‘Saltanat kayıkları’ meselesi
Padişahın saltanat kayığı Üsküdar önlerinde Clara Barthold Mayer, 47 x 65,5 cm, 18. yüzyıl sonları
Kirvem,
Memleketimizin şu andaki en büyük sorunu nedir sorusunu yönelten bir kamuoyu araştırma şirketinin, açıkladığı anket sonuçlarına göre, halkımızın yüzde yetmişi enflasyon sonucunda oluşan hayat pahalığını en önemli mesele olarak belirtmiş…
Aslında ellerindeki filelerle sabahın kör karanlığında ya da tam aksine akşamın geç saatlerinde yola revan olup, böylece tencerelerini iyi kötü kaynatmak için, çarşı pazar dur durak demeden turlayan vatandaşlarımız, “Harca harca bitmez” bütçelerine, kadifeden keselerine en uygun, hesapça en ucuz etiketler peşinde sanki birer Turist Ömer misali koşuşturduktan sonra evlerinin yolunu tutarken, “Ellerim böyle boş, boş mu kalacaktı” türküsünü koro halinde ister istemez çağırdıklarına bakılırsa; demek ki, halkımızın kahir ekseriyetinin derdi, gerçekten de öncelikle hayat pahalılığı…
Nitekim bu gerçekleri, daha da doğrusu memleketimizin hal ve ahvalinin her geçen günün ardından saplandığı bu bataklığı görmek için, illa da şu veya bu kamuoyu şirketlerinin kendilerince yaptıkları çalışmaları ya da sonuçlarını bir bakıma ellerinin tersiyle bir kenara dehleyen vatandaşlarımızın neredeyse tümü yaptıkları market ziyaretlerinde saatte bir değişen, uçup giden fiyatları izleye izleye zaten memleketin hangi çıkmaz sokaklara doğru doludizgin gittiğinin farkındalar…
Deve dişi iriliğindeki bu durumu görmezlikten gelen veya bir zamanların meşhur Langa hıyarı gibi ortalıkta sırıtan bu vahameti bir türlü kavrayamayan, başımızın tacı muhterem zevatın ve etrafında sanki birer “pervane” kesilen kadroların özellikle şu günlerdeki derdi, aklı fikri önümüzdeki günlerde yapılacak seçimlerde kazasız belasız koltuklarını ya da yirmi yıldan beri oturdukları “taht”larını mümkünse ilelebet sürdürmek…
“İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz” hükmünün geçerli olduğu bu diyarlarda, birilerinin mideleri açlıktan guruldarken, öte yandan “tuzu kuru” sınıfına dahil olanların yedikleri önlerinde, yemedikleri çöp tenekelerini boylarken, bunun, bu bozuk düzenin eninde sonunda “kıyamet”e doğru kapı aralayacağını dillendiren atalarımızın bu uyarılarına tam da şu günlerde kulak kesilmek, belki de elzem mi ne!..
Neyse… Öyle ya da böyle kuru somun kuyruklarında veya askılardaki ekmeklerden nasiplenmek için kar, kış demeden fırın önlerinde saatlerce bekleşenlerin yanı sıra, su, elektrik doğal gaz faturalarını ödeyemeyip, dolayısıyla “mağara” yaşamına postalanan vatandaşlarımızın bu çilesi eninde sonunda bitecek ama, bu arada ülkenin serdümeninde oturan, komşusu, tayfası, çımacısı açken gözleri uyku yüzü görmeyen bu muhteremlerin, saltanatları bu minvalde daha kaç vakte kadar sürüp gider mi, yoksa yan gelip yattıkları bu saltanat kayıkları sön sürat keyifli keyifli yol alırken, ansızın bir kayaya toslayıp, ardından da yer ile yeksan mı olur, kim bilir Kirvem!..
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30
- ‘Muvakkithaneler’ meselesi 02 Ocak 2022 04:00