Petrolün hikmetleri

Fotoğraf: Lokman İlhan/AA
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin yarattığı uluslararası politik etkiler Latin Amerika’ya da dalga dalga ulaşmaya devam ediyor. Meksika’da çoğunluğunu hükümetteki partilerin oluşturduğu temsilcilerin, temsilciler meclisinde geçtiğimiz hafta Meksika-Rusya Federasyonu dostluk grubu kurması, ABD’nin bu ülkedeki büyükelçisi tarafından sert bir biçimde eleştirildi. ABD’li büyükelçi soluğu temsilciler meclisindeki Meksika-ABD dostluk grubunda alarak, Meksika’nın ABD ve Ukrayna’nın yanında olması gerektiğini, İkinci Dünya Savaşı’nda da Meksika’nın ABD’nin yanında olduğunu, Ukrayna’da olanlar bizi etkilemez diye düşünmemek gerektiğini belirtti. Akabinde ABD’nin Kuzey Ordu Komutanı General Glen VanHerck’in dünyada en çok Rus ajanının faaliyet gösterdiği ülkenin Meksika olduğunu gündeme getirmesi, Meksika iç politikasında bomba etkisi yarattı.
Hiç şüphesiz iki açıklama arasında doğrudan bir ilişki olmayabilir, ancak Meksika açısından ABD müdahaleciliği travmatik bir geçmişi uyandırdığı için geniş yankı yarattı. Başkan López Obrador ise her iki açıklamaya Meksika’nın hiçbir ülkenin kolonisi olmadığını söyleyerek tepki gösterdi. Tüm bu tartışmaların, Başkanın Avrupa Parlamentosuna gönderdiği ve diplomatik bir dilden uzak bir biçimde yazılmış mektubun hemen sonrasında gelmesi ise dağınık bir halde bulunan muhalefet için bir hareketlenme imkanı vermiş bulunuyor.
Ancak tartışmasız, savaşın bölgedeki en önemli etkisinin ABD ve Venezuela hükümeti arasındaki diyalog olarak gösterilmesi gerekiyor. Mart ayı başında Maduro, başkanlık sarayında ABD’den üst düzey bir heyeti (Maduro’nun ifadesi ile ‘çok güzel gözüken ABD ve Venezuela bayrakları arasında’) ağırladığını ve iki saatten fazla bir görüşme gerçekleştirdiklerini ilan etti. Maduro Avrupa’daki savaştan duydukları kaygıya ve bu savaşın başka bölgelere genişlemesi ihtimalinden duydukları endişeye işaret ederken Venezuela hükümetinin her zaman diyalog ve barıştan yana olduğunu, ABD heyeti ile de karşılıklı saygı çerçevesinde barış ve diyalog için görüştüklerini söyledi. Venezuela hükümetinin muhalefet ile gerçekleştirmekte olduğu ulusal diyalog sürecinin de bu görüşme ile tekrar başlayacağını umduğunu belirten Maduro, heyetler arasında önemli konuların ele alındığı ve bazı konularda ortaklaşıldığını da iddia etti.
Öte yandan Biden yönetiminden yüksek seviyede bir yetkilinin açıklamalarına dayandırılarak ABD’li heyetin sadece ülkede tutuklu bulunan iki ABD’li mühendis ve muhalefet ile akamete uğramış bulunan sürecin tekrar başlatılması konuları için Venezuela’ya gittiği iddia edildi. Bu iddianın pek gerçekçi olmadığını tahmin etmek güç değil. ABD’nin halen resmen geçici başkan olarak tanımakta olduğu Juan Guaido’ya tamamen ihanet etmiş görüntüsü vermek istemeyeceği açık. Ancak görüşmelerde ana konunun enerji meselesi olduğu ve ABD’nin Venezuela’dan petrol akışını sağlayarak özellikle Avrupa’nın Rusya petrolüne duyduğu bağımlılığı azaltmayı hedeflediği medyaya yansıyan bilgiler arasında. Tabii ki Venezuela’nın bugünkü petrol endüstrisinin durumu göz önüne alındığında bu ihtiyacı bir anda karşılayabilmesi imkansız gibi görünüyor. Venezeula’nın ise bugün için en büyük hedefi yaptırımlardan kurtulmak, dışarıda dondurulan finansal kaynaklarına tekrar ulaşabilmek ve ülkedeki petrol üretimini tekrar arttırabilmek. Bu bağlamda her iki ülkenin başka hiçbir konuda anlaşmadan bu konu üzerinde anlaşabilmesi mümkün.
Bunun yanında Maduro Hükümeti, uluslararası tanınma açısından altın bir fırsat elde etmiş bulunuyor ve hükümetin içeride de elini inanılmaz bir biçimde güçlendiriyor. Maduro’nun açıklamasında tek kelime bile olsa Rusya’nın telaffuz edilmemesinin bu bağlamda üzerinde durulması gerekiyor. Venezuela, Rusya’ya doğrudan bir tavır almasa da orta vadede yaptırımların ortadan kaldırılması ile petrol üretimini arttırarak Batı için Rusya’nın ekonomik izolasyonunu sürdürülebilir hale getirebilir. ABD ve Batı’nın demokrasi ve insan haklarına duydukları derin muhabbetin Venezuela petrolüne ulaşmak ile tatmin olacağına ise şüphe yok. Bu sürecin nasıl işleyeceğinin ilk emarelerini ise Venezuela muhalefetinin önümüzdeki günlerdeki tutumundan anlamamız mümkün olacak.
Evrensel'i Takip Et