28 Mart 2022 00:16

İbrasızlığın anatomisi

Galatasaray Mali Genel Kurulu

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Galatasaray’da aralık ayından bu yana devam eden kriz, Burak Elmas yönetiminin idari açıdan ibra edilmemesiyle sona erdi. Elmas ve ekibi önümüzdeki günlerde seçim kararı alacak ve vedası için gün sayacak. Krizin bitmesi suların durulduğu anlamına gelmiyor. Hatta şöyle diyebiliriz: Kriz bitti kaos başladı. Çünkü tıpkı rakipleri gibi Galatasaray’da da kurumsal bir yapı yok. 21. yüzyılda bir spor kulübünü ayakta tutacak felsefe, onu taşıyacak ekonomik araçlar ve altyapı yok. Peki ne var? Milyonlarca taraftarın coşkusu, görkemli bir tarih, sembolleşmiş kahramanlar… Bir başka deyişle gövde ve yürek kocaman ama bacaklar zayıf, zihin yorgun.

Haziran 2021 başkanlık seçimleri Galatasaray için hayati bir dönemeçti. On yıllardır kısa vadeli başarı odaklı yönetilen, bunun neticesi olarak altından kalkamayacağı borç yüküne giren, kurumsallaşamayan ve iktidardaki belli figürlere vitrin olmanın ötesine geçemeyen kulüp, geleceği için kritik bir karar alacaktı. Ya ciddi bir yeniden yapılanmaya girişilecek ya da uçuruma doğru sürüklenmeye devam edilecekti.

“Yeniden yapılanma” hele ki “üç büyükler” kadar çok derdiniz varsa sadece FFP’nin zorladığı koşullarla maddi açık vermemek değildir. Yani Falcao’ya 3 yılda 25 milyon avro gömüp “bütçemiz denk” diyemezsiniz. Geleceği inşa etmeniz gerekir. Burak Elmas, genç ekibiyle bunun en çok farkında olan başkan adayıydı. Söylemlerini, vaatlerini bunun üzerine kurdu ve kazandı. Ancak kısa sürede “müjde”lerinin çoğunun hayali olduğu ortaya çıktı. Elmas’ın seçim stratejisinin ikinci kritik unsuru Fatih Terim’di. Terim’in varlığı o yukarıda bahsettiğimiz “kocaman gövde ve yüreğin” taşınmasını kolaylaştıran ama Galatasaray’ın en büyük ihtiyacı olan kurumsal yapının inşasını imkansız hale getiren bir ikilem. Doğrudur, Terim sizi sırtında taşıyabilir ama nereye kadar? Bataklıkta debelenen Galatasaray’ın ihtiyacı birileri tarafından taşınmak değil, önce bataklıktan çıkacak yolu bulmak sonra kendi ayakları üzerinde durabilmek. Elmas, Terim tercihi ve balon vaatleriyle Galatasaray’ın su ve ekmek gibi ihtiyaç duyduğu bir projenin ölü doğmasına sebebiyet verdi. “Yeniden yapılanma”nın transfer ayağında mantık doğruydu. Yani kariyerinin son dolgun sözleşmesi için enayi kulüp arayan ihtiyarlar yerine genç, potansiyelli oyunculara yatırım yapmak artık GS gibi kulüpler için vazgeçilmez bir ilke olmalı. Ancak gerçek bir oyun felsefesi olmayan teknik heyetin elinde o transferlerin de çoğunun ne kadar yanlış olduğu ortaya çıktı. 25 milyon avroluk son kurşun rastgele sıkıldı. “Topa sahip olmak istiyoruz” diye çıkılan yolda görüldü ki Galatasaray sadece derinde iyi savunabilen, yer yer ön alan presi ve geçişleri etkili oynayabilen, kadro mühendisliği bakımından fahiş falsolar barındıran bir takım kurmuş!

Elmas’ın bu son kurşunu karavana sallayan teknik heyeti değiştirmeye kalkması kendisi adına cesur bir hamleydi. Ancak Elmas’ın “imparator”la baş edebilecek ne karizması, ne kredisi vardı. Kısa sürede ekibindeki tüm zayıf halkalar Terim’in etki alanı içerisindeki muhabirler ve sosyal medya figürleri tarafından ifşa edildi. Terim’in yerine getirilecek teknik direktörün belirlenmesi sürecinde de dürüst davranılmaması hatta kamuoyuna açıkça yalan söylenmesi affedilebilecek hatalar değildi. Terim’den işareti alanlar iç savaşı başlattı, çatışmalar büyüdü ve ibrasızlığa kadar gelindi.

Bence Erden Timur dışında “günü kurtarma”nın ötesinde Galatasaray’ı ileriye taşıyabilecek, genç, doğru kadroyu bir araya getirebilecek dinamizm ve vizyonda bir lider yok. Ancak onun da henüz başkanlık gibi bir niyeti olmadığını biliyoruz. Mayıs ayındaki seçimlere kadar bir sürpriz olmazsa kurulacak yönetim Elmas’ın durumuna düşmemek için cesur adımlar atmaktan kaçınacak bu da sarı-kırmızılılara birkaç yıl daha kaybettirecektir. Galatasaray’a dair ocak ayındaki yazımda “Elmas-Terim el ele” demiş ve on yıllardır yapılan hatalar sonrası bu ikilinin diktiği tüyün kulübü tarihinin 3. Fetret Devri’ne doğru götürdüğünü iddia etmiştim. Takımın kümede kalacağının bile belirsiz olduğunu hatırlarsak belki de artık o sürecin içinde olunduğunu kabullenme vaktidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa