16 Mart 2022 00:56

Yeşilçam filmi değil, seçim kampanyası

Emmanuel Macron

Emmanuel Macron | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Son yıllarda ilginç siyasal olaylara tanıklık ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Bu gözler pandemi nedeniyle seçimlerin ertelendiğini ya da iptal edildiğini de gördü, maskeli, dezenfektanlı, ama kampanyasız yapılan seçimleri de. Hadi hayat normale döndü, artık siyaset de normal seyrinde işler derken, bu defa da savaş her şeyi olağanüstüleştirdi. Daha salgın bitmeden, bir de savaş çıktı. Bu diktatörler sadece ülkelerinin başına bela olmuyorlar, salgın misali bulundukları bölgeden başlayarak tüm dünyayı tehdit ediyorlar. Ha virüs ha diktatör yani.

Durum bu olunca da ilginç siyasal olaylara ve seçim kampanyalarına tanıklık etmeye devam. Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turuna dört haftadan az bir zaman kala, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile birlikte seçim kampanyası da altüst oldu, hatta kampanya falan kalmadı. Televizyon kanalları da zaten savaşla ilgili haberleri uzun uzun verdikten sonra haber bültenini bitirmeden adayların neler yapıp ettiklerine şöyle bir değiniyor.

Mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron savaş başlamadan önce de, bol aşırı sağ adaylı bu seçimlerin kazanma ihtimali en kuvvetli adayıydı. Savaşla birlikte ve diplomatik rolü sayesinde ikinci dönem cumhurbaşkanlığını iyice garanti altına aldı. Nasıl mı? Kendini barış için heba eden Fransız devlet büyüğü imajıyla! Uzamış saçlarıyla görüntü vermeye başladığında ilk önce “Saçını uzatıyor galiba” dedim kendi kendime. Sonra birkaç günlük uzamış sakalları eklendi o görüntülere. Üzerine bir de Türkiye’deki siyasetçilerden hiç alışkın olmadığımız kot pantolon üstü sweatshirt giymiş Macron belirdi sahnede. Bir cumhurbaşkanı düşünün ki saçı sakalı birbirine karışmış, giyinmeye vakti bile olmamış! Savaşın acısını en derinden yaşıyor, sürekli telefonda bir Putin’i ikna etmeye çalışıyor, bir Zelenski’den son durum hakkında bilgi alıyor… Avrupa Birliği Avrupa Birliği olalı böyle bir dönem başkanı görmedi!

Biz de gerçekten hiç alışkın değiliz, aday dediğin lacileri çekecek, kravatsız adım atmayacak, kösele ayakkabıları olacak, sinek kaydı tıraşı yapılmış olacak, olacak da olacak… Siyasetçi dediğin anca Aytuğ Atıcı gibi protesto amaçlı saç sakal bırakır ama değil mi? Aday kadınsa o da döpiyesleri çekecek, topuklu ayakkabıları eksik olmayacak. Oysa ne yaptı Cumhuriyetçiler’in adayı Valérie Pécresse? İlk ve en önemli mitingine kot pantolonla gitti! Siz Meral Akşener’i altına mavi bir kot çekmiş halde kitleye seslenirken düşünebiliyor musunuz? Ben öyle bir görüntüyü gözümün önüne getiremedim şahsen. Pécresse yetmezmiş gibi, Sosyalist Partinin adayı, mevcut Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo 8 Mart yürüyüşüne geldi, üzerinde bir o kadar rahat kıyafetlerle, üstelik ortada fotoğraf çektireceğim izdihamı falan da yok.

Neyse ki Macron o kılıkla miting yapmıyor. Hatta miting yapmıyor. Pardon yapıyor da gitmiyor. Geçtiğimiz cumartesi günü ilk mitingi vardı, gitmedi, miting onsuz gerçekleşti. Adayın gitmediği bir miting.  José Saramago hayatta olsaydı, koca bir roman yazardı bunun üzerine! Bizim seçtiklerimiz bizi ne kadar temsil ediyor diye girerdi olaya, temsili demokrasiyi yerle bir ederdi.

Bir AB büyüğü olarak Macron en azından savaş diplomasisinde temsil görevini yerine getiriyor, diğerleri orada burada miting yapıyor da ne oluyor diyenleriniz olabilir. Aile faciası oluyor! Cidden. Aşırı sağın yeni(!) yüzü Eric Zemmour kalktı Toulon kentindeki mitinginde diğer aşırı sağın diğer adayı Marine Le Pen’in yeğenini sahneye çıkardı ve yeğen Marion Maréchal’in kendi saflarına katıldığını cümle aleme duyurdu. Şimdi Marine Le Pen o yeğeni ne yapsın?

Anlayacağınız bu aralar Fransa’da siyaset Yeşilçam filmlerini aratmıyor, ne ararsan var! Hatta matematik biliminin teslim bayrağını çektiği zam indirimi bile var! Onu da bir başka yazıda anlatırım.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa