10 Mart 2022 23:56

Emma’dan Emine’ye...

Fotoğraf: Eren Ergine / Evrensel

Paylaş

Kunduracı bir ailenin kızı olan Emma, 1881’de El İşçisi Kadınlar İçin Yardımlaşma Derneğini kurduğunda 24 yaşındaydı. 4 yıl sonra Berlin’de 500 kadın işçiyle Kadın İşçilerin Çıkarlarını Savunma Derneğini başta ücretler olmak üzere “Kadınların düşünsel ve maddi çıkarlarının geliştirilmesi, eşit işe eşit ücret, ücret anlaşmazlıklarında işçilerin birbirleriyle karşılıklı dayanışması, mesleki eğitimler ve bilimsel seminerler yapmak, kütüphane kurmak, işçiler arasındaki dostluk ve dayanışmayı pekiştirecek buluşmalarla etkinlikler düzenlemek” üzere kurdu. Derneğin bir de iş bulma bürolarının ilk nüvesi olan işçi kaydı tutulması gibi bir işlevi de vardı. Dernek çok kısa sürede binlerce üyeye ulaştı, öyle ki yeni şubeler açıldı. 1886’da Almanya’da işçi hareketini, sosyalist hareketi bastırmak için çıkarılan dernekler yasasının hedeflerinden biri olmuştu Kadın İşçilerin Çıkarlarını Savunma Derneği, 1886’da yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yasaklanıp kapatıldı.

Emma ve işçi kadınlar durmadı. 1890’da bağımsız sendikaların merkez yürütücü organı olarak kurulan Almanya Sendikaları Genel Komisyonuna seçilen ilk kadındı. 1890’da kurduğu “Die Arbeiterin” (İşçi Kadın) dergisi, 1892 yılında Stuttgart’a taşınarak “Die Gleichheit” (Eşitlik) ismiyle Clara Zetkin’in yönetiminde yayın hayatını sürdürdü. 1907’de Sosyalist Kadın Enternasyonalinin kurucuları arasında yer aldı, 1910’da bir uluslararası kadınlar gününün düzenlenmesi kararının alındığı 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında da delegelik yaptı. 1883’te “Almanya’da Kadın İşçi Örgütlerinin Doğuşu ve Gelişimi”, 1889’da “Sınıf Mücadelesinde İşçi Kadınlar”, “Kadın İşçi Hareketinin Doğuşu, Burjuva Kadın Hareketinden Farklılığı ve Acil Görevleri” başlıklı iki broşür kaleme aldı.

Emma, bu hafta ülkenin ve dünyanın dört bir yanında irili ufaklı etkinliklerle, toplantılar, buluşmalar, atölyeler, mitingler, eylemler ve yürüyüşlerle kutladığımız 8 Mart’ı yaratan kadınlardan biri…

Mahallelerde, işyerlerinde, okullarda, derneklerde yan yana geldiğimiz kadınların en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden birinin “tarihlerini” hatırlamak olduğunu gördüğümüz bir 8 Mart yaşadık. Çünkü yan yana geliş vesilesi yaptığımız 8 Mart tarihi aynı zamanda bugünün biriken dertlerinin, içinden çıkılamaz gibi görünen sorunların, bütün bunların kaynağının, ne yaparsak nasıl yaparsak kaynağı kurutup, çözüm bulacağımızın bugüne dair yol haritası da aynı zamanda. 

İşte bu buluşmalardan birinde İşçi Emine’nin söyledikleri de bunu kanıtlar nitelikte: “Ben 8 Mart’ın böyle bir gün olduğunu bilmiyordum. Yani böyle bizim yarattığımız bir gün olduğunu… Biz hep küçük, etkisiz hayatlar sürüyormuşuz gibi… Sadece kendi küçük hayatımızdan ibaretmişiz gibi muamele gördük bu zamana kadar. Bunu da kabul ettik aslında. 8 Mart’ı tarihe, bizim gibi işçi kadınların yazdığını öğrenmek bana heyecan verdi, nasıl diyeyim vay be dedim, biz neymişiz be! Benim bunu başkalarına da anlatmam lazım, yani bizim de tarih yazıp yaratabileceğimizi...”

8 Mart’ın takvimsel tarihine dair tekrar tekrar öne sürülen ama sıklıkla da yeniden çürütülen çeşitli hikayeler var. Tek ve tartışmasız bir tarih oluşturmanın güçlükleri sürüyor ve 8 Mart’ta neyin kutlandığının ve anısının yaşatıldığının çoklu yorumları süregidecek gibi görünüyor. Yine de tartışılmaz olan bu anlatıların hepsinin ortak paydasında kadın işçilerin mücadelelerinin yer aldığı. Ve hangi kaynağa bakılırsa bakılsın, 8 Mart işçi kadınların sınıf mücadelesinin, sosyalist kadın mücadelesinin geleneğine aittir. Bugün bunu defaatle ortaya koyma ihtiyacı, gücü, yapabilirliği, değiştiriciliği, olanak ve araçları tümüyle ellerinden alınan kadın işçilerin mücadele öz güvenini tazelemek için de önemli.

Emma İhrer 8 Ocak 1911’de Berlin’de öldüğünde mezar taşına yaşamını saran direncin sloganı yazıldı: “Başkalarının yaşamını iyileştirmek için çalışmak hayatının en verimli kaynağıydı.” Çünkü o başkaları biziz. Yaşamı iyileştirmek için attığımız her adım, gösterdiğimiz sabır, türlü zorluklara, engellere rağmen vazgeçmeme ısrarımız, kendini bu iradenin bir parçası olarak her gün yeniden yaratma çabası, her birimizin yeteneklerini, azmini, arzularını, yapabilirliklerini elimizden almak, bizi makineye dönüştürmek isteyen bu sömürü düzenine karşı koymak için en verimli kaynak. Emine’nin de kaynağı… Emine’ye güç verecek olan Emma’nın hikayesinin bugünkü mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olduğunun hatırlanması…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa