'Ayıp' meselesi
Fotoğraf: DHA
Kirvem,
Şu gariban, şu çilekeş dünyada hayli zamandan beri tüm insanların çeşitli nedenlerle zaten olmayan huzurunu nerdeyse tümüyle bozan, uykusunu kaçıran bir virüsle cebelleşip, yerine göre serbest ya da grekoromen stillerinde güreşip, dolayısıyla sırtını mindere yapıştırıp tuş yapmak istedik ama ne yazık ki, bu hususta henüz yeterince bir sonuca ulaşamadık…
Nitekim bunca çabalarımıza, çeşitli adlar altında imal edip, ardından da piyasalara sürdüğümüz aşılara rağmen, bu işin kökünü hâlâ doğru dürüst çözüp, bir bakıma “derman” bulamadığımız için, sırf bu nedenle bugün bu saat dünya genelinde ölen, keza ülkemizde de devletin yetkili kurumlarınca verilen rakamlara göre, kimileri hastanelerde veya evlerinde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın sayıları yaklaşık günde yüz elli civarında ama, diğer yandan da daha düne sanki tellal çıkartırcasına; “Geldi, geliyor, oldu da bitti maşallah” müjdesiyle birlikte hastanelerimizin raflarında yerlerini alan, “yerli ve milli” aşımız Turkovac’ın, gerek ülkemizin sathında gerekse yaban ellerdeki serencamıyla ilgili birer yurttaş olarak en ufak bir malumatımız maalesef yokken, öte taraftan da şu sıralar sonunun nereye varacağı belli olmayan yeni bir savaşın eşiğinde, Ukrayna semalarında gösterdikleri üstün başarılarından dolayı, “İHA’larımızla, SİHA’larımızla” öğünüp, bunun gururuyla bayram ediyoruz…
Aslında dünya genelinde ansızın postunu seren bu virüsün şerrinden en az zararla kurtulmak için didinen kimi devletlerin yanı sıra, keza kimi ülkelerin yöneticileri de, daha henüz ortalıkta bu virüsün lafı bile yokken, zaten çoktan beri tekleyen, topallayan ekonomik problemlerini, hani deyim yerindeyse fırsat bu fırsat deyip, böylece iktidarları boyunca attıkları yanlış adımların, yaptıkları hesapsız kitapsız işlerin faturasını, dönüp dolaşıp bu virüsün sırtına yükleyip, dolayısıyla bunun sorumluluğundan ustaca manevralarla, hamasi nutuklarla kaçmanın yollarını aramaya koyuldular…
Ancak herhangi bir mesele konusunda ellerindeki merceklerle suçlu aramakta hayli başarılı olan “asrımızın lideri” ve onun “hıng deyici”lerinin el ele verip, ardından da yirmi yıllık iktidarları boyunca memleketi getirdikleri ekonomik halimiz ahvalimiz kabak gibi ortadayken, meseleyi, daha doğrusu bunun sorumluluğunu bir virüsün başından aşağı boca etmek acaba en azından ayıp olmuyor mu Kirvem?..
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30
- ‘Muvakkithaneler’ meselesi 02 Ocak 2022 04:00