“Amedspor kapatılsın”cıların motivasyonu

Fotoğraf: DHA
Türkiye’de iktidarın Kürtlere karşı çok yönlü bir bastırma politikası uyguladığı sır değil. Bu çok yönlülük bir yandan kültürel-sosyal hakları bir yandan siyasi örgütlenmeleri kapsıyor. Tüm bu alanların kısıtlanması aracılığıyla “tehdit” addedilen milyonlarca insanın mücadele araçlarından yoksun bırakılması, dolayısıyla rejim için “zararsız” hale getirilmesi amaçlanıyor. HDP’nin kapatılmak istenmesi, belediyelerin gasbedilmesi, siyasetçilerin tutuklanması, derneklerin lağvedilmesi, kamusal alanın zapturapt altına alınması, medyanın susturulması, gazetecilerin tutuklanması… Tüm bunlar bu çok yönlü politikanın bir parçası ve şiddetleri devletin dönemlik ajandasına göre değişiyor.
Tabii bu her anlamıyla çift taraflı bir etkiyi amaçlıyor. Yani devlet gücünün vurduğu her darbenin nüfusun geri kalanı üzerinde etki yaratması isteniyor. Kürt olmayan ya da Kürt olup da kolektif hak mücadelesine katılmaktan geri duran kesimlerin bu düşmanca politikanın etkisiyle şekillenmesi ya da terbiye edilmesi arzulanıyor. Toplumda milliyetçiliğin yükselmesi, ırkçılığa varan eğilimlerin rahatlıkla dile gelmesi, en basit demokratik hakların dahi reddedilmesi, işkence, cinayet, hapis gibi iktidar kurma araçlarının normalleştirilmesi bu politikanın yakaladığı “başarı”yı görmemizi sağlıyor. Öyle bir noktaya varılıyor ki bir bakmışsınız spor kulüpleri bile düşmanlaştırılmış. Türkiye tarihi toplumun düşmanlaştırılmış kesimlerine karşı provokasyonların, katliamların tarihi. Bu bakımdan ne yazık ki yıllardır Amedspor’a deplasmanlarda reva görülen şiddet biçimlerini galiba bizler de kanıksadık. Ne yöneticilerin şeref tribününde ırkçı saiklerle dövülmesi, ne deplasman yasakları, ne katliam övücü pankartlar, tezahüratlar demokratik kamuoyunda yeterince gündem edildi. Tüm bunlar Kürtlere yönelik başkaca pek çok zulümle birlikte “Normalleştirildi”.
Cumartesi günü Amedspor-Fenerbahçe maçında yaşanan çirkin olayları bir anda “Amedspor kapatılsın” kampanyasına dönüştürebilen yarı-sivil inisiyatiflerin güç aldıkları yerler buralar. DHA Spor başta olmak üzere olayların çıkış biçimini tek yanlı yansıtma eğilimi de, Diyarbakırlıları “medeniyet yoksunu” ilan eden kibir görünümlü ırkçılık da buradan besleniyor.
Amedspor’un olaylarda kendi payına düşen sorumluluğu kabullenmesi ve her kulüp gibi bu tip eğilimlerle mücadele etmesi gerektiği aşikar. Ancak tribünlerinde ve sahalarında her yıl sayısız şiddet vakası görülen bir ülkede sadece Amedspor’un başrolünde olduğu bir olayın bu kadar önemsenmiş olmasının nedeni de öyle. Geçmişte kulübü “Kandil’le bağlantılı” göstermek için mesai harcayan İçişleri Bakanı sahneye çıkmadan Diyarbakır futbolunu hedef alan bu sosyal medya odaklı harekatın gerçek niyetini, motivasyonunu ve ikiyüzlülüğünü teşhir etmek şart. Çünkü “HDP kapatılsın”cılar ne kadar demokratsa, “Amedspor kapatılsın”cılar da o kadar sporsever.
Evrensel'i Takip Et