İnanç Özgürlükleri Rehberi'nden hatırlatmalar
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/205398.jpg)
Fotoğraf: Evrensel
Anadolu Din ve İnançları Platformu (ADİP) ile Alevi Düşünce Ocağının (ADO) yayımladığı “2021 İnanç Özgürlükleri Rehberi” adlı bir çalışma var. Broşür halinde yayımlandı ve aynı çalışmayı her iki kuruluşun internet sitelerinden (www.adipanadolu.org ya da www.aleviocagı.org) okumak da mümkün.
Rehber, inanç özgürlüğü ile ilgili olarak ulusalüstü insan hakları hukukunda ve iç hukukta nasıl hukuksal düzenlemeler bulunduğunu göstermektedir. Birleşmiş Miletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (madde 18) ve Avrupa Konseyi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (madde 9) ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ( madde 10) inanç özgürlüğünü koruyan hükümler taşır.
Broşürde yer alan ara başlıklar ve alt başlıklarda, şöyle denmektedir: “Din veya inanç özgürlüğü dinleri veya inançları değil, insanları korur. (…) İnanç gruplarının; tüzel kişilik edinme ve örgütlenme, devlet desteklerinden eşit olarak yararlanma, din hizmetlilerini yetiştirme, çocuklarını inançlarına göre eğitebilme, din ve inancını özgürce tanıtma ve yayma hakları, Anayasa ve uluslararası sözleşmeler ile korunmaktadır. (İnanç gruplarının ibadet yerlerine getirilen kısıtlamalar sadece din ve inanç özgürlüklerini ihlal etmekle kalmıyor, ayrımcılık yasağı ile de bağdaşmıyor. (…)
‘BİREYSEL DİN VE İNANÇ HAKLARIMIZ’Bir dine veya inanca sahip olma, bunu seçme, değiştirme, bırakma ve sürdürme özgürlüğüne sahibiz (Anayasa madde 12). Dinimizi ve inancımızı özgürce uygulama hakkına sahibiz (Anayasa madde 25). (…) Din ve inancımıza yönelik baskıya karşı korunma hakkımız var ( BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, madde 18/2). İnancımızdan ötürü ayrımcılığa maruz bırakılmamalıyız (Avrupa Konseyi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 14), T.C. Anayasası madde 24). ”Hepimiz inancımıza göre vicdani ret hakkına da sahibiz. “ÇOCUK VE AİLENİN DİN VE İNANÇ HAKLARI” Din ve inanç hakları çocukları da korur. Çocuk Hakları Sözleşmesi (madde 1, 29, 30). T.C. Medeni Kanun madde 341.”
Türkiye’de insan haklarının tanınma, kullanılma, korunma ve geliştirme sorunlarının bulunduğu biliniyor. İnsan haklarının herkes için ve bütünsel olduğu da biliniyor. İnsan haklarının korunmasından ve uygulanmasından esas olarak da devletler sorumludur. BM İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirisi’nde devletlerin sorumluluğu ve korumaya dair ödevi açık bir şekilde ifade edilmektedir. Ayrıca hatırlamalıyız ki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ön sözünün son paragrafına, 15 numaralı Protokol ile insan haklarının korunmasından devletlerin esas sorumlu olduğu vurgusu eklenmiştir. Protokol, ağustos 2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Devlet organları ödevlerini başka kişi ve kuruluşlara havale edemezler. Her alanda olduğu gibi inanç özgürlüğü alanında da eşitlik ilkesini daima hatırda tutmak ve buna uygun hareket etmek zorundadırlar.
Daha geçen ay Din Alimleri Derneği (DİAYDER) yöneticilerinin yargılandığı davaya tanıklık ettik, Şafi inancı mensupları, Aleviler, Hristiyan dini mensupları, eşitlik ilkesinin hayata geçmeyişinin sancılarını yaşıyorlar. 12 Nisan 2016 tarihli yazısında Sayın Ali Kenanoğlu, Alevi toplumunun AKP hükümetine ilettiği taleplerle ilgili şu bilgileri vermekteydi: “AKP hükümeti ile Alevi kurum ve aktivistleri arasında yürütülen görüşmelerde, benim de bizzat yer aldığım Alevi kanadı mutabakatla şu talepleri ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini hükümete sundular:
1- Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir ve statüsü ibadethane olarak kabul edilmelidir.
2- Okullarda okutulan “din kültürü ve ahlâk bilgisi” dersi Sünni İslâm dersleridir ve Alevi çocuklarını Sünnileştirmektedir. Alevi çocukları muaf tutulmalıdır.
3- Pîr Sultan Abdal anma etkinliğine katılan 33 canımızın katledildiği Sivas Madımak Oteli “ibret müzesi” ne dönüştürülmeli, katliamı teşhir eden, lanetleyen görseller yer almalıdır.
4- Birçoğu devletin elinde veya başka kimselerce işgal altında bulunan, başta Hacı Bektaş Dergahı olmak üzere, tüm Alevi inanç merkezleri, dergahları Alevilere iade edilmelidir.
5- Alevilere yönelik her türlü ayrımcı tutumlar ortadan kaldırılmalı, ayrımcılık yapanlara karşı caydırıcı yaptırımlar oluşturulmalıdır.
6- Devletin resmi dini kurumu olarak görev yapan ve Sünni İslam inancını devleti yönetenlerin hegemonyasına sokan ve Sünnilik dışındaki tüm inançlara karşı sistemli bir asimilasyon politikası yürüten Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalıdır.
7- Alevilere yönelik her türlü asimilasyon politikalarına son verilmeli, bu bağlamda yürütülen Alevi köylerine cami yapma politikası derhal ve ilelebet durdurulmalıdır. “(https://tr.boell.org/tr/2016/04/12/turkiyede-alevilik-sorun-ve-cozum-yollari-yedi-talep-yedi-oneri)
Sonuç olarak, haklar ve özgürlükler mücadelesinin inanç özgürlüğüne ait yansımalarına tanıklık ediyoruz.
Evrensel'i Takip Et