01 Nisan 2022 00:15

Okullar Üniversiteler insan ayrımcılığının merkezi haline getiriliyor

Eğitim Sen İzmir açıklama

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İlahiyat/İslami İlimler Fakültelerinde, imam hatip ortaokul ve liselerinde alametifarikadan sayılan, hatta Anadolu veya meslek liselerine kadar bazen tümden okulun ayrımlaştırıldığı, geriye kalanda dersliklerin ayrıldığı veya daha yaygını aynı derslikte oturma düzeninin erkek kadın diye ayrıştırıldığı tek cinslileştirici ayrımcı pratik zaten tümden aşılamamıştı, son süreçte resmi destekle tümden yaygınlaştırılmaya başlanmıştır.

İş öyle bir noktaya vardı ki cinsiyet temelli ayrımcılık yapanlar baş tacı edilmekte, ayrımcılıkla, ırkçılıkla mücadele edenler dışlanmaktadır. Bu gidiş pek hayra alamet değildir.

İNSAN AYRIMCILIĞININ ‘DEĞER’ SANILMASINDAN ÖTE ‘DEĞER’ SAYILMASI

İnsan ayrımcılığı yani ırkçılık sanki-değer olmuştur, bir değer sanılmakta ve sayılmaktadır. Okullarda üniversitelerde kadını erkeği ayırmak şeklindeki insan ayrımcılığı bir değer olarak dayatılmaya kalkışılmaktadır.

CİNSİYET TEMELLİ AYRIŞTIRMA IRKÇILIKTIR, TEMEL İNSAN HAKKI İHLALİDİR

Yaşam hakkı bir tercih değildir, genel bir buyruktur. Bilinç-vicdan-sağduyu başta olmak üzere bilim de akıl da varlığını yokluğundan anlamlı ve değerli bulur.

Zaten bu tür haklar “Vazgeçilemez, ertelenemez, başkasına devredilemez” kategorik haklardır, “töz/cevher” niteliğindedir. Herhangi bir temellendirmeye ihtiyaç yoktur.

Merak, başta bilme olmak üzere, her tür kendini geliştirme hakkı bir tercih değildir, doğal vazgeçilmez, ertelenemez, başkasına devredilemez temel haktır.

İnsan sosyal bir varlıktır, sosyal oluşu temel bir haktır. Yaşam, bilgi, bilim, sanat, felsefe sosyal bir süreçtir, ortaklaşa/imece/birlikte/kolektif olarak gerçekleşmektedir. Bu kolektifliğe yönelik her tür kısıtlama, insanın kendini gerçekleştirmesini, hakkın kullanımını daraltmaktadır.

İnsanın insanı tanıması ve birlikte başarması temel bir haktır. Kolektif oluşuna yönelik her tür sınırlama veya yönlendirme insanın temel varlığına ve temel haklarına yönelik ihlaldir.

Bazı haklar nasıl temel haklarsa aynı şekilde bunlara yönelik her tür tecavüz de kategorik olarak suçtur.

İNSAN AYRIMCILIĞINDA OKULUN VE ÜNİVERSİTENİN BÜTÜNCÜL YERİ

İnsanlara yönelik ön yargılı tutumların beş önemli nedeni arasında;

  1. Tarihsel ve kültürel arka plan, din, gelenek, göreneklerde ön yargı ve ayrımcılıklar,
  2. Sınıfsal farklılaşmalar (Mübadele biçiminden kaynaklanan ayrımcılıklar),
  3. Ortak yaşam deneyimleri veya tanışıklık deneyimlerinin azlığı,
  4. Yakın çevre veya aile içi veya daha bireysel patolojiler,
  5. Ön yargı ve ayrımcılıklara yönelik bilinçlendirici ve denetleyici karşı kültürün veya mekanizmaların olmaması, bilgi-bilinç-tutum eksikliği, büyük cehalet de neden-niçin sayılabilir.

Bu sebepler ayrıntılarda daha da artırılabilir. Nedenin niçinin sayısı kadar, daha da kritik nokta, tüm bunlara bütüncül bakılmamasıdır Elbette nedenler analitik olarak ele alınabilir ve çözümler de her bir kalemde ayrı ayrı da tasarlanabilir ama tüm bu neden niçinlerin birlikte birbirini artırdığı, toplamda bir somut bütün, örüntüsel bir bütün oluşturduğudur.

İNSAN AYRIMCILIĞINA KARŞI BÜTÜNCÜL MÜCADELEDE KARMA EĞİTİMİN BÜTÜNCÜL YERİ

Karma eğitimden uzaklaşılması sadece tek bir noktanın kaybedilmesi değil kendisi bütüncül bir okul yaşamını oluşturduğundan bütüncül mücadelenin kaybedilmesi demektir.

Kadınların eğitimi kadar, kadın eğitimi çok eski saraylarda bile vardı, bundan daha önemlisi kadınların karma eğitimde okumasıdır. Tek cinsli okul ayrımcılığın en yüksek formu olan kurumsal ayrımcılıktır. Dahası kurumsal ayrımcılığın sürdürülmesi ve bir değer veya yaşam biçimi olarak dayatılmasıdır. Mücadele öncelikle bununla olmalıdır.

Dahası okul ve üniversite çocuk ve gençlerin bütüncül bir yaşam alanıdır, sadece akademik ders görmemekte, aynı zamanda günü hayatı okulda geçmektedir, okul temel bir yaşam ve insan modeli oluşturmaktadır. Her tür ayrımcılıkla mücadele, olumlu kişilik ve ahlak gelişimi için bütüncül bir kurumdur.

OKULDA İŞ BİRLİKLİ/KOLEKTİF OLUŞ, KOLEKTİF ÖĞRENME VE AHLAK

J. Piaget’e göre ahlak; eşitlik, karşılıklılık ve adalet kavramlarına dayanmaktadır. Bu kavramların ediniminde ise ebeveynden daha çok arkadaş grupları arasındaki iş birliği/ortak etkinlikler çok daha etkili bulunmaktadır; yani ahlaki gelişimin temeli olan eşit değer, karşılıklılık ve adalet anlayışı ancak toplumsal hayat içinde kolektif modelde öğrenilmekte, içselleştirilmekte ve tutuma/duyuşa/eyleme dönüşmekte, hayata geçmektedir.

Segresasyon/mekansal ayrıştırma zamansal mesafelemenin, zihinsel mesafelemenin temel bir yoludur, ayrımcılığın en fiziksel olanıdır; mahale, mahalleye sokmamaktır. Dahası yapısal, sosyal, yasal-normatif-kültürel her tür ayrımcılığın en belirgin halidir.

Okul ve üniversiteler ahlaksızlığın alanları, araçları, bizzat sürdürücüsü ve üreticisi haline getirilmektedir.

Okulda ve üniversitelerde insan ayrımcılığı ve ahlaksızlığın aşılması karma eğitimden geçmektedir. İnsan hakları da ahlak eğitimi de karma eğitimden geçmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa