Ya devrim savaşı önler ya savaş devrime yol açar…

Fotoğraf: Ukrayna Acil Durumlar Servisi

Devrim de nereden çıktı diyenler olacaktır. Her zaman olur. Olmasa şaşılır.

Hele sınıf mücadelesinin kıyısında durup analizlerin hem de en orijinallerini yapmakta olanlar, devrimin bırakalım kendisini, sözünün edilmesini bile ortalığı karıştırıcı sayacaklardır. Düzen içinde belirli yerler edinmiş, bir miktar da dinleyici bulmuşlardır, Erdoğan’ın gitmesi iyi olur derler, ama düzenin altüst olması da pek işlerine gelmez.

Uç bir örnek anarşizm özentili Gün Zileli’dir. Rusya, dünyanın yeniden paylaşımının taraflarından biridir. Beyimizse, “solun Putin’i kendine ‘ideolojik rehber’ kabul ettiği” iddiasındadır. Ama, Stalin’le de yetinmeyip Marx, Engels ve Lenin’i de katarak, tıpkı Putin gibi bilimsel sosyalizmi suçlayıp SSCB’ye cephe almıştır. Kaleme aldığı “Sovyetler Birliği’nde devlet terörü ve Gulaglarıyla Putin ve Soljenitsin’le birleşmekten kaçınmamıştır. Başkalarıysa Rusya’nın emperyalist olmadığı iddiasıyla ortaya çıkmaktadır.

Devrimciler sayıca az, işçi sınıfı ve emekçiler henüz sınıf bilincine sahip olmaktan uzak ve devrimci işçi hareketi oldukça zayıftır. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da böyledir. Sosyalizmin öznel koşulları olgun olmak bir yana ciddi ölçüde yetersizdir. Ancak bu, gerçeğin bir yanıdır. Diğer yanı ise, dünya ve Türkiye’de sosyalizmin nesnel koşullarının bugüne kadar hiç olmadığı kadar olgun oluşudur.

Devrim olmadan, yani siyasal iktidar ya doğrudan ya da müttefikleriyle birlikte işçi sınıfının eline geçmeden sosyalizmin kuruluşuna (sömürünün ve sınıfların tasfiyesine) girişmek olanaksızdır. Ve günümüz Türkiye’sinde örneğin, işçi sınıfı ve emekçi halkın gittikçe içinden çıkılmaz hal alan geçim koşulları göz önüne alındığında bile, devrime olan ihtiyaç yakıcıdır. Sadece beslenme, barınma, yeme-içme, ısınma, ulaşım ve tedaviyi neredeyse olanaksızlaştırmak üzere otomatiğe bağlanmış zamlar ve düşük ücretlerle son derece kötü çalışma koşulları ve alt sınıflarla sınırlı olmaktan çıkmış olan geleceğe güvensizlik bile devrimsiz çözümlenebilir sorunlar olmaktan çıkmıştır. Ve daha adaletsizlik vardır, dört bir yanı kuşatmış yasaklarla sömürülenler ve ezilen ulusların özgürlük hasreti vardır. Çökme noktasına getirilmiş tarım ve hayvancılıkla tamamen dışa bağımlı kılınmış sanayinin durumuysa gözler önündedir. Üstüne bir de enerji fiyatlarını ateş pahası hale getirerek her şeyi zorlaştıran savaş eklenmektedir.

Devrime ihtiyaç sadece mutlak değil, üstelik acildir de. Devrimci işçi hareketiyle ona bağlanmış ya da bağlanmamış devrimcilerin güncel güçsüzlüğüyle zayıflığı gerçek bir veridir, ancak bu bugün böyledir. Başka ülkeler bir yana Türkiye’de de devrim ve devrimci hareketin güçlü olduğu zamanlar olmuştur ve Türkiye ve dünyanın nesnel durumunun devrimi zorunlu kılmakta oluşu devrimci hareketin güçlenmesini teşvik edicidir.

Devrimi, ona olan ihtiyacı fikir olarak geliştirenlerden çok, nesnel olarak ihtiyacı olanların çabalarıyla mücadeleleri geliştirip güçlendirir. Ve günümüz koşulları artık başta işçi sınıfı olmak üzere sömürülen sınıf ve tabakaları hak ettiklerini düşündükleri talepleri için eyleme itmektedir. Hem Türkiye’de hem de dünyada. Birkaç yıldır hem de salgına rağmen ABD’de bile grevler yaygınlaşmış, Hindistan’da yüz milyonlar iki kez genel greve çıkmışken, hemen tüm ülkelerde halk hareketleri yükselmektedir. Türkiye’de grev ve direnişleri yaşıyoruz. Yayılacaktır.

Sömürü koşullarının ağırlaşmasıyla iktidarın zorbalığı ve gelişen işçi ve halk hareketi devrimcileri örgütlerini sağlamlaştırmaya ve bir alternatif oluşturmak üzere birleşmeye zorluyor. Kimileri kendi özel ihtiyaçlarıyla nesnelliğin bu çağrısına olumlu yanıt vermese dahi, devrimci alternatifin gelişip güçlenmesi olağan olduğu kadar kaçınılmazdır da. Olgunlaşan nesnel koşulları devrimin öznel koşullarını kendisine ayak uydurmaya çağırır.

Güçsüzlük geçicidir, tarih, hareketin ilerleyişi içinde aşıldığının örnekleriyle doludur. Birikmekte olan savaş etkenlerinin üstesinden gelebilecek olan, halkın örgütlenmesiyle güçlenecek olan devrimdir. Güç yetiremezse, savaş nesnel koşulları olağanüstü ağırlaştırarak devrimi kaçınılmaz kılacaktır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et