20 Mart 2022 00:15

Sex and drugs and disinformation*

Hunter Biden

Fotoğraf: Center for Strategic & International Studies/Wikimedia Commons

Paylaş

Yukarıda bir yerlerde tanrılar savaşıyor ve biz onların bize sundukları üzerinden dünyayı anlamaya çalışıyoruz. Walter Lippman daha 1920’lerde biz fanilerin dünyayı anlamak konusunda aciz olduğumuzu ve gördüğümüze değil, inandığımızı görmeye meyilli olduğumuzu söylemişti. Kuşkusuz onun zamanında medya endüstrisi bu denli gelişmiş değildi, şimdilerde dünya çok daha karışık. Tanrılar savaşından üzerimize sıçrayanlara bu sefer ABD Başkanı Joe Biden’ın ‘hayırsız oğlu’ Hunter Biden’ın bilgisayarından çıkanlar vesile oldu.

Olaylar 2019’un Nisan ayında başlıyor. New York Post yazarı Miranda Devine’in bu skandal üzerine yazdığı “Cehennemden Gelen Laptop: Hunter Biden, Teknoloji Devleri ve Başkanın Gizlemeye Çalıştığı Gizli Sırlar” [Laptop from Hell: Hunter Biden, Big Tech, and the Dirty Secrets the Presidents Tried to Hide] kitabı şöyle başlıyor (kısaltarak serbestçe çeviriyorum): “2019 baharında, kardeşi Beau'nun ölümünden dört yıl sonra, Hunter Biden dağılmıştı. Uyuşturucu bağımlılığı şiddetlenmişti. Dört yıllık karısından boşanmış, ölen kardeşinin eşiyle ilişkisi sarpa sarmış, Arkansaslı bir striptizci kendisine babalık davası açmıştı. Ortakları ya hapisteydi ya da ortadan kaybolmuşlardı. Elde ettiği servetin bir kısmı erimiş, bir kısmına da erişemiyordu. Nisan ayında babası eski başkan yardımcısı Joe Biden, devlet başkanlığına adaylığını açıkladı. İki hafta sonra Hunter Biden, laptop’unu Delaware’de bir tamirciye bıraktı ve almaya gelmedi.”

Cumhuriyetçi parti seçmeni olan tamirci John Paul Mac Isaac, Hunter Biden’ın laptop’ındaki bilgileri kurtarmasını istediğini, ancak üç ay boyunca haber alamayınca 85 dolarlık faturanın peşine düştüğünü söylüyor. Trump’ın azil sürecine dair haberleri görünce, bilgisayarı kurtarmaya çalışırken yedeklediği yazışmalardan Burisma enerji şirketini aratıyor ve aradığını buluyor. Ardından hava kuvvetlerinden emekli albay olan babasını aradığını ve devamında FBI’ın devreye girdiğini ama aslında pek bir şey yapmadığını söylüyor. Mac Isaac bundan sonra ‘sorumlu vatandaş’ olarak Cumhuriyetçi siyasetçileri aramaya başlıyor. Rudy Giuliani’nin avukatı Robert Costello’nun dikkatini çekmeyi başarıyor. Devamı Succession dizisini izleyenler için çok tanıdık. Aradıkları medya kuruluşları hikayede boşluklar olduğunu söyleyerek nazlanınca, Giuliani, Costello’ya “Miranda’yı (Devine) ara” diyor.

Hikâyeye inanmakta güçlük mü çektiniz? ABD’nin ‘saygın’ medyası da şüphelendi. Seçimlerin hemen öncesinde New York Post’tun patlattığı bu haberi görmemeyi tercih etti. Facebook ve Twitter bu haberleri sansürledi. Hatta 50'den fazla eski üst düzey istihbarat yetkilisi, Joe Biden'ın oğluna ait olduğu iddia edilen e-postaların yakın zamanda ifşa edilmesinin Rusya’nın “klasik enformasyon operasyonun” tüm izlerini taşıdığına inandıklarına dair bir mektuba imza attılar. Ama New York Times mesela o kadar inançlı değildi, sadece boşluklar nedeniyle geri durduklarını beyan etti. Bu bir nevi Trump’tan kurtulmak için feda edilebilecek bir hikayeydi.

Peki, şimdi neden gündemde? Çünkü geçen hafta New York Times gazetesi Hunter Biden’ın yönetim kurulunda olduğu ve ayda 50 bin dolar maaş aldığı iddia edilen Ukrayna’da faaliyet gösteren Burisma şirketi ile yazışmalarının, kendisinin bilgisayarından çıktığının doğrulandığını ilan etti. New York Post gazetesinin iddiasına göre e-mailleri içeren dosya bundan çok önce New York Times’a ulaştırılmıştı, o gün yayınlamamasının sebebi tahmin ediliyor ama neden şimdi açıklandı hem de şu başlıkla: “Hunter Biden vergisini ödedi fakat genişletilmiş federal soruşturma devam ediyor.”

FİLLER VE ÇİMENLER

Aklınıza gelen soruyu tahmin ediyorum: ‘Ne vardı o yazışmalarda?’

Bir kısmı Türkiye medyasında da haber olmuştu. Hunter Biden’ın Ukrayna’daki şirketin yönetim kuruluna girmesi biraz da “oğlanı beladan uzakta tutma stratejisi”. Burisma’nın Yönetim Kurulu Başkanı Vadym Pozharskyi, 12 Mayıs 2014’te Hunter Biden’a yolladığı e-mail’de Biden’ın siyasi nüfuzunu Burisma için kullanmasını talep ediyor. Nisan 2015’te Hunter’a kendisini başkan yardımcısıyla (yani Hunter’ın babasıyla) tanıştırdığı için teşekkür ediyor ve bu elbette Joe Biden’ın oğlunun iş ilişkilerine dahil olmadığı iddiasını yalanlıyor. Dahası, bir diğer iddia da, bu yazışmalardan yaklaşık dokuz ay sonra Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroshenko ve Başbakan Arseniy Yatsenyuk'a Başsavcı Viktor Shokin'in çekilmesi için bir milyar dolarlık ABD kredi garantisinin kullanılmasını bir tehdit unsuru olarak kullanması. Trump’ın azil sürecinde epey gündeme gelmişti ama “reel politik” gereği, 2020 Kasımında Biden’ın seçilmesiyle birlikte geçti gitti.

Şimdi bu iddiaları Ekim 2020’de yayınlayan New York Post’a bakalım biraz. 1801’de kurulan gazetenin son sahibi Trump’a desteği ile bilinen Rupert Murdoch. Tabloid bir gazete, hiçbir saygınlığı yok, bizde neye tekabül eder bilmiyorum, çünkü bizdeki tabloidlerin seviyesi ağaçla söyleşi yapmaya kadar düşmüştü. O kadar değil. Ekşi’de Uzan’ın Star gazetesine benzetmişler, bence makul.

Geçen hafta New York Times yazışmaları doğrulayınca, New York Post yazarları ve hatta aynı patronaj dahilinde Fox News, bu bilginin üzerinde tepin tepin tepindiler. Michael Goodwin şunu yazdı: “Eğer tüm ülke o zaman Joe Biden'ın ailesinin geçimini sağlamak için ofisini rüşvetle kullandığını bilseydi, şimdi Donald Trump'ın ikinci döneminde olurduk. Bu bir gerçek, çünkü Biden seçmenlerinin %8'i anketörlere bu yolsuzluğu bilselerdi Trump'ı destekleyeceklerini söyledi.”

Kediniz karıştırsa daha kolay çözebileceğiniz bir yumağı önünüze bırakıyorum. Uluslararası reel politik uzmanlarının ya da uzmanlığa öykünenlerin her şeye bir açıklaması var elbet, lakin bu yazışmalara bakınca, Zelenksy’nin de 2019’da seçildiğini de göz önünde bulundurarak, merak ediyorum ve bizim sınırlı - sorumlu “spin doctor”ları bir kenara bırakarak soruyorum: Ukrayna’da kim kiminle savaşıyor?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiğine dair kimsenin bir şüphesi yok ama şu sızan bilgilerden Zelensky’nin vatanını kurtaran bir kahraman olduğuna inanmamızı gerektiren bir ipucu var mı? Ki Zelenksy bile hayal kırıklığını gizlemiyor, AB’nin sinik tavırları da cabası.

Bu haftadan görünen şu ki Rusya’nın Ukrayna’yı işgali hegemonik sınırlarına ulaştı. New York Times’ın haberi aslında bu zayıflığın habercisi. Zelensky’nin geçen hafta Kanada, ABD meclislerine hitabı ve sonrasında ayakta alkışlanmasının bir önemi yok. ABD sermayesi bu savaşın giderlerinden memnun değil, orta sınıfı da artan maliyetleri nedeniyle memnun olmayacak. Putin, uygulanan yaptırımlardan ne kadar zarar görecekse Biden da görecek. Üstelik Putin’i tehdit eden bir muhalefet yok, ama Biden’ı var. Bu, aslında Biden’ın ölüm kalım savaşı. Üstelik bu hegemonya savaşına bütün Batı dahil oldu ya da dahil olmak zorunda kaldı. II. Dünya Savaşı’ndan çıkardığı dersleri ve üstüne inşa ettiği değerleri hiçe saymak pahasına…

New York Post gazetesinin Hunter Biden maillerinden öne çıkardığı haberler uyuşturucu kullanırken çekilmiş fotoğrafları. Hiçbir etik kaygıları yok, dahasını isteyenler için derin web’de fuhuş görüntüleri de var. Bu bilgi kamuoyunu meşgul edecek kadar seksi, lakin kim kimle savaşıyor, siviller ne uğruna ölüyor, uluslararası ana akım medya, mağdur olandan taraf olma iddiasıyla savaş kışkırtıcılığı mı yapıyor? Bu soruların cevapları “savaşa karşı olmak” depolitizmi ile savaşta “ezilenin” tarafı olmak apolotizmini aşıyor. Seks, uyuşturucu ve dezenformasyonla sermaye cebini doldururken, Trump ve Biden arasında Biden’ı tutup; Putin ve Zelenksy arasında Zelensky’nin tarafı olmakta bir sorun var. Ama medya ve teknoloji şirketleri bizzat bahse girdiği için bu çelişkiyi görmemize fırsat kalmıyor.

*Başlıkta, Ian Dury’nin “Sex drugs and rock'n'roll”[Seks, Uyuşturucu ve Rock and Roll] şarkısından esinlenildi, rock'n'rol’un yerini yanıltıcı bilgi, yani dezenformasyon aldı. Çağın ruhuna uygun bir pazar dinlemesi: https://www.youtube.com/watch?v=sfp8xrNAS6I 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa