08 Nisan 2022 00:55

‘Zamcı muhalefet belediyesi-zamma karşı iktidar’ çelişkisini çözmek için…

Metrobüs durağında merdivenlerden çıkan maskeli insanlar

Fotoğraf: DHA

Paylaş

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) ulaşıma yüzde 50 zam isteği Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) tarafından yüzde 40 olarak kabul edildi!

Yapılan zamların ayrıntıları üç gündür medyada tartışılıyor. Bu yüzden bugün burada sadece zammın emekçilere nasıl büyük bir yük getirdiğine işaret etmek için tam abonman ücretinin 430 liradan 602 TL’ye, öğrenci indirimli elektronik bilet ücretinin de 78 liradan 109 TL’ye, 3.92 lira olan öğretmen indirimli bilet ücretinin 5.49 liraya çıkmasını örnek olarak vermekle yetineceğiz.

Bunlara sarı taksi, minibüs, dolmuş ücretleri ile öğrenci servisi ücretlerinin de yüzde 40 artırılmış olduğunu ekleyelim.

Oluşan tabloya bakınca ilk bakışta “Bunda ne var; akaryakıt başta olmak üzere tüm diğer girdilere yapılan fahiş zamlar ulaşım hizmetine yansımış” denilerek karşı karşıya olunan durum sıradan bir vaka olarak görülebilir. Ancak ulaşıma zam tartışmasında oluşan tablo pek öyle değil.

Çünkü, UKOME son birkaç haftadan beri İBB’den gelen toplu ulaşıma yüzde 50 zam teklifini, bakanlıklardan gelen ve UKOME’de çoğunluğu oluşturan ve merkezi iktidarın işareti doğrultusunda tutum alan bürokrat üyelerin oy birliği ile reddediyorlardı.

Yani UKOME’deki zam tartışması, merkezi iktidara muhalif, zamlara da karşı çıkan, söz düzeyinde de olsa, “Zamlara hayır” diyen; hatta “Zamlar geri alınsın” demekten imtina etmeyen muhalefet (Bu yazı boyunca muhalefet deyince CHP ve onun etrafındaki muhalefeti kastedeceğiz) tarafında olan İBB yönetimi zam isteyen bir yönetim ile izlediği ekonomik politikalarla ülkeyi dünyanın zam şampiyonu yapan tek adam yönetimi de toplu taşımada “Zamlara hayır” diyen, halkın zamsız ulaşım yapmasını isteyen bir tablo oluşturmuştu!

İBB Başkanı İmamoğlu ve belediyenin sözcüleri zamların doğrudan iktidarın ekonomi politikalarıyla ilgili olduğunu savunarak, bu çelişkili durum karşısında halkın kendilerini anlayacağını, sorumluluktan kurtulabileceklerini ummaktadır.

İKTİDAR SÖYLEMLE SINIRLI TARZI YUMUŞAK KARIN OLARAK KULLANIYOR

Elbette ekonomistler ve toplu ulaşıma gelecek zamlardan etkilenmeyecek kesimler için bu savunma anlaşılabilirdir. Ancak, iktidarın ekonomi politikalarıyla ulaşım zammı arasında bağ kurmakta zorlanacak, daha da önemlisi ulaşıma gelen zamlarla asgari ücretin yedide birini ulaşıma vermek zorunda kalacak işçi ve emekçilerde İBB’nin savunmasının bir karşılığının olacağını beklemek aşırı iyimserlik olur. Ki, iktidar elindeki medya gücünü de kullanarak, bu çarpıtmayı gerçekmiş gibi göstermek, yani ulaşım zammının sorumlusunun iktidarın ekonomi politikaları değil İBB’nin “İş bilmezliği” olduğunu göstermek için UKOME’deki oy çoğunluğunu kullanmaktadır.

Ya da örneğin merkezi iktidar, elektriğe yaptığı yüzde 127’ye varan zamdan sonra İBB Meclisinde suya zam teklifinin AKP-MHP çoğunluğunca defalarca reddedilerek CHP’li İBB’nin zamcı olduğunu, AKP-MHP’in halkı zamlardan korumak için canla başla çalıştığını iddia eden bir propaganda yapmıştır.

Kısacası tek adam yönetimi, muhalefetin yerel yönetimlerde olduğu illerde onların çalışmasını engelleyecek girişimler yaparken, aynı zamanda iktidarın ekonomi politikalarının sonucu olan su, ulaşım gibi önemli hizmetlere yapılan zamları ve muhalefetin isteklerinin sadece söz, polemik düzeyinde kalmasını muhalefetin “yumuşak karnı” olarak kullanmaktadır.

İBB ‘ZAMCI’, AKP-MHP VE İKTİDAR ‘ZAMMA KARŞI’ TABLOSU OLUŞTU!

İBB Ulaşım Daire Başkanı Utku Cihan İstanbul’da ulaşıma yapılan zammın gerekçesini TELE1’de şöyle değerlendiriyor:

“Mecburen yapılan bir zam düzenlemesi. Akaryakıt artışının, fiyatlarının yansıtılmasından başka bir şey değil bu zam. Onun dışında üzerine konulmuş bir kâr değil. Sadece akaryakıt ve enflasyonun bilet ücretlerine maalesef yansıtılmasıdır.”

Cihan’ın açıklaması gerçeğin yarısını ifade diyor. Ama asıl olarak Cihan, iktidar karşısında teslimiyeti esas alan bir anlayışa sahip olduklarını söylüyor. Yani, merkezi yönetimin politikalarının uygulayıcısı olan tutumu savunuyor. “Maalesef” denilerek bu tutum kabul edilir hale getirilmek isteniyor.

Oysa zamlar karşısında ülkenin her yanında işçiler, üreticiler, esnaflar, her kesimden emekçiler, çeşitli faturaları meydanlarda yakarak zamlara karşı çıkıp insanca yaşayacak bir ücret ve “ek zam” talebinde bulunarak, zamlara karşı mücadele adına bir tutum ortaya koymaktadırlar. Nitekim bu mücadelenin içinde yer alan Emek Partisi, TKP ve TKH, İBB’ye “Ulaşıma yapılan zamların geri alınması” için tepki gösterdi.

CHP ve İyi Partinin belediye yönetimleriyse bu tepkileri görmezden gelerek, kendilerini merkezi iktidarın yaptığı zamları halkın sırtına yıkmanın aracısı olarak gören bir anlayışla hareket etmektedir. Üstelik bu konuda zamları bir an önce halkın sırtına yıkmak için acele etmektedirler. Ki, iktidar ve sözcüleri bu durumu kullanarak muhalif belediyeleri “zamcı”, kendilerini ise zamlara karşı mücadele eden “Halkın koruyucuları” olarak göstermek üzere istismar etmektedirler!

HALKIN SİYASETE MÜDAHALESİ OLMADAN ZAMLARA KARŞI MÜCADELE BAŞARILI OLMAZ

Belediye yönetimleri herhangi bir bakanlık kurumu gibi bürokratik kurumlar değil. Tersine halk tarafından seçilmekte, dolayısıyla siyasetle de doğrudan bağlantılı yönetimlerdir. Bu yüzden de belediye yönetimleri, iktidarın yaptığı zamları aynen halka yansıtan kurumlar olmak durumunda değildir. Tersine belediyeler zamlar gibi bir konuda halkın tepkilerini de dikkate alarak iktidarı “Zamların geri alınması”nı talep eden halkla karşı karşıya getirecek bir tutum alabilir. Böylece İBB; örneğin “Akaryakıtta KDV ve ÖTV’nin kaldırılması”, “Belediye hizmetlerinde kullanılan enerjinin sübvanse edilmesi”… gibi taleplerde ısrar edebilirdi. (*)

Kaldı ki bu vesileyle İBB yönetimi kendisini iktidarın baskısından koruyacak bir mevziye de girebilirdi. Ancak İBB, CHP ve sermaye muhalefeti gibi halkla tek adam yönetimini karşı karşıya getirecek bir mücadele çizgisine yaklaşmamaktadır. Sadece söz düzeyinde ve “seçime endekslenmiş” bir muhalefet çizgisine sadık kalarak da bir ilerleme sağlayamaz.

Zamlara karşı tutumuna bakıldığında İBB yönetimi, UKOME ve Belediye Meclisindeki muhataplarıyla sınırlı bir mücadeleyi tercih etmektedir. Kısacası sermaye muhalefetinin halkın kendi talepleri etrafında siyasete doğrudan müdahalesine karşı çıkan, bunu “tuzak” olarak gören “majestelerinin muhalefeti” çizgisi belediyelere “zamcı muhalefet belediyesi -zamma karşı iktidar” biçiminde yansıyor.

Zamlara karşı mücadelede halkın taleplerinin yanında yer almayan bir belediyecilik anlayışıyla mevcut muhalefet belediyelerinin “zamcı belediye” suçlamasından kurtulması çok zor olacaktır!

(*) Kaldı ki, belediyenin ulaştırma dairesi ekonomistleri ve mühendisleri, toplu ulaşımın bırakalım zam yapmayı “parasız” hale getirilmesinin kamuya bugünkü ha bire zam isteyen sistemden daha ucuza mal olabileceğinin hesabını ve planlarını yapabilir ve bunu halka anlatabilirler.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa