Patrona teşvik, işçiye nankörlük yaftası!..

Erdoğan üç ay önce Antep’e gitmişti.

Antep işçi yatağıdır. Fabrikaların yanı sıra organize sanayi siteleri doludur. Her biri bir fabrika gibidir, ama içlerinde onlarca fabrika kuruludur. İşçi dolar taşar. İşçi oldun mu derdin çok olur. Çalışma koşulları beladır. Ekmek aslanın ağzındadır. Üç kuruşu çok görür patronlar. Bir de aldığın ücreti çoluk çocuğa yetirmesi vardır. Okula gideni vardır, bebesi vardır. Giyim kuşam hak getiredir, çoğu yalın ayak gezer. Ama boğazlarının doyurulması şarttır. Son yıllarda o da hak getire olmuştur. Günlük, haftalık ya da aylık alınan ücretler hiçbir şeye yetmez. Kuru ekmeğin yanına yenecek bir şey uydurulmuşsa ziyafet bilinmektedir artık.

Hele bir de faturalar! Elektriktir, ödenecektir. Isınmak için bir şeyler yakmak şarttır, ama odun, ama kömür, ama gaz. Paradır. Olmazsa battaniyeye sarılınılır. Yaz sıcaktır çekilmez, ama kış soğuk geçer Antep’te.

Erdoğan Antep’e geldiğinde halkın, işçinin derdine derman olmaya geldi sanılmıştır. Hiç değilse belediyeyi elinde tutmakta olan AKP’yi hâlâ dini bütün ve millet ve memleketsever bilmenin sınırlarında bir ayakları parti içinde bir ayakları dışında durarak desteklemeyi sürdüren tabanındaki yoksullar öyle sanmıştır. Gelip de bir hayrı olur diye ummuşlardır.

Ne gezer! Hâlâ AKP ve Erdoğan’a umut bağlayıp bağlamamayı tartmakta olan işçi ve emekçi yoksullar belki son kez bir daha yanılmış, çünkü umdukları dağlara kar yağmıştır. Erdoğan işçilere dönüp bakmamıştır bile. Patronlarınsa yanından ayrılmamıştır. Öteden beri öyledir. İlk iktidara geldiği günlerden beri, “Ben tüccar siyaseti izleyeceğim”, “Memleketi şirket gibi yöneteceğim” diyen başkası değil, odur. Araya sıkıştırdığı tumturaklı laflarıyla, ama ille de din-imanla oynayıp Fransız işgalciye karşı direnmiş Anteplinin milli duygularına uygun şerbet verince, tüccarlığıyla patronseverliği pek dikkat çekmemiştir. Eh, ülkeye dolar ve avrolarla “sıcak para” gelip piyasa canlanarak kolay iş de bulununca tüccar siyasete falan boş verilmiş ve Erdoğan’a desteklenmiştir.

Kriz bindirince ama külah düşüp kel görünmüş, işçiyle emekçi “ya sabır” çekmeye başlamıştır. Ancak Erdoğan aynı Erdoğan, siyaseti aynı tüccar siyaseti ve tutumu aynı patronsever tutumdur. Erdoğan işçilerini değil ama patronunu ziyarete geldiği Erdem Soft Tekstil’de, işçilerle ilgili yine yukarıdan sözler etmiştir: “Ne diyor birileri ‘iş yok’... Nankör bunlar nankör. Yan gelip yatarak para kazanmak istiyorlar. Ercan (Erdem Soft Tekstil’in patronu) ben ‘Eleman arıyorum’ bulamıyorum diyor. Eskişehir’de de aynı şeyi söylediler. İş arayana, aş arayana ekmek var. Ama yan gelip yatarak parayı istersen kusura bakma o yok.”

Erdoğan’ın iyi ve desteği bol zamanlarında bu tür sözleri dinleyenleri kızdırsa bile, arada kaynıyor, unutuluyordu. Yoksa, narenciyeciye “Gözünü toprak doyursun” demiş, ekim yapamamaktan yakınarak “Anamız ağladı” diyen çiftçiyi “Ananı alda git” diye terslemişti.

Şimdi ama, emekçiler açlıkla sınanmaya başlamışken Erdoğan yine aynı minvalde devam edince sorun olmaktadır. Zaten desteğini kaybetmekte olan Erdoğan ve AKP’sinin düşüşü hızlanmaktadır.

Üstelik, nalıncı keseri misali hep kendilerine yontmak üzere seçim yasasıyla oynar ve burjuva muhalefet de hâlâ parlamenter sistemin “güçlendirilmişi” mi “iyileştirilmişi” mi diye papatya falı açarken, işçi ve emekçiye çay kaşığıyla bile verilmeyen destek patronlara kepçeyle dağıtılmaktadır.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğine göre, sadece geçtiğimiz şubat ayında 617 şirkete 17 milyar 736.5 milyon TL teşvik belgesi verildi. Bunlar arasında, Erdoğan’ın gittiği Erdem Soft’un “Yapacağım” dediği yaklaşık 600 milyon liralık yeni yatırımın teşvik belgesi de var. Yatırımın yüzde 30’u olan yaklaşık 180 milyon lirayı hazine karşılayacak. Patrona destek bundan ibaret değil. İşçiler sigorta primlerini öder ama “nankörlük”le suçlanırken, patrona ayrıca, faiz desteği, gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, sigorta primi patron hissesi ve yüzde 70 vergi indirimi sağlanacak.

İşçi, sınıf çıkarı için örgütlenip mücadele etmesin de ne yapsın?