Gezi Davası
Fotoğraf: Ayşen Şahin
Bu yazı yazılırken Gezi Davası duruşması devam ediyordu. Türkiye’de adil yargılama olmadığının örnek davası Gezi Davası. Düşünün İktidarın en yetkili temsilcileri bir süre önce bu dava ile ilgili toplantı yapıyor. Toplantıda tartışılan konu Osman Kavala’ yı bırakalım mı, bırakmayalım mı? Osman Kavala’nın tutukluluk hali konusunda hakimler karar vermesi gerekirken, İktidarın başı ve bakanlar, tutukluluğu konuşuyor. Daha başka bir şey yazmaya gerek var mı?
Belli insanlar belirlenmiş. İktidar bunları cezalandırmak istiyor. Ama, hukuken bu kişilerin cezalandırılması mümkün değil. O zaman devreye iktidarın hukuk danışmanları, bakanları, kişisel avukatları, iktidarın küçük ortağı, onların hukukçuları giriyor.
Yıllarca önce açılmış ve beraatle sonuçlanmış dava yeniden canlandırılıyor. Yeniden canlandırılan davada yeni bir delil yok. Yeni diye konulan delillerle ilgili başka davalarda başka sanıklar yine beraat etmiş.
Davaya önce gezi davası diyorlar. Olmuyor. Sonra casusluk davası diyorlar olmuyor. En sonunda Hükümeti devirmekte karar kılıyorlar.
Beraatle sonuçlanan iki dava: Çarşı Davası ve Gezi Davası bozularak birleştiriliyor İstinaf mahkemesi tarafından. Sonra yine ayrılıyor. Ama bu arada Gezi davası denilen dava 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ nden alınıp, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ ne veriliyor.
Tam bir kargaşa.
Avrupa Konseyi, Türkiye'yi AİHM kararını uygulamadığı için sıkıştırıyor. Ünlü ve çok büyük hukukçu üstad Mehmet Uçum, Türkiye Mahkemeleri AİHM Mahkemesi kararlarına uymak zorunda değildir diye görüş bildiriyor iktidara. Konsey, AİHM'ye karar uygulandı mı, uygulanmadı mı diye soruyor?
İktidar son ana kadar direnelim derken, birden Rusya'nın Ukrayna'yı işgali nedeniyle siyasi durumlar değişiyor. ABD ve AB Türkiye’yi Rusya'ya karşı yanlarına almak istiyor. İktidar Rusya'ya fena halde iplerini kaptırmış. Enerjisi Rusya'ya bağlı. Rusya'ya meyve ve sebze satıyor. Türkiye'ye gelen en büyük turist sayısı Rusya'dan.
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Avrupa ile yakınlaşmak lazım. Rusya'yı da kızdırmamak lazım. Bu arada şu Osman Kavala meselesinden kurtulalım. Ama nasıl?
Savcı celse arası esas hakkında mütalaa veriyor. Beklenenin aksine ağır cezalar istiyor.
Avukatlar onlarca usuli eksiklik sunuyor.
Savcının esas hakkında mütalaasını duruşmada okuması lazım diyorlar. Gıyapta mütalaa olmaz. Ceza yargılaması sözlüdür.
İstinaftan önce dava 30. Ağır Ceza mahkemesi'nde idi, şimdi 13. Ağır Ceza'da bu mahkeme İstinaf mahkemesinin kararına uyup uymadığı konusunda bir karar vermeli diyorlar.
Klasörlerce belge ve bilgiyi savcı on beş günde nasıl okuyup inceledi de mütalaa verdi diye soruyorlar. Biz ağırlaştırılmış müebbet ceza istenen bir davada on beş günde nasıl savunma hazırlayalım diyorlar.
Yazının gazeteye gönderilme süresi geliyor ama duruşma hala devam ediyor.
O zaman yazıyı sonucu beklemeden bitirmeli.
Duruşma sonunda ne olabilir?
Muhtemelen karar çıkmaz. Savunmalar için yeni bir duruşma günü verilir büyük ihtimal. Ama, Kavala da bu arada tahliye edilebilir. Ben son iki celsedir soranlara Kavala tahliye edilebilir diyorum ama tahminim doğrulanmıyor. Umarım bu kez tahminim çıkar.
- Kayyım 26 Kasım 2024 04:41
- Onların çocukları 19 Kasım 2024 04:42
- Etki ajanlığı 12 Kasım 2024 04:59
- Senaryo belli oldu 05 Kasım 2024 04:52
- Açılım senaryoları 29 Ekim 2024 04:48
- Haklar pazarlık konusu olmaz 22 Ekim 2024 04:13
- Erdoğan'ın dediklerinin meali 15 Ekim 2024 04:37
- Bilinen yalanlar 08 Ekim 2024 04:41
- Barış mücadelesi 01 Ekim 2024 04:48
- Yirmi altı sabıka 29 Eylül 2024 04:34
- İnsancıl hukuk 24 Eylül 2024 04:45
- Narin cinayeti nedeniyle akla gelenler 17 Eylül 2024 04:49