece “NATO’ya hayır!” pankartı taşınıp Rusya’nın saldırısına gözler kapanabiliyor.
Ürkekçe olsa bile tezler de ileri sürülmüyor değil. Örneğin “Rusya kapitalist ama, ekonomisi sanayi sermayesine dayanıyor ve ancak petrol ve gaz ihraç edebiliyor, mali sermaye değil” ve “Öyleyse emperyalist değil” türünden. Türkiye bile mali sermaye ve tekellerinin egemenliğinde bir ülkeyken ve dünyada herhalde tekellerin egemen olmadığı bir ülke kalmamışken Rusya’nın mali sermaye egemenliğinde olmayışı ancak gülünç bir iddia olabilirken tez olarak ileri sürülebiliyor.
Ve hele Güney Çin Denizi’ndeki adalara el koyması ve Hong Kong’un ardından Tayvan üzerindeki iddiaları bir yana henüz doğrudan bir saldırganlığıyla halkların gözünde teşhir olmamış Çin! Çoğu yerde Çin hâlâ “halkların dostu” maskesini kullanabiliyor. Borçlandırma yoluyla girdiği ülkeleri kendisine bağlarken Çin hem başka halklar hem de girdiği ülke halkı tarafından, örneğin Batılılara karşı kendilerini koruyan bir “dost” olarak algılanabiliyor.
Şüphesiz “Yalancının mumu yatsıya kadar yanacak” ve Çin de halkların gözünde bir emperyalist olarak teşhir olacaktır, ancak henüz “halkların dostu” maskesini kullanabildiği ve bu imajıyla üstelik kendisi tarafından talep edilip gerçekleştirilmekte olan dünyanın yeniden paylaşımı mücadelesinde bu yönüyle avantajlı taraf olduğu görülmelidir. Amerikan emperyalizminin karşısına dikilmiş birincil emperyalist güçken, hâlâ üstelik hakkında sosyalist mi değil mi tartışmasının önemli ölçüde sürdürülebildiği bu ülkenin emperyalist yönelim ve tutumları karşısında özellikle uyanık olmak en başta sınıf bilinçli işçiler ve devrimciler açısından önemlidir.
Emperyalistlerle yardakçılarının hiçbir gerekçeleriyle maskelerinin halkların antiemperyalist birikimini büzüştürmesene izin verilmemelidir.
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02