Değişimi kişilerde aramak
Fotoğraf: Pixabay
Futbol ortamında en çok dile getirilen kavramlardan biri de değişim. Saha dışında olsun, saha içinde olsun yeni görev üstlenen kişilerin üzerine basa basa vurguladığı bir kavram olmasına karşın değişimin pratikteki karşılığını bir türlü göremiyoruz…
Değişime son derece istekli görünüyoruz ancak iş, bunun gereğini yerine getirmeye gelince anında yan çizmeye başlıyoruz. Değişimin bilgisinden ve dinamiğinden habersiz olduğumuz için de, kişilerin değişmesini değişim sanma yanılgısından kendimizi kurtaramıyoruz. “İstekli görünüp gereğini yapmamak”, en can sıkıcı (kimi zaman can yakıcı) tutarsızlıklarımızdan…
Evet, kişiler değiştiği zaman işlerin -adeta kendiliğinden- yoluna gireceğine dair tuhaf bir beklentiye ve iflah olmaz bir iyimserliğe sahibiz.
Oysa sadece kişilerin değişmesinden ibaret kalan yüzeysel hamlelerle gerçek bir değişim gerçekleştirmek elbette mümkün değil. Kişiler değişince otomatikman değişim yaşanmayacağını gösteren sayısız örnek var. Buna karşın yine de gerçek bir değişim içeren alternatif düşünceler, sistemler üretme çabasından itinayla uzak duruyoruz...
Aslında hiç kimsenin değişim istediği falan yok. Öyle olsaydı değişimin ne anlama geldiğini öğrenmeye çalışırlardı. Herkes her şeyden önce, mevcut işleyiş içinde kendi ekonomik çıkarını sağlama almanın yolunu bulma derdinde…
Kendi çıkarımıza o denli odaklanıyoruz ki, bunun bakışımızı körelttiğini, ufkumuzu daralttığını fark edemiyoruz. Sonuçta da değişim söylemi, gönül okşamaktan, göz boyamaktan öte bir anlam taşımıyor.
İşleyiş, yol, yöntem aynı kaldıkça kişilerin değişmesinin bir önemi olmadığını bakalım ne zaman anlayabileceğiz? Nitekim kişiler sürekli değişse de şikayetlerin, yakınmaların, sızlanmaların sonu gelmiyor. Bu süreçte, yeni gelenin mevcut işleyişe uyum sağlayıp eskiye dönüşmesi de uzun sürmüyor...
Sorunların kişilerden değil, sistemden kaynaklandığını bir türlü görmüyor ya da görmek istemiyoruz…
Bunun yanı sıra bir de, uzun vadeli planlar ve kapsamlı çalışmalar yapmamızı engelleyen sabırsızlığımız söz konusu. Ağır ve sağlam adımlarla yol almaktansa, mümkün olan en kısa süre içinde hedef(ler)imize ulaşmak en başta gelen, en vazgeçilmez beklentimiz. Birisi ya da birileri gelsin, kısa sürede bizi tüm hedeflerimize ulaştırsın ve mutluluğa boğsun istiyoruz. İnsanlara, ellerinde sihirli değnek varmış gibi muamele etmekten ve onlara yüksek umutlar bağlamaktan kendimizi alamıyoruz…
Umutların hüsrana dönüşmesiyle birlikte sorunun, kişi(ler)den başka bir yerde, çok daha derinde olduğu gerçeği tüm çıplaklığıyla karşımıza dikilse de biz onu göremiyor ve yeniden yeni arayışlara yöneliyoruz. Aradığımız da elbette yine kişiler oluyor!.. Çoğu zaman kişiler bile yeni olmuyor. Aynı kişiler etrafında dönüp duruyoruz. Arayış-hüsran ekseni üzerinde devinen bir kısır döngü!..
Mesela, bunca teknik direktör ve yabancı oyuncu transferi, arayışın hep sürdüğünü gösteriyor. Arayış iyi de, ne aradığını bilmemek kötü. Bu bil(e)meme hali, hayal kırıklıklarını kaçınılmaz kılıyor. Beklentiler gerçekleşmeyince bir kez daha yeni arayışlar devreye giriyor. Öylesine baş döndürücü bir teknik direktör sirkülasyonu var ki, kimin hangi takımı çalıştırdığını takip etmek dahi kolay değil…
Yeni, her zaman değişim anlamına gelmiyor. Sorunları üreten eskiyi yık(a)mıyor, tam tersine eskinin politikalarından, alışkanlıklarından beslenerek varlığını sürdürüyorsa o yeniden asla hayır gelmez, hatta ona yeni bile denmez!..
- Transfere koşullanmak 16 Ocak 2025 04:12
- Oyunu saha dışına taşımak 09 Ocak 2025 04:37
- Hakemlere takık kafalar 02 Ocak 2025 04:28
- Sorun oyunda mı, oyuncu da mı? 26 Aralık 2024 04:50
- Kaybetmek kazandırabilir 19 Aralık 2024 04:20
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34