08 Nisan 2022 23:23

Rejimin DNA testi: ‘Beşli Çete’ ‘beş’ten büyük…

Soru işaretlerinin yer aldığı bir görsel

Görsel: Pixabay

Paylaş

Hem de o kadar büyüük ki!..
Bakın, anlatayım sırrını...
‘Sır’; tahrik edebilir tez canlı okuru:
“5’li çete” ‘5’ten büyük ise ‘fazlası’ ne ve nerede?..
Teenniye davet etmeyeceğim…
Peşinen adını koyayım da prensipte anlaşalım; akabinde “eee hani?​” tatminsizliğiyle homurdanılmasın gıyabımda…
Fazlası?.. Ne?.. Nerede?..
Niceliğe/akçeli işlere dair sorgulayıcı olduğu nispette bu sıfatlar, bağışlayın, verecek bir cevabım yok…
Evet haklısınız, bir yazara yakışmaz hiç, ‘bilmemek’; hele ki yazıya başlarken cehaletini itiraf mecburiyetinde kalmak (oyyy!!) ama…
Bilmiyorum, muhterem okur, affedin, bilmiyorum!..
Sadece sizin -varsaydığım- tahmininizle hemfikir olduğumu yazabilirim, ötesini değil…

‘FAZLA’SINI NEREDE ARAMALI?

Zira o “5’li”den…
Mesela O’nun…
Memleketin anasına uçkur çözmeye ahdedenin şöyle bir sokranması gelmedi kulağıma:
“Bize takmışlar …. koyuyum!.. Sanki o milyar dolarların alayı bize akıyor… İhalelermiş!.. Pööh!.. Bizim kasaya girene kadar (Bak yine tuttu… off; uzat şu dil altımı uzat) verilen yüzdelerle kuşa döndüğünü söyleyen yok uşşağum… Bi’bilseler çoluk çocuğun rızkını dağıta dağıta…”
Sadece o zattan değil, diğerlerinden de duymadım…
Vaziyet bu merkezdeyken, kimselerin günahına giremem… girmem. (Katî surette...)
Size de tavsiye etmem… (Al-lah saklasın; günah günah…)
Tavsiye tavsiyeyi açtı; bu bahiste son bir hususa daha hasseten dikkatinizi çekmeden edemeyeceğim:

GIYBETE YÜZ VERMEDEN…

Yani misal…
Hani ola ki… benzeri furya hortlatılırsa…
Alınacak yüzdeler pazarlığına dair ‘patlatılan’ o uğursuz düzmece… kes-sin düzmece olan 17/25 Aralık ses kayıtlarının benzerleri saçılırsa ortalığa… (yine...)
Ve dahi, “çete”de -maazallah- zuhur edebilecek iç savaşa istinaden, “Malum 5’li”’den biri çıkıp, adrese teslim iddialarda bulunsa; şuna şuna… oraya buraya… aha bu kadar verdim dese de…
Rastladığınız anda hemen ilk tepkiniz duyup gördüklerinizi “düzmece” olduğuna inanmak olsun…
“Kaos planının bir parçası olduğunu” düşünememeniz, hadisenin yarattığı heyecana verilerek -neyse ki- anlayışla karşılanabilir… 
Amma lakin duyduklarınızın “montaj” ve “kurmaca” olduğuna inanmayı sakın ama sakın ihmal etmeyiniz!..
Tembih ikaz tavsiye: zihinsel tesviye… (kapiş!..)
Bu fasılda da mutabıksak, devam edebiliriz...
Gerçek ya da muhayyel…
Konspiratif bağlantılar üzerine laflamanın iğvasına kapılmadan…    
Bildiklerimizden (neler mesela?) konuşabilir, kimi emarelere istinat ederek muhtelif muhakemelerde bulunabiliriz…
Bu bapta zihin açma niyetine…

ZURNAYA ZIRT DEDİRTMESİ UMULAN KRİTİK SORU(N)...

Bir iktidar düşünün ki…
Ayar tutmayan kalabalıkların nazarında kamu kaynaklarının hortumlanmasının timsali…
Muhalefet, yumuşak karnı bellemiş; sağlı sollu saydırıyor… (Bilvesile… Mütemadiyen.)
Kitabına uydurulmuş yolsuzluk ve usulsüzlüğün simgesi addettiği “Beşli”yi nişangaha mıhlamış…
Vuruyor!...
Netekim:
Mevzu gezegen seviyesine sirayet etmiş…
Dünya Bankası “müjdelemiş”:
Altyapı yatırımlarında devlette en fazla ihale alan dünyadaki ilk 10 şirket arasında malum 5’li de var… 
Öz-zetlee vaziyet:
Sülük misali devletin hazinesine yapışmış müteahhit hempası…
İntibaa bu iken ve öyleyken:
Zımpara misali, İktidarın toplumsal meşruiyetini aşındıran ana unsurların başında gelirken…
“BEŞLİ ÇETE” TABİRİ, TARİHSEL BİR DEVRİN KARAKTERİSTİĞİNİ TEMSİLEN HAFIZALARA KAZINIRKEN…
Kim bilir belki AKP tabanında da…
O çocuksu, o naif basit soru sökün ediyor:

SARAY REJİMİ NEDEN ŞU ‘BEŞ’MÜTEAHHİTTEN KURTULAYIM DEMİYOR?HADİ O OLMADI, HA UŞAĞUM, AZ BİRAZ GERİ PLANDA KALUN DAA! ÖTELEMESİ YAP(A)MIYOR (MU)?..

Aksine:
“Beşli Çete”yi yedemeye (Yedemek: Himaye ederek desteklemek, güç, hız vermek) devam ediyor?..
Yetmiyor… (evet yetmiyor; şaka gibi:)
Sözden ve nazardan saklayacak dokunulmazlık zırhına büründürme hamlesi yapıyor:
“Cumhurbaşkanına hakaret suçu”nun muadili (bak burası önemli: muadili) bir yasa ile (esasta ve fiiliyatta hedef himayen edilen) şirketlerin etrafında kutsallık halesi örülmeye çalışılıyor:
Basında şirketlerin itibarını sarsacak söz ve sıfatlar ve eleştiriler ve…  yassah ey ahali!..
Bakınız:
Sözleşme hükümlerinin emrettiği yatırım ve bakımı yapmadığından koca bir şehri…
Isparta’yı o karda tipide günlerce elektriksiz bırakan, o “Beşli Çete” unsuru enerji dağıtım firması misali…
Meşum “Beşli”nin ayrıca teşhire ihtiyaç duyulmayacak denli aşikar zaaflarını dahi sineye çekiyor!..
Saray rejimi neden ağırlaşan siyasi maliyetine rağmen “Beşli Çete”yi koruma kollama semirtme ve palazlandırma kendine -adeta misyon ediniyor görüntüsünden kurtulmak istemiyor?
Neden?..
Neden yıkıcı yıpratıcılığı sineye çekilerek devlet hazinesi “Beşli”ye ihale usulü yağdırılıyor?..

Fesatlar çıkın aradan, “Yüzde kaç kimlere?​” sualini ittirip durmayın; başa dönmeyelim…
Dedik ya, açık kaynaklara/medyaya yansıdığı kadarıyla bildiklerimizi ve bildiklerimize yaslanan muhakemelerimizi ve sonuçlarını konuşacağız…
‘Bildiklerimiz’ derken, nedense şıp diye aklıma “Havuz medyası” inşaatı geldi…

BAĞLAM VE BAĞLANTININ PROTOTİPİ: ‘HAVUZ MEDYASI’NIN İNŞASI

Ne idi özetle…
İddia o ki:
Devrin Başbakanı Erdoğan bizzat devreye girmiş, “eller cebe” salması salınmış…
Kendi ifadeleriyle (istisnası Çeçen) ekseriyeti “Beşli Çete”nin katılımıyla “sermaye havuzu” oluşturulmuştu…
Gaye:
İktidarın maiyetinde medya kartelini yaratmak (Ve devamını finanse etmek) ...
“Zora düşen” zamane sahip Çalık’tan Sabah-ATV grubunu devralmak için oluşturuldu “havuz” ama daha sonra Star’dan Akşam’a, diğer medya mecralarına da teşmil edilen formül haline geldi…
Ve İktidarın gayriresmi sahipliğindeki medyayı niteleyen nama dönüştü:
“Havuz medyası” *
Bu bize ne anlatıyor?
(Ara başlıktaki) bağlam ve bağlantı faslına geldik…
Şimdilik kaba hatlarıyla izaha çalışayım…
Rejimin en mühim kurucu araçlarından medyanın/“havuz medyası”nın inşasında yüklenilen rol ve bu rolün inşası, harekete geçiriliş süreci, süreçteki bağlantı ve ilişkiler; nitelik ve işleyişi şunu diyor:

YENİ DÜZENİN SİVİL FİNANSÖRÜ ‘BEŞLİ ÇETE’, REJİMİN ORGANİK SERMAYESİ MİSYONUYLA TÜSİAD’ÇILARA AYAR VERMEK ÜZERE DEVLET FONLARIYLA SEMİRTİLEN PARALEL/KONTR BURJUVAZİNİN ÇELİK ÇEKİRDEĞİ OLARAK DEĞERLENDİRİLEBİLİR

Yeni düzenin sivil finansörü?
Rejimin organik sermayesi?
Kadim tekelci burjuvaziye/“İstanbul sermayesine ayar vermek?
Rejimin kontrburjuvazisi?..
İzah ediciliği tartışmalı bulunabilir… (eyvallah)
Lakin şurası kesin:
“Beşli çete” Türkiye’yi sarıp sarmalayan “tek adam”lar sarmaşığının parçası olduğu ölçüde her daim “beş”ten büyük… türrr!
Öteki ifadesiyle:
“Tek adam” ‘tek adam’lardan küçüktür
Ya da…
Evet, daha isabetli tarifle:
‘Tek adam’ ancak ve ancak ‘tek adam’ların toplamı olabildiği nispette var olabilir(son tahlilde)
Paradoksu mu?
Değil:
Evet, ‘Tek adam’ realite…
Ama fakat: Hayatiyeti şarta tabidir:
‘Tek adam’ -hem de her zaman ve her yerde- ayrıcalıklı ‘tek’leri yaratabildiği/temsil edebildiği ve kuyrukları birbirine dolaşmayacak şekilde ‘tek’lerin çıkar ve hedeflerini yönetebildiği ölçüde ‘tek adam’dır!..
Bilmem anlatabildim mi?

---------

* Gerçi bendeniz evvel emirde “maiyet medyası” tabirinde ısrar etsem de tasvip görmemişti -okuyup duyan gören oldu mu, hoş o da ayrı mesele ya, neyse, netice itibariyle “Maiyet medyası” tabirine yüz vermeyen ahali, görünce “havuz”u hemen daldı… E haksız da sayılmazlar; “yandaş medyası” diyerek iltifat etmektense, “havuz medyası” tam isabetti…  Yandaşlığa iltifat dememin sebebini bir kez daha izah edeyim kısaca: İltifat çünkü, “yandaşlık”, yandaş olmama hakkını veri kabul eder tabiatıyla ve “yandaşa” şu ya da bu sebeple tercih hakkı olan hükmü şahsiyet sahibi, özgür özne muamelesi yapar… Teşbihle: Sabancı Holding (veya Lassa) ne kadar ‘Sabancı yandaşı’ ise Sabah da ancak o kadar “yandaş”tır...


SATIR ALTINDAN NOTLAR... 

KILIÇDAROĞLU OKURSA MERAKINI GİDERİR BELKİ

Kemal Kılıçdaroğlu içinden çıkamamış…
İki de bir kameralar önünde aynı hesabı yapıp duruyor…
Erdoğan’ın yere göğe sığdıramadığı şu “yap-işlet” modelini eleştirirken, yaptığı muhakemeden söz ediyorum…
Diyor ki Kılıçdaroğlu…
“Beşli Çete”nin yaptığı filan köprünün maliyeti - farzı muhal-  100 dolar… Hadi 50 dolar da kâr alsın; eder 150 dolar… Ama 200 dolar garantisi vermiş Saray…”
Diye söylenip duruyor
Köprüden havalimanlarına tüm “yatırımlarda” aynı “çete”ye akıtılan astronomik rakamlardan söz ediyor Kılıçdaroğlu…
Kemal Bey’in bu mevzudaki her cümlesi FETÖ’nün deşifre olan ihale tarzını hatırlatıyor bana…
Birkaç cümleyle özetlemeye çalışayım…
Fethullahçıların ihale çemberi vaktiyle şöyle dönmüş:
Cemaatin belirlediği şirket ihaleye girer…
İşin gerektirdiği hesaba göre ihale bedeli farz edelim 10 lira…
Lakin Cemaatin tayin ettirdiği bedel 20 lira olur ve ihale bu rakamla verilir…
Sonuç:
İhaleyi alan şirketin kasasına yine 10 lira girer…
Ötesi?
Cemaate…
Şimdilerde?..
Sorusu yanlış...Kes-sinlikle yanlışşş!!
Zira…
Bunun bizim “Beşli Çete”nin ihale çemberiyle hiç alakası yok…
Tamamen mazide kalmış FETÖ taktiğidir anlatılan…
Yalan mı?


ZOR SORU

Millet İttifakı bileşenlerine bakılırsa, “Bu iş tamam”:
Erdoğan kaybediyor…
Âlâ… da…
Şunun cevabı yok:
Onca sefalet ve rezalete rağmen…
AKP’nin oyları neden yüzde 30’lara demir atmış görünüyor!..
Neden?..
Bildiğimiz düşündüğümüzden çok daha karmaşık sebepleri olabilir mi?
Bence galiba öyle…
(Sonuçta ‘insan’dan söz ediyoruz; kendimizden pay biçelim, fazla karışığız…)
Acaba salt açlık-yoksulluk-ekonomik kriz sarmalı içinden seslenmek yetmiyor olabilir mi kütlelere?..
Hele ki zaten aç açıkta olana sabaha akşam ne kadar yoksul olduğunu anlatıp durmak, “yoksulsun” ajitasyonunu yapmak, ne kadar “iş” görür ki?..
Çıkışı sadece ikna edici yoksulluktan çıkış programının elzemliğine bağlamayacağım; elbette çok temel bir adım atılmış olabilir bu yapılabilse…
Ama “kriz var”ın ötesinde de bir şeyler olmalı ve var gibi…
Öyle olmasa -bir ankete göre- yüzde 60-70’lerdeydi galiba, AKP seçmenin kahir ekseriyeti doğal gaz faturasını ödemekte zorlanıyor ama partilerinin aldığı destek yüzde 30’ların altına düşmüyor…
Neden?
Kısa ve basit bu soruya verilen doyurucu bir cevaba rastlamadım…
Benim de yok “Buldum” diyeceğim bir şey…
Fakat kanaatlerim de yok değil…
Bunlardan birini, geçenlerde, dediğim de, bir iki ay oluyor, Halk TV’de katıldığı programda Murat Birdal dillendirdi… 
Dedi ki (Mealen):
İktidarın dağıttığı makam mevkilerden sağladığı iş ve memuriyetlere, rant dağıtımı ile yarattığı zenginlere… ülke genelinde/her kent/köy/kasaba… mahallede yarattığı ayrıcalıklı kesimlerden oluşan milyonlarca insan, varlıklarını ve kazanımlarının korunmasını iktidarın bekasına bağlamış, kaderlerini Saray rejiminin kaderiyle bir tutan milyonlarca insan var…
Tamamen katılıyorum Murat Hoca’ya...
Eksik ya da yanlış naklettiysem, affetsin Hoca; benim fikirlerim sayarak okuyun o halde…
La Botie de -zannımca- “tek adam” olarak tiranın (Botie’nin tiranı bildiğimiz ‘tiran’ın ötesini de tüm siyasal iktidarları kapsıyor aslında) -adeta- tek adamlar sarmaşığıyla ülkeyi nasıl sarıp sardığını ve böylece iktidarını sürdürmesinin sırrını tarif eder:
“Tirana destek olan ve tüm ülkeyi kulluk altında tutan hep dört ya da beş kişidir. Bu beş kişi onun zevklerinin pezevengi ve yağmaladıklarının ortağıdır (…) Bu altı kişinin de çıkar sağladığı altı yüz kişisi vardır. Bu altı kişi tirana ne yapıyorsa bu altı yüz kişi de altı kişiye aynı şekilde davranır. Bu altı yüz kişi, buyrukları altında altı bin kişiyi tutar. (…) Bunlardan sonra gelenler çok daha kalabalıktır.”* (vurgular benden-era)
Üzüm salkımı diye tarif edilen bir veçhesiyle tam da bu…    

---     

**Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev, İmge Kitabevi Yayınları, 1995, s.52

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa