Doğu ve Batı
Fotoğraf: Dursun Aydemir/AA
Son yıllarda öne çıkan tartışma konularından birisi “Atlantikçi misiniz, Avrasyacı mı?”, ya da “NATO’cu musunuz, Rusya ve Çin yanlısı mı?” oldu. Soruyu daha da genelleştirirsek soru, “Batı’dan yana mısınız, yoksa Doğu’dan yana mısınız” biçimini de aldı. Kendilerine “ulusalcı” denilen kesimler içinde Avrasyacılık ağırlıklı bir yer tutuyor. Aydınlıkçılar ise kayıtsız şartsız Doğu’dan yana ve onlara göre 20. yüzyılın ilk çeyreğindeki Doğu, bugün yeniden uyanıyor vb. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile bu tür tartışmalar yeniden güncellendi ve öne çıktı.
20. yüzyılın ilk çeyreğinin başlarından itibaren başta Çin olmak üzere Asya ulusları genel bir uyanış içerisine girmiş, buralarda demokratik nitelikli ve sömürgeciliğe karşı halk hareketleri gelişmişti. 1905 Rus Devrimi ile başlayan bu süreç Osmanlı İmparatorluğu’nda 1908 devrimi, İran ve Çin’deki uyanış vb. ile devam etmişti. Lenin bu hareketlerin demokratik niteliklerine dikkat çekmiş, Asya’nın ileriliğine, Avrupa’nın geriliğine dikkat çeken makalesini bu gelişmelere dikkati çekmek için yazmıştı.
Bu makalede Asya’daki ulusların uyanışına, onların demokratik ve sömürgecilik karşıtı hareketinin yükselişine dikkat çekiliyor, Avrupa’nın insanlığın tarihsel ilerlemesindeki katkısı teslim ediliyor, ama artık bunun geride kaldığının altı çiziliyor, o yıllardaki sömürgeci ve soyguncu sistemin çürümesine ve asalaklığına vurgu yapılıyor, Avrupa’da ilerici kalan tek şeyin proletarya olduğu, onun Doğu’nun uyanan genç uluslarının gerçek dostu ve müttefiki olduğu işleniyordu. Tarihin gelişmesi de bu yaklaşımın doğruluğunu ispatladı. Buradan hareketle şu soru sorulmalı ve yanıtlanmalıdır: 20 yüzyılın ilk çeyreğindeki bu gelişmelerle bugünün dünyasının Doğu-Batı ilişkileri arasında bir benzerlik kurulabilir mi?
Batı emperyalizmi ve onun savaş makinesi NATO, ABD’nin önderliğinde, Avrupalı büyük emperyalistlerin katılımıyla -kendi içerisinde çelişkiler barındırarak- ulusları ezmeye, sömürmeye, çürümüş ve eskimiş dünyayı ayakta tutmaya devam ediyor. Onlar son olarak Ukrayna halkının sırtından, onun yıkımını ve acılarını yüzsüzce sömürerek, emperyalist çıkarları için bir ülkeyi yıkıma sürükleyerek kan içmeye devam ediyorlar. Yani Batı cephesinde özünde kayda değer bir değişiklik yok. İşçi hareketi henüz zayıf olsa da, bu savaş politikasına karşı ortaya koyduğu tepkiyle -savaş malzemelerinin yüklenmesini reddetme vb.- ilerici karakterini koruduğunu gösterdi.
Doğu ise 20. yüzyılın ilk çeyreğindeki Doğu değil. Sovyet proletaryası büyük atılımlar ve fedakarlıklar pahasına kurduğu sosyalizmi kaybetti. Bugünün Rusya’sı bir dağılma döneminin ardından emperyalist bir güç olarak dünya sahnesinde yerini aldı. Benzer bir süreç Çin’de yaşandı. Ama onlar Sovyet dağılmasından çıkardıkları dersle farklı bir yol tuttular, ipleri elden bırakmadan devlet eliyle kapitalizmi geliştirmeyi ve egemen hale getirmeyi başardılar. Çin bugün dünya kapitalizminin üretim üssü durumunda ve Çin dünyanın ikinci büyük ekonomik gücü olarak emperyalist bir ülkeye dönüştü. Hindistan da iddialı emperyalist bir güç olma yolunda ilerliyor. Yani Doğu kapitalist emperyalizme yeni kan taşıyan bir yolda ilerliyor.
Sözün kısası bugünün dünyasında ilerici, uyanan bir Doğu yok. Bir uyanış varsa bu kapitalizme ve emperyalizme doğru. Bütün bu gelişmeler içerisinde olumlu olarak öne çıkan tek gerçek, kapitalist gelişmenin sayıları yüz milyonları bulan genç bir işçi sınıfını ortaya çıkarmış olması. 20 yüzyılın ilk çeyreğinde Doğu’da bu ölçüde gelişmiş ve yaygınlaşmış bir işçi sınıfı yoktu. Bugün Batı’nın ve Doğu’nun işçi sınıfı kapitalist emperyalist sistemi, eski dünyanın farklı savunu biçimlerinden birisi olan “Atlantikçiliği ve Avrasyacılığı vb.” tarihe gömecek, gerçek bir enternasyonalizm altında birleşebilecek nesnel koşullara sahip. Batı’nın ve Doğu’nun sömürücü egemen sınıflarına karşı uluslararası işçi sınıfının mücadelesi. Birliği, ilerlemeyi, devrimi ve geleceği bu işçi sınıfı temsil ediyor. Emperyalist dalaşmalarda taraf olma değil, emperyalizmi, sömürüyü ve savaşları ortadan kaldıracak yeni bir dünya kurma mücadelesi. Dikkatleri burada yoğunlaştırmak gerekiyor.
- Bir yoldaşa mektup-1 31 Ocak 2025 05:00
- Gelişmelerin kısa özeti 17 Ocak 2025 05:12
- 13 Ocak güçlendirilmeli 10 Ocak 2025 04:24
- Değişimin zorunluluğu 03 Ocak 2025 07:15
- 'Zaferden' işçiye düşen 27 Aralık 2024 05:25
- Seyredecek misiniz? 20 Aralık 2024 05:42
- Ücret asgari, yaşam sefalet 13 Aralık 2024 05:40
- Genel grev ve direnişi gerçeğe dönüştürmek için 06 Aralık 2024 06:15
- Birleşik ve genel mücadele için 29 Kasım 2024 06:55
- Siz ne diyorsunuz? 22 Kasım 2024 05:31
- Gelişmelerin anlamı üzerine 15 Kasım 2024 05:25
- Direnerek kazanmak 08 Kasım 2024 11:13