14 Mart 2022 00:31

Spor endüstrisinde paranın izini sürmek: Donetsk örneği

Solda Shakhtar Donetsk’in Sahibi Rinat Akhmetov, sağda UEFA Başkanı Aleksander Ceferin

Solda Shakhtar Donetsk’in Sahibi Rinat Akhmetov, sağda UEFA Başkanı Aleksander Ceferin | Fotoğraf: Press-office/Flickr (CC BY-SA 2.0)

Paylaş

1936’da “Stahanovcu” anlamına gelen Stakhanovets adıyla, “sosyalist yarış”ın simge coğrafyası, madenciler diyarı Donbas’ta kurulan Shakhtar Donetsk, 1990’larda 21. yüzyılda erişeceği şatafat ve şöhretten çok uzaktaydı. 1980’lerde modern revizyonizmin ayyuka çıkan çürüyüşü ve bu geniş coğrafyanın dizginlerinden boşalmış kapitalizmin hakimiyeti altına girmesi, gelişmiş bir endüstriye, önemli kaynaklara sahip bölgelerin “savaş alanı”na dönmesi anlamına geliyordu. Bir başka deyişle geleneksel başkentlerin (Moskova, St. Petersburg, Kiev) ötesinde ağır sanayisiyle Urallar, Pasifik bekçiliği rolüyle Vladivostok ve madenleriyle Donbas artık birer “Kırmızı Pazartesi” bölgeleriydi. Yeni düzende söz sahibi olmak isteyenlerin silahları konuşacak, kelleler alınacak, altınlar vurulacaktı.

15 Ekim 1995, bu kavganın Donbas ayağı için tarihi bir gündü ve olaylar Shakhtar Donetsk’in stadyumunda gelişti. Bölgenin bir numaralı gücü haline gelen Tatar Mafyasının Lideri Akhat (Oleksandır) Bragin, Kırım temsilcisi Tavriya Simferopol’u ağırladıkları maç için stada girmişti ki önceden yerleştirilen bomba patlatıldı. 1970’lerde mahallenin kasabıyken ’80’lerle birlikte değişen dengeler içinde mafyalaşan, SSCB’nin tamamen çözülmesiyle de “büyük iş adamlığı”na, “gangster baronluğuna” terfi eden Bragin’den geriye sadece pahalı saati kalmıştı.

Bragin’den sonra kulübün başına bir yıl önce evine el bombalarıyla saldırılan Rinat Akhmetov geçti. 1980’lerden bu yana Bragin’in yanında olan “sağ kol” Akhmetov, her yere birlikte gittiği patronunun öldürüldüğü gün “trafiğe takılmış”tı. Bragin sonrası mafyanın Shakhtar Donetsk dahil tüm işlerinin başına o geçti ve büyük yükselişi başladı. Gangster imajını geride bırakmada ona en fazla yardımcı olan şey Shakhtar Donetsk yatırımlarıydı. 10 milyon dolarlık antrenman tesisleri, şaşaalı transferler, 2002’de gelen ilk lig şampiyonluğu, 2007’de açılan 50 bin kişilik stadyum, 2009’da Mircea Lucescu ile kazanılan UEFA Kupası… SSCB döneminde başarılarından çok sadık ve ateşli madenci taraftarlarıyla tanınan “Stahanov’un evlatları” artık Avrupa’nın zirvesindeydi. Paranın nereden geldiğini herkes biliyordu ama günahsız olan var mıydı ki ilk taşı atsın?

Liverpool Teknik Direktörü Jürgen Klopp, Chelsea’nin sahibi Roman Abramoviç’in “ocak dışı” ilan edilmesi sonrası yaptığı açıklamada “Belki de artık paranın nereden geldiğini daha çok önemsemeliyiz” dedi. Kuşkusuz haklı bir çağrı ve elbette daha birkaç ay önce Suudi rejimini çiçeklerle Newcastle’a buyur eden İngiliz futbolu için “Rus yaptırımları”nın hiçbir samimiyeti, meşruiyeti yok. Ancak “paranın geldiği yeri” gayrimeşru ilan eden çizgi nereye çizilecek? Zenginliğine el koyulmuş, gelişmesi engellenmiş, eski sömürge ülkelerin ucuz iş gücünü çocuk-yaşlı demeden sömüren emperyalist tekellerin hakimiyetindeki spor endüstrisi içinde kimler “makbul patron” kabul edilecek? Katar’da Dünya Kupası düzenlemeye hazırlananların, dünyanın her yerini işgal eden ABD’ye ve onun spor patronlarına (örneğin Liverpool’un sahipleri) hiç yaptırım uygulamamış olanların “Bize (Geleneksel Batı ve yörüngesindekiler) karşı onlar (Rusya, Çin ve muhipleri)” dışında bir kerteriz belirleme şansı, hakkı var mı?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, spor dünyasının ikiyüzlülük yapmadan yanıtlayamayacağı soruları görünür kıldı. Bu kirli endüstrinin içinde yüzdüğü milyarlarca doların güzergahı dünyanın her yerinde Stakhanovets’ten modern Shakhtar Donetsk’e uzanan ışıltılı yol kadar kanlı. Bu yolu temizlemek “sporla aklanma”yı Rusya ve oligarklarından, Suudi ve şeyhlerinden ibaret görenlerin yapabileceği bir şey değil.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa