Kılıçdaroğlu’ndan beklenen seçim diplomasisi değil, çözümdür!
Fotoğraf: Ömer Yasin Ergin / AA
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da. Daha önceden yapılması planlanan ziyaret ‘hava muhalefeti’ nedeniyle ertelenmişti. Muhalefet ‘havadan’ değildi sadece. CHP’nin ortağı İyi Parti’den birileri de Kılıçdaroğlu’nun ziyareti gerekçelendirirken söylediği “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözlerine tepki göstermişti. “Diyarbakır’ın diğer illerimizden farkı yok” diye çemkirmişlerdi bu Devlet akıllı tipler. (Buradaki Devlet, hem Bahçeli hem de bilindik inkârcı devlet geleneği oluyor!) Ertelenen ziyaretten bu yana malum 6’lı deklarasyonla önümüzdeki dönemin stratejisi açıklandı. Orada da ‘ittifak’ın bol frenli yapısından olsa gerek, kayyım uygulamalarına itiraz (ki bu da önemli elbette) dışında, Kürt’ten, Kürt sorunundan tek kelimeyle bile bahsedilmemişti.
***
Bütün bu gelişmeleri önceleyen ise Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorunu vardır, çözüm yeri parlamentodur, muhatabı da HDP’dir” mealindeki açıklamasıydı. CHP’den gelen görece en ileri vurguydu bu. Görece ileriliği ‘mevcut’un geriliğinden geliyordu aslında. Ne de olsa, ‘Kürt’ isminin telafuzundan bile özenle kaçınan bir ‘mevcut’tur söz konusu olan.
Sonuçta, yaptığı bu görece ileri hamleyi sürdürüp daha da ileri taşıyacağı beklentisi bir tarafında, özellikle ‘sağcı’ ortakların ve devlet geleneğinin değişmez vasatlarının baskısı diğer tarafında, tam bir ikilem içerisinde geldi Diyarbakır’a Kılıçdaroğlu. Azımsanmayacak bir ilgiyle karşılandı. Umalım ki bu ilgiyi CHP’nin başarısına bağlayıp ‘tamam oldu bu iş’ denmez. Ona gösterilen ilginin aslında son beş yıldır bölge gerçeğine adeta savaş açmış iktidara yönelik tepkiden kaynaklandığı gerçeği unutulmaz.
***
Bu yazı yazılırken Diyarbakır’da iki konuşmasını izleyebildik Kılıçdaroğlu’nun. İkisi de bahsettiğimiz ikilemin gölgesini taşıyordu. Hele ilki, yani CHP’ye yeni üye kaydetme töreninde yaptığı konuşma, kısa bir meclis grup konuşması gibiydi. İkilem bile yoktu! Kadınlarla yaptığı kahvaltıdan hareketle, “Diyarbakırlı kadınların siyasete yoğun ilgisi”nden bahsederken, daha bir hafta önce dokunulmazlığı kaldırılmış Diyarbakır milletvekilinin de bir kadın olduğu gerçeğini unutuyordu herhalde. Daha önce Demirtaş’ın dokunulmazlığı konusunda da evet diyen CHP, burada da aynı tutumu sergilemişti. Evet, Diyarbakırlı kadınların siyasete olan yoğun ilgisi görmezden gelinemez ama bugün memleketin değişik hapishanelerinde de yüzlerce Diyarbakırlı kadının hapis yattığı gerçeğini de anmak gerekiyor herhalde. Gültan Kışanak mesela, Diyarbakır’ın belediye başkanıydı. Beş yılı geçti, Kandıra cezaevinde. Gerçek, Kılıçdaroğlu’nun gözüne görünenden daha derin, daha çok boyutlu yani...
***
‘Muhtarlar, STK temsilcileri ve Kanaat önderleri’yle yaptığı ikinci toplantıda da aynı ikilemci yaklaşımı sürdürdü Kılıçdaroğlu. Konuşması ekonomik sorunlara dairdi ağırlıklı olarak. “Sorunlara çözümü siyaset ve devleti yönetmeye talip olanlar bulmalı” diyerek, işsizlik ve istihdam sorunlarına çözümleri olduğunu belirtti. Ayrıntılı olarak güneş enerjisinden yararlanacaklarını, üç milyar dolara kuracakları santrallerle altı ilde çiftçilere bedava elektrik sağlayacaklarını anlattı. ‘Hesaplarımızı yaptık’ dedi. Güzel! Ama aynı sözü eminiz ki sadece Diyarbakırlılar değil, bütün bölge halkı Kürt sorununa dair de duymak isterdi. Bunu duyamadık. “Erdoğan ‘Kürt sorunu yoktur’ diyor ama buradaki vatandaşlarımız vardır diyor. Vatandaşı dinlemek lazım.” dedi CHP Genel Başkanı. Sadece bu: “Vatandaşı dinlemek lazım!” İyi de güneş enerjisine ilişkin yapılmış ayrıntılı hesaplamalar neden bu sorun için de yapılmıyor? Vatandaş kırk yıldır zaten konuşuyor, yeni mi dinleyeceksiniz? Ne dediği bilinmiyor mu Diyarbakırlı Kürdün? Artık adını da anmaya başladığınız Kürt sorunu için hâlâ bir çözüm hesabınız nasıl olmaz?
Güneş enerjisiyle, elektrikle vs. değil, siyasetin enerjisiyle çözülecek bir sorun bu. Ama hangi siyaset? İkircikli kalarak, aman devletin kırmızı çizgilerine halel gelmesin, aman ortağım kızmasın vb. kaygılarla görmezden gelindikçe bu sorun yok olmuyor. Bir şekilde ayağınıza dolanıyor. Net olmak gerekiyor. Ama Kılıçdaroğlu’dan bunu göremiyoruz hâlâ. “Sorunlarınızı biliyorum” diyor ‘kadim şehir’ dediği Diyarbakır’ın insanına ama onların en ‘kadim’ sorununa dair bir çözümü dillendiremiyor. Ortadan konuşuyor, idare etmeye çalışıyor! Devleti yönetmeye talip olanların bulması gerekli dediği çözümü dillendiremiyor. Bu olmayınca, bu ziyaret de seçim diplomasisinin bir unsuru olarak kalıyor. Oysa seçim diplomasisi değil çözüm diplomasisidir aslolan. İhtiyaç budur. Gerisi, en fazla ‘evet ama yetmez’ diyerek geçeceğimiz bir seçim kazanma hesabının ötesine geçemiyor ne yazık ki...
- 1 Mayıs, 10 Not 05 Mayıs 2024 04:46
- İstanbul seçimi, sazan sarmalı ve Zana’nın trajedisi! 29 Mart 2024 19:51
- Solun ayarını seçimler mi bozuyor, yoksa ayarlar bozuk mu zaten? 09 Temmuz 2023 04:40
- Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?! 25 Haziran 2023 01:55
- Yenilmek de direnerek olsun, teslim olarak değil! 21 Mayıs 2023 04:40
- 1 Mayıs notları ve 14 Mayıs imkânı 07 Mayıs 2023 02:19
- Tarihi seçimler ve solda sekterlik halleri 30 Nisan 2023 04:17
- ‘Ayşe Teyze’ler, Mahirler varken, seccade konsolidasyonu yeter mi? 09 Nisan 2023 04:56
- Ayhan Bilgen’in ‘yapıcı muhalifliği’ ve bir tür ‘itirafçılık’ hali! 02 Nisan 2023 04:48
- Şapkadan çıkan Erbakan ile ‘bize pusu kurdular’ diyen pusucu nereye koşuyor? 26 Mart 2023 04:40
- 20 Mart’a denk düşen ‘tesadüfler’ ve bir zorunluluk 22 Mart 2023 04:49
- Değişim enerjisi, kuyudaki Akşener ve ‘kazanacak aday’a ilişmek! 12 Mart 2023 10:16