20 Mart 2022 00:12

Newroz; bir ‘realite’, bir sorun, bir çözüm!

Şırnakta Newroz alanında insanların omuzları üstüne çıkıp bayrak sallayan iki  genç

Fotoğraf: MA

Paylaş

Newroz günlerindeyiz yine.

Binlerce yıllık bir efsaneden günümüze bağlanan Newroz...

Efsane malum, Demirci Kawa ile zalim Dehaq’ın mücadelesini anlatır. Sonuçta, meşaleyle yani Newroz ateşiyle zaferi muştulayıp insanları ‘yeni gün’e, özgür bir yaşama çağırır Kawa.

Newroz efsanesini bir söylencenin ötesine taşıyıp güncelleştiren de bu oluyor; farklı bağlam, biçim ve içeriklerle birlikte özgürlük sorunu ve mücadelesi...

Binlerce yılın folklorikleşmiş metaforları, güncel bir mücadelenin unsurları olarak somutlanıp siyasallaşıyorlar. Newroz meydanlarında atılan zılgıtlar, çekilen halaylar, yakılan ateşler, (bazı iddianamelerde ‘tespit edildiği’ gibi) evet, siyasaldırlar!

Bayram günüdür Newroz ama kelimenin gerçek manasıyla mücadele bayramıdır tam da. Binbir yasakla uğraşılmış, can pahası mücadelelerin içinden geçilmiştir. Örnek olsun, Newroz alanlarına taşınan malum üç rengin ya da Newroz’un W’sinin atlattığı badireleri anlatmaya sayfalar yetmez.

Yasaklı renklerden yasaklı harflere, hepsini ‘siyasallaştıran’ neyse, Newroz’u milyonları buluşturan bir mücadele bayramı haline getiren de odur işte.

Lafı eğip bükmeye gerek yok; inkâr siyasetidir buna yol açıp koşullayan şey. Döneme ve zamana göre farklı kostümlere bürünen ve esası değişmeyen inkâr çizgisi...

İnkâr edilen Kürdün, ‘ben varım’ dediği gündür Newroz.

Kürdü görmek ve Kürt gerçeğini tanımak isteyen Newroz’a bakmayı, kulak vermeyi bilmeli önce:

“Tamam, Kürt var ama Kürt sorunu yok” diyerek inkâra takla attırmaya çalışan iktidar sözcüleri...

“Kürtçe öğrenme talebini okullarda seçmeli dil tercihiyle çözdük” diyerek imaj satanlar...

“Devlet kanalında gece gündüz Kürtçe yayın yapıyoruz, daha ne olsun?​” deyip, söz konusu kanalda gece gündüz “Kürt sorunu yoktur” ezberini Kürtçe üfleyenler...

Kürdün siyasal varlığını, birikimini cezaevlerinde rehin tutmaya, hapsetmeye çalışanlar...

‘Millet iradesiyle’ kazanılmış belediyelerine kayyım marifetiyle çökenler...

“Anadilde eğitim pedagogların karar vereceği bir iştir” deyip Kürde ‘idare edilecek saftrik’ muamelesi çekenler...

“Kimlik siyasetini asla kabul etmezük” deyip duran ama “kimliğimi istiyorum” diyen Kürde de “bundan kolayı ne, sosyalist iktidarımızda bir günlük iştir” demenin ötesine geçemeyen solcu kardeşler...

Newroz’u görmeli, dilini öğrenmeli, anlattığını anlamalı. Doğru anlayamayanın yazacağı reçetelerin beş paralık önemi yoktur.

O alanlarda bir ‘realite’ boy veriyor, bir sorun dillendiriliyor ve bir çözüm öneriliyor.

Yıllardır böyle bu.

Savaşa mahal vermeyen, barışçı bir çözüm, siyasi çözüm...

Barış mücadelesiyle içiçe geçmiş çözüm siyasetinin somutlanmış halidir Newroz meydanları.

Kimse “Bizi ilgilendirmez” dememeli.

Mesele Kürtlerin varlığı ve talepleriyle sınırlı değil çünkü.

Memleketin nasıl yönetildiği, nasıl yönetileceğidir söz konusu olan esasında. Ve nasıl bir geleceğe mahkûm edileceğimiz...

Kürt sorunu, tarihsel derinliğinden ve toplumsal niteliğinden dolayı sinir uçlarından biri oluyor ve ona dönük politik tasavvurlar istisnasız herkesi ilgilendiriyor. En ilgisiz olanı bile bir şekilde etkiliyor.

Bu sorundan kaçış olmuyor!

Savaş eski tonajında değil diye sorun ortadan kalkmış değil. Tam da böyle zamanlarda barışçı, savaşsız bir çözümü dillendirmek önemli.

Her şeye rağmen ortak demokratik gelecekte ısrarı dillendiren Newroz’a kulak vermek gerek.

Ordan yükselen barış ve ortak gelecek ısrarı, baş göz üstünde tutulası bir hassasiyet, bir sorumluluktur.

Newroz da Newroz meydanlarında somutlanmış barış ve çözüm sorumluluğu da başımız gözümüz üstüne...

Pîroz be!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa