15 Mart 2022 00:50

Savaşta tarafsızlık olabilir mi?

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Pazar günü, Washington Post, ismini vermek istemeyen bir ABD yetkilisine dayandırdığı haberinde, Rusya’nın Çin’den askeri yardım talep ettiğini iddia etti. Çin’in bu talebe nasıl yanıt vereceği Rusya-Ukrayna savaşına karşı tutumunu da belirleyecek. Çin tarafına savaşın başlangıcından beri kararsızlık, dolayısıyla da sessizlik ve geri durma hakim.

Çin, Rusya-Ukrayna savaşı karşısında çok zor durumda kaldı. Çin’in üç dış politika çizgisi bu konuda birbiriyle çelişiyor. Birincisi, Çin, Rusya gibi, ABD’nin kendini köşeye sıkıştırmaya çalıştığını düşünüyor. Gerçekten de, Obama zamanından beri ABD’nin ana dış politika hedefi Asya-Pasifik bölgesi. Bu da, Çin’i Rusya’ya yakınlaştırıyor. Her ne kadar her durumda birlikte hareket etmeseler de, Çin Rusya’yı bir müttefik olarak kaybetmek istemez. İkincisi, Çin’in geleneksel dış politika prensibi: Devletlerin egemenliğine müdahale edilmemesi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali doğrudan bu prensibi ihlal ediyor. O yüzden, Çin, resmi açıklamalarında, Rusya’nın gerekçelerini meşrulaştırmıyor. Böyle olunca, açıklamalar sade suya tirit kalıyor. Üçüncüsü, Çin’in bir diğer geleneksel dış politika prensibi: Ekonomik ilişkileri öncelemek. Savaşın ve yaptırımların uzaması, Çin’in geniş bölgedeki Kuşak ve Yol Girişimi yatırımlarını ve enerji güvenliğini tehlikeye atacak.

Bu üçünü birleştirince, Çin için en iyi çözüm savaşın bir an önce bitmesi. Üstelik, bu işten yumuşak gücünü pekiştirerek çıkma ihtimali de belirdi ufukta: Savaşın tarafları ve AB, Çin’in ara buluculuk yapmasını istiyorlar. Çin’in ilk başlardaki kararsızlığı onu tarafsız bir güç haline getirdi. Bu olur mu henüz söylemek için erken çünkü ABD de Çin’in böyle bir moral üstünlük kazanmasını engelleyecek hamleler yapıyor. AB, Çin’in ara buluculuğu fikrini ilk dile getirdiğinde Biden hükümeti Tayvan’a bir askeri heyet gönderdi. Heyetin amacı Tayvan’ın bölgedeki güvenliğini teyid etmekti ama Çin’in Ukrayna’dan istifade ederek Tayvan’a çıkartma yapmak gibi bir niyeti olmadığı biliniyor. Benzer şekilde, Washington Post’ta çıkan, ve hızla diğer mecralara yayılan haberin, doğru olsun ya da olmasın, pazartesi günü Biden Hükümetinin Güvenlik Danışmanı Sullivan’ın Xi Hükümetinin tecrübeli diplomatı Yang’la toplantısını gölgelemek için ABD içinde Çin’e karşı daha sert tutum alma yanlısı olanların işine yaradığı yorumları yapıldı. Aynı günlerde, bir grup Amerikalı akademisyen Biden hükümetine, Çin’i çözüm sürecine dahil etmeye çağıran bir mesaj yayımladı. Bu da, yerel aktörlerin ve gündemlerin dış ilişkileri nasıl şekillendirdiğine, ve uluslararası ilişkilerde devletleri homojen ve kendi içinde tutarlı aktörler olarak kabul edemeyeceğimize bir örnek. Benzer şekilde, Çin’in Rusya-Ukrayna savaşına dair görüş bildirmekten kaçınmasının ana nedeni şu sıralar gündeminin kendi kalkınma planları olması.

*

Çin’in iki yasama organı var: Halkın Meclisi ve Halkın Siyasi Danışma Meclisi. Bu iki yasama organı her yıl mart ayında yıllık olağan toplantılarını yapar, eyalet, kent ve kasaba meclislerinden gelen raporları ve önerileri inceler, yasama önerilerinde bulunur, yeni yasaları onaylar ve hükümetin yeni yıl planını onaylayarak kapanır. Bu yıllık toplantılara “İki Toplantı” adı verilir. Bu yıl, 4-8 Mart tarihleri arasındaki İki Toplantı’yla, Çin kendi meselelerine döndü ve ara buluculuk fikrinden şimdilik uzaklaştı. Meclis toplantılarından gelen raporlar, Çin’in önümüzdeki yıl kendi ekonomik büyümesini önceleyeceği yönünde. Savaş konusundaki tavrı da bunun uzantısı: Yaptırımlar Çin’e dokunduğu kadarıyla tavır alacak.

Çin’in 2022 için büyüme hedefi yüzde 5.5 olarak belirlendi. Bu, son otuz yılın en düşük rakamı ama yine de süregiden pandemi koşulları ve Rusya-Ukrayna savaşının yaratacağı enerji ve mal tedarik sıkıntısını düşünecek olursak, ekonomistlerin beklediğinden daha yüksek bir rakam. Bu rakama ulaşabilmek için, belediyelere KOBİ’lere teşvik olarak dağıtılmak üzere bütçe aktarımında bulunacağını açıkladı. Buradan, Xi hükümetinin “Paylaşılan Refah” söylemine rağmen, işveren-odaklı büyüme politikalarına devam edeceği belli oldu. Neoliberal politikalar altında istihdamın güvencesizleşmesi, işsizlik ve yoksulluğu arttırdı. Ancak, yıllık planda işsizliğin yüzde 5’in altına düşürülmesi hedefi konduysa da bu konuda nasıl bir kaynak aktarımı planlandığı açıklanmadı.

Yoksullukla ilgili olarak başat gündem gıda güvenliğiydi. Gayrimenkul sektörünün tarım arazilerine el atması ve köyden kente göçün yoğunlaşmasıyla, Çin’in gıda sektöründe dışa bağımlılığı arttı. Şimdi, Rusya-Ukrayna savaşı, bu dışa bağımlılık kaygılarını tekrar gündeme soktu. Uzmanlar, ilk etapta, özellikle yemeklik yağ tedariğinde sorun yaşanacağını tahmin ediyorlar.

Enerji ve sivil havacılık sektörü gibi bazı alanlar dışında, Çin’in Rusya ya da Ukrayna’yla doğrudan ekonomik ilişkilerinden ziyade, savaşın küresel ticaret ve yatırım ilişkilerine etkisi Çinli şirketleri kaygılandırıyor. Rusya’yla iş yapmaya devam ederek ikincil yaptırımlara mazur kalmamak için sektör danışmanları bankacılık işlemlerini askıya almayı ve üretim merkezlerini dışarıya taşımayı öneriyor. Akademisyenler de Çin’in kendini Batı’dan yalıtmaması gerektiği yönünde fikir belirtmeye başladılar.

Savaş, halihazırda Çin’in Avrupa’ya olan ticaret yollarını engellemiş durumda. Orta Koridor gibi alternatifler kapasite yetersizliği ve çok taraflı yönetmelik anlaşmazlıkları yüzünden yakın zamanda hayata geçebilecek gibi durmuyor. Velhasıl, Çin, savaşın bitmesini en çok kendisi için istiyor. Önümüzdeki günlerde bu yönde bir tavır alacak mı, göreceğiz. 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa