Arkadaşları ve oğlu Cem Karaca’yı anlatıyor
Fotoğraf: Moğollar Arşivi
YouTube üzerinden yayın yapan kültür-sanat kanalı Pi Arte TV, Unutulmaz Sanatçı Cem Karaca’yı 18. ölüm yıl dönümünde yaptığı “Karaca Özel Programı”nda Türkiye’nin efsanevi müzisyenlerinin katılımıyla andı. Kanalın Yöneticisi Mahir Mircan’ın hazırladığı programa Moğollar grubunun efsane müzisyenleri Cahit Berkay. Taner Öngür, Grubun Solisti ve Cem Karaca’nın oğlu Emrah Karaca, Kurtalan Ekspres grubunun efsane Basgitaristi Ahmet Güvenç ve Sinema-Tiyatro-Dizi Oyuncusu, Müzisyen Renan Bilek katıldı.
Programda “Cem Karaca, Barış Manço ve Erkin Koray gibi efsanelerle çalışma olanağı bulan şanslı biri” olduğunu belirten Ahmet Güvenç, müzik hayatında elini ilk tutanın Cem Karaca olduğunu söylüyordu. Ahmet Güvenç sözlerine şunları ekledi:
“Cem Karaca hem tiyatrocu hem balet kadar ince bir fiziğe sahip… Ben onu Jethro Tull’daki Ian Anderson’a benzetirim. Görüntüsü öyledir, giyinişi öyledir, tavrı öyledir. Barış Manço’nun da Cem Karaca’nın da ortak noktası devamlı ellerinde kitap vardı bu insanlar, devamlı okurlardı.”
Cahit Berkay’ın, Taner Öngür’ün Cem Karaca’yla tanışma ve Moğollar olarak birlikte çalışma öykülerinden sonra Renan Bilek de Cem Karaca ile eğlenceli, komik tanışma öyküsünü anlattığı programda Cem Karaca’nın oğlu, Moğollar Grubunun Solisti Emrah Karaca “Çok iyi bir solistin oğlu olduğunu ne zaman fark ettin sorusunu şöyle yanıtladı:
“Kıbrıs’ta bir üniversiteyi kazandığımı babama söylediğimde, ‘Ben de Kıbrıs’a turneye gideceğim, birlikte gidelim dedi. ’93 yazıydı sanırım, ben o sene anladım babamın ne olduğunu. Kıbrıs’ta farklı bir durum var, burası gibi değil ne dönek diyen var ne başka biçimde yaftalayan var. ’60’larda, ’70’lerde nasıl bıraktıysa Kıbrıs öyle. Babam bir yerde konser veriyor olsun, başka bir yerde dünyanın en iyi sanatçısı olsun babamın işi yine ful çakardı. Ben bunu birebir yaşadım. Ben biraz iri bir adamımdır, babama bodyguardlık yapmak zorunda kalmıştım. Ben Cem Karaca’nın ne olduğunu Kıbrıs’ta anladım. Bu kadar büyük bir şarkıcı olduğunu biliyordum, anlatıyorlardı, ’70’lerde konserlerin nasıl olduğunu. Yurda döndüğünde Gülhane konserini hiç unutmam, Bir de Emek Sinemasındaki konserine gitmiştim. Onlarda zaten anlamıştım ama küçüktüm.
Biz aile olarak şanslı bir aile olamadık maalesef, yaşananlardan dolayı. Ben de bunu babamın şarkıları yüzünden diye düşünürdüm. Kısmen de doğruydu, babam bu şarkıları söylemeseydi biz bunları yaşamayacaktık. Fakat büyüyünce de işin renginin böyle olmadığını, o şarkıları söylemeseydi Cem Karaca olamayacağını anladım.”
BABAMIN KİMLİĞİNİ SİNDİRMEM ÇOK UZUN SÜRDÜ
Emrah Karaca’nın söylediklerinin en can acıtıcı bölümü babasının kimliğinden dolayı yaşadığı sıkıntıları, travmaları anlattığı cümlelerdi: “80’leri hepiniz yaşadınız, Cem Karaca gibi bir figürün ailesi olmak tamamen hedef tahtası haline gelmekti. ’70’lerde de hedeftik, tamamen sol bir figür, sağcılar tarafından ölüm tehditleri alıyor, evini bombalamakla, beni kaçırmakla, öldürmekle tehdit ediliyor. Bunlar bitti 12 Eylül darbesi oluyor, ‘Vatan haininin bilmem nesi diye ben sokakta dayak yiyorum. Annemle her hafta cuma günü karakola ifade vermemiz… Bir manyak çıkıyor, ‘Cem Karaca yurda döndü diye ihbar ediyordu, pat bizim eve bir manga asker gelip evi arıyordu. Bu travmalar, kolay travmalar değil. Ben bunları yaşadıktan sonra babamın müziğini kabul etmem, babamın kimliğini sindirmem çok uzun sürdü.”
Cahit Berkay Kâhya Yahya şarkısının ilginç oluşuşum öyküsünü şu cümlelerle anlattı: “Cem de ben de Ataköy’de oturuyoruz, 600’er lira kiramız var ve bazen ödemekte zorlanıyoruz. Baktım Altın Kuşadası Güvercin Beste Yarışması yaklaşıyor, 10 bin lira da ödül var, çok da cazip. Ben bir beste yaptım, Cem de söz yazar dedim, konuyu anlattım. Önce itiraz etti yarışmaya katılmaya, besteyi dinleyince beğendi. Ben besteyi gönderdim yarışmaya bir süre sona finale kaldığı haberi geldi. Cem’i akşam yemeğine davet ettik “Teşekkür ederim, güzel söz, şarkı finale kaldı, buna katılmamız lazım, dedim. İtiraz etti, ‘hayır’ dedi. O zaman ben katılırım, ben söylerim deyince kızdı ‘Olmaz sen şarkıcı değilsin’ dedi. Söylersin, söyleyemezsin derken kabul etti söylemeyi ve katılmayı. Gittik, yarışmaya katıldık ve aldık 10 bin lira ödülü.”
ÜLKENİN, BU COĞRAFYANIN AYIBI
Söz alan Renan Bilek de “Burada dikkat edilmesi gereken şeyler var, bu insanlar öyle bir dönem yaşattılar ki bu ülkeye, yaptıkları işe olan inançları, titizlikleri… İki eski arkadaş ve 10 bin lira çok önemli bir para, bahsedilen isimler Cahit Berkay ve Cem Karaca. Bu ülkede bunun hesabını yapmak zorunda kalmaları bu ülkenin, bu coğrafyanın ayıbıdır” dedi.
Mahir Mircan’ın “Neden bağınız hiç kopmadı? sorusuna verilen yanıtlar şöyle:
Cahit Berkay: “Biz Cem’le önce arkadaştık sonra iş ortağı. Cem’i yakından tanımayanlar sadece şarkılarını bilirler ama Cem Karaca eşi benzeri olmayan bir müzisyendi. Hem ozan olağanüstü şarkılar, besteler yapıyor, sözler muhteşem hem de sahnedeki duruşu harika bir de bir ses vardı. Birçok özellik Cem’in üzerinde toplanmıştı.”
Taner Öngür: Sadece iyi bir şarkıcı, iyi bir sahne adamı, iyi bir ses değil, bir kültür adamıydı. Kültür deyince işin içinde siyaset var, tarih var, tasavvuf var. Her şeyi bilen bir adam, kültürü çok zengindi. Çok zeki bir adam, okumaya meraklı. Ben Türkiye’de şarkı söyleyip, şarkı yapıp da kültürü bu kadar zengin, temeli olan bir insan daha görmedim. Sınıfsal çekişmeleri, kapitalizmi, hayatı, neyin nereye gidebileceğini iyi bilen biriydi. Yaşadığımız bugünde bile söylediği şeylerin arkasındaki temel ortada. Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel. Yoksulluk kader olamaz tam bugünün şarkısı.
Aynı zamanda evrensel bir durum, bir John Lennon, Ian Anderson, bütün bu müzikte bizim çağdaşlarımız onlar da kendi ülkelerinde benzer şeyleri yaptılar. Cem de bunu bir çağdaşları olarak, ayakları bu topraklara basan birisi olarak yaptı. O yüzden çok da evrenseldi.
Emrah Karaca: Hayatını karartan koskocaman iki yalan haberle Cem Karaca bu dünyadan göçtü gitti. Biri ülkesine ihanet etti demişti Hafta Sonu gazetesi, o haberler yüzünden vatandaşlıktan atıldı, ikincisi de döndü geldi cumhurbaşkanının elini öptü dediler. O haberle de dönek damgasını yedi. Bunların tamamen yalan olduğunu anlatmak bizim elimizde.
Meraklısına Necdet Şen’in “Sol’un Cem Karaca ile imtihanı” yazısını okumasını öneririm.
- Düşen yapraklar (1) 27 Mart 2024 04:15
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (2) 13 Mart 2024 04:20
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (1) 06 Mart 2024 04:15
- Bilal İnci: Zalim, gaddar, acımasız kötü adam 28 Şubat 2024 04:20
- Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi: İsmail Dümbüllü 21 Şubat 2024 04:00
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (3) 14 Şubat 2024 04:15
- Atatürk, “Ben Bir İnkılap Çocuğuyum” filmi ve Münir Hayri Egeli (2) 09 Şubat 2024 04:20
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (1) 04 Şubat 2024 04:35
- Jönlükten kötü adamlığa bir sinema sevdalısı: Hüseyin Peyda 28 Ocak 2024 04:33
- Şerafettin Kaya: Ben İyi Biri Olmadan Önce 21 Ocak 2024 05:10
- Yeşilçam’ın Çınarları (6): Vedat Örfi Bengü: ‘Mısır’da sinemayı kuran Türk’ 14 Ocak 2024 04:43
- Yeşilçam’ın Çınarları (4): Aziz Basmacı, Vahi Öz 07 Ocak 2024 04:04