Dön baba dönelim

Çiğli Belediyesi işçilerinin eylemi | Fotoğraf: Barış İpek/Evrensel

AKP yirmi senede memleketi aldığı yere geri getirdi. İşsizlik, pahalılık, enflasyon yirmi yıl öncesinden daha kötü.

Fark, yoksullaşmaya karşı halkın gösterdiği tepkide. O dönem, bir esnafın Başbakan Ecevit’e yazarkasa atması ile hatırlanır ama, hükümete karşı protestolar bununla sınırlı değildi. Sanayi sitelerinde işçiler ve esnaf sürekli eylem halindeydi. Sendikacılar işçilerin baskısı ile mitingler, yürüyüşler düzenlemek zorunda kalıyordu. İşçiler Türk-İş Başkanı Bayram Meral’i ağaca tırmandırmıştı.

Hükümetler yıkıldı, hükümetler kuruldu. Partiler bölündü, yeni partiler kuruldu. Erken seçime gidilip, ekonomi IMF’ye teslim edildi.

Şimdi AKP’nin hâlâ iktidarda kalması, yirmi sene öncesi karşılaştırmasında aykırı bir durum. Bunun nedeni de sanırım, uyguladığı devlet terörü ile halkın tepkilerini daha kitlesel göstermesini engellediği için.

Yirmi yıl sonra da insanlar o günlerdeki gibi yoksulluğu en derin bir şekilde hissediyor, her gün bir fabrikada, sanayi sitesinde, pazarda tepkisini gösteriyor. Ama, o günlerdeki gibi on binler olarak sokaklara akamıyor. Çünkü, AKP iktidarı 12 Eylül cunta günlerini aratmayacak bir şekilde en haklı ve yasalara uygun gösterilere bile en şiddetli polis müdahalesi ile saldırıyor. İnsanlar on yıllardır sokaklara çıktığı 8 Mart, Newroz, 1 Mayıs gösterilerine bile gitmeye çekiniyor ya da korka korka gidiyor.

Fakat bu terör insanları ne zamana kadar korkutabilir? İşsiz, aç insanlar polis korkusuyla ne zamana kadar evlerinde tutulabilir?

Yoksul halkın durumu kısa süre içinde iyileşmeyecek. Bu çok belli. İnsanlar sopa zoruyla ne kadar süre açlığa tahammül edebilir? Göreceğiz.

AKP iktidarının kurduğu baskı sistemine benzeyen Ben Ali Tunus’u, Mübarek Mısır’ı, yakın zamanda Kırgızistan… Ne kadar bastırabildi açların sesini?

Erken seçim ve AKP iktidarının seçimle gitmesi açlık ve yoksulluğu kısa süre içinde ortadan kaldıramayacağına göre, kitleleri bir süre oyalayabilir mi?

Böyle krizler savaşla mı çözülmeye çalışılır? Savaş isteyenlerin sözcüleri ara sıra bunu ima ediyor ama henüz egemen güçlerde fazla taraftar bulamıyor sanki.

1 Mayıs’a somut taleplerle gitmek gerek. Bazı kentlerde yerel sendika platformları kurulmaya başlandı. İşçi sınıfı ve emekçi halkın, dayanışma ve mücadele için birliğe en çok ihtiyaç duyduğu bu günlerde sendikal birlikler, işsizliğe ve pahalılığa karşı birlikler, mücadele birlikleri hayati önemde.  1 Mayıs mitinglerini bölmeye çalışanlara en sert tepkiyi göstermek lazım. İşçi sınıfı ve emekçi halkın çıkarları yerine, kendilerinin ve tekkelerinin çıkarlarını koyanlara artık izin vermemek gerekir.

Ülkenin her kentinde 1 Mayıs günü sokağa çıkacak milyonlar hem devlet terörü korkusunu yenecek, hem işçi sınıfı ve emekçi halka yürünecek yolu gösterecektir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et