11 Nisan 2022 10:58

Tabip Odaları seçimleri

İzmir ve Bursa tabip odaları

Fotoğraflar: Evrensel

Paylaş

Birkaç haftadır yazacağımı söyleyip yazamadığım bir konu vardı. Bu hafta o nedenle dilim döndüğünce meslek örgütü içinde emek vermenin, örgütlü olmanın anlamı üzerine yazacağım. Geçen hafta toplumsal bir varlık olarak insanın yaşama dair çözüm arayışı içinde, dolayısıyla politik bir özne olmasından söz etmiştim. Yaşamımızı belirlerken, her birimiz farkında olsak da olmasak da politik kararlar veriyoruz. Toplumsal bir varlık olarak bireysel kararlarımız da ister istemez toplumun birlikte yaşamasını bazen zorlaştıran, olanaksız kılan hatta bir toplum olmaktan çıkaran, bazen de kolaylaştıran, geliştiren kararlar olarak hepimizi etkiliyor. O nedenle bireysel kararlarımızı, belirlemelerimizi ortaklaştırabildiğimiz, birbiriyle uyumlu kılabildiğimiz ölçüde bir arada durup yaşamlarımıza dair daha etkili bir belirleyiciliği sürdürebiliyoruz.

Örgütlü bir toplumda ister meslek, ister emek isterse hak örgütü olsun, o alanın sorunlarını ve çözüm önerilerini bazen çok uzun tartışmalarla ortaklaştırıp, çözüm için birlikte hareket etme iradesi bu toplumun içinde yer alan bireyler olarak birbirimize güveni pekiştirdiği gibi toplumun geleceğini belirleyebilmek için atılacak adımlarda yan yana durmak bütünün bir parçası olma ve o bütünü benimseme konusunda da bizi birey olarak güçlendiren bir etkiye sahiptir.

Bundan kırk yıl önce bizlere “apolitik” olma dayatıldığında, politik özne olmaktan vazgeçmemiz için baskı yapıldığı ve yaşam alanları politikadan arındırılmaya çalışıldığında mesafelendiğimiz örgütlü mücadele geleneğinden uzaklaştıkça içine kapanan, bireysel belirleyiciliğini bireyciliğe tahvil eden umutsuz insanlar topluluğuna dönüştük. Birbirimize güven duymuyoruz, birlikte düşünmekten kaçınıyoruz. Bugün tam da iktidarların sevinçle karşıladığı bu ilişkisizlik, ancak gündelik çıkarları için oluşturdukları toplulukların her söyleminde hedef gösterilip düşmanlaştırılan örgütler ve bu örgütlerde emek verenlerin topluluğun ötesine geçip uyumla eyleyen bir toplum olma iradesini de bulanıklaştırmayı amaçlıyor.

Bu haftadan başlayarak tüm Türkiye’de tabip odaları seçim sürecine girdi. Gönüllü olarak ve tüm hedef göstermelere göğüs gererek örgütlü mücadelenin bileşeni olma iradesi gösteren meslektaşlarımız alanımıza dair sorunları ve çözüm önerilerini paylaştıkları bir seçim heyecanı yaşıyor, yaşayacak. Aylardır bu sorunları dile getirmek için emek veren, eylemlerden eylemlere yetişmeye çalışan ve bu mücadeleyi sürdürme kararlılığında olan tüm meslektaşlarımızın başarılı bir seçim süreci geçireceğine güvenmek istesem de egemenlerin alanları bulanıklaştırma çabalarından kaygı duymamak elde değil.

Geçen hafta Ankara’da Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası önceki ve şimdiki yöneticilerinin duruşması vardı. İddianamede olan suçlamaları görünce bu bulanıklığı daha iyi anlayacağınızı ümit ediyorum. Örneğin suçlamalardan biri COVID-19 ile ilgili alınmayan önlemleri eleştiren basın açıklamasıydı. Sağlık emek örgütünün sağlığın siyasetini yapması, sağlık alanının belirleyeni olma iradesinin suçla ilişkilendirilmesi, suç sayılan bir davranış gibi gösterilmesi bizi kendimize yabancılaştırma çabalarının bir parçası. Bizleri edilgen kılmak için yapılanların bir sınırı yok.

Peki neden bu zorluklara katlanır insanlar, tüm hedef göstermelere rağmen direnir diye merak ediyorsanız, o iradeyi güçlendirenin örgütlü mücadele olduğunu söyleyebilirim. Örgütlü mücadelenin dönüştürücü gücünü hafife almayın derim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa