Kiev'i tavaf ve Alman dış politikasının sefaleti
Fotoğraf: AA
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının üzerinden 50 gün geçerken, son haftalarda adeta “Kiev mutlaka gidilip tavaf edilmesi gereken başkent, Zelenskiy ise mutlaka ziyaret edilip görülmesi gereken devlet lideri” havası estiriliyor. İlk olarak mart ayının başında Polonya, Çekya ve Slovenya başbakanları trenle Kiev’e gitmişti. En son AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB Dışişleri Yüksek Komiseri Josep Borrell’i da yanına alarak Kiev’e gidip savaş bölgesini dolaştı. İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un Zelenskiy ile birlikte kameralar eşliğinde Kiev sokaklarında attığı tur, Gazetemiz Başyazarı İhsan Çaralan’ın iki gün önce ifade ettiği gibi, başka bir açıdan önem arz ediyor. ABD Başkanı Joe Biden da Ukrayna sınırının Polonya tarafına giderek destek mesajları vermişti.
Kiev’i Batı emperyalizmi için adeta “kutsal bir kent” haline getirip, bunun üzerinden bir zafer hikayesi yazmak isteyen Ukrayna yönetimi ve Batı’daki sadık destekçileri, bugüne kadar gitmeyen liderler ve ülkeler üzerinde ise baskıyı yoğunlaştırıyorlar.
Bu baskıyı en çok üzerinde hisseden ülkelerin başında Almanya geliyor. İlk başta biraz ağırdan alan, sonra sert bir dönüşle savaşa dahil olan Almanya’da, geçmişte Rusya ve Lideri Putin ile yakın iş birliği içinde olanların tepesinde adeta boza pişiriliyor. Önce, Rus enerji tekellerinin Denetleme Kurulu Başkanı, Eski Başbakan Gerhard Schröder hedefe konuldu. Rusya ile yakın ilişkiyi savunan ve bundan azami kâr elde eden Alman sermayesinin en önemli temsilcilerinden biri olan Schröder’e karşı, kısa sürede yapılan yoğun kampanyada üyesi olduğu SPD’den atılması da gündeme getirildi. Yanında çalışanlar topluca istifa etti. En son Hannover 96 futbol kulübünden istifa ettiğini duyurdu.
Rusya ile yakın ilişkide olan ya da ilişkilerin bozulmamasını savunanlara karşı Ukrayna’nın Berlin Büyükelçisi Andrij Melnyk adeta bir propaganda makinesi gibi çalışıyor ya da çalıştırılıyor. Daha savaş ortada yokken her fırsatta Ukrayna’ya askeri yardım yapması çağrısında bulunan Melnyk, istediğini aldıktan sonra önce Schröder’i sonra da Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’i hedef aldı. Rus ve Ukraynalı sanatçıların katılımıyla Steinmeier’ın düzenlediği “Barış ve Özgürlük” konserine katılmayı reddetti. Rus sanatçıların davet edilmesinde tepki gösterdi.
Diplomatlık sınırlarını aşıp savaş propagandasının sözcülüğüne soyunan Melnyk, halklar arasında nefret ve düşmanlığın suç sayıldığı bir ülkede, örneğin Frankfurter Allgemeine Zeitung’a verdiği demeçte, “Çok açık söylüyorum: Rusya bizim düşmanımız. Ve bütün Ruslar Ukrayna’nın düşmanıdır. Bu değişebilir, ancak şu anda ‘Putin’den yana mısın, ona karşı mısın’ diye soracak zamanımız yok” diyebildi.
Bununla da kalmadı. Tagesspiegel gazetesinde verdiği demeçte Steinmeier’ı, “Rusya’da örümcek ağı gibi ilişkiler kurmak”la suçladı, “Duyarlılık, Ukrayna söz konusu olduğunda Steinmeier için yabancı bir kelimedir” gibi sert cümleler kurdu.
Bir büyükelçinin Alman devletinin en üst makamındaki kişiye yönelik sarf ettiği bu sözler hem medya hem de hem de hükümet cephesinde derin bir sessizlikle karşılandı. Dahası bu sözlerin tartışıldığı sırada Steinmeier, Melnyk’i “diplomatlığa” davet etme yerine, kameralar karşısına geçerek “Rusya’nın artık inanmadığı ve müttefiklerimizin bizi uyardığı köprülere sarıldık” açıklamasını yapmak zorunda kaldı. Bunun tercümesi “Rusya politikamız yanlıştı ve Melnyk haklı”dan başka bir şey değil.
Baskıyla geri adım atmak zorunda kalan, izlediği Rusya politikası nedeniyle özür dileyen Steinmeier’in Kiev’e yapmak istediği ziyaretin, Zelenskiy tarafından reddedilmesi ise adeta bomba etkisi yarattı. Tartışmalara sessiz kalmayan Melnyk, “Kiev’i asıl ziyaret etmesi gereken kişi Başbakan Olaf Scholz’dur” diyerek yeni bir hedef ortaya koydu. Bütün bu olanlardan sonra Steinmeier değil de Scholz Kiev’i ziyaret ederse, önce Melnyk sonra da ABD yeni bir mevzi kazanmış olacak.
Almanya’da olanlar, Ukrayna savaşı üzerinden iç siyasi dengelerin yeniden dizayn edilmek istendiğini gösteriyor. Arkasında ABD propaganda makinesinin olduğu anlaşılan bir mekanizma, savaş bitip, ilişkiler normalleşmeye başladığında Almanya’daki Rusya yanlılarının ağır bir darbe almasını hedefliyor. Bu nedenle savaş sürdükçe bu kesimleri hizaya getirmek daha kolay olacak. Başka bir deyişle ABD, Ukrayna üzerinden Almanya’daki mevzilerini sağlamlaştırmanın hesabını yapıyor.
Bunun iç siyaseti aşan bir boyutu da var. Bu, savaş bittiğinde Almanya’nın bölgede yeni mevziler kazanmasının önüne geçmenin hesabıdır. Savaşla birlikte dış politikada sert bir dönüş yaparak bölgede güç olmanın hesabını yapan, bunun için de askeri harcamaları devasa artıran Almanya’nın eli boş kalabilir. Zelenskiy’nin Steinmeier’ı “istenmeyen kişi” ilan etmesi aynı zamanda savaştan sonra Almanya’ya mesafe konulacağı anlamına geliyor.
Bugün, savaşın 51. günü ve gelişmelerin ne zaman ve nasıl biteceğinde dair güçlü bir belirti yok. Savaş uzadıkça her gün hesaplar ve planlar değişebilir. Değişmeyen ise her yerde savaşa ve silahlanmaya karşı mücadeleyi büyütme ihtiyacı...
- Almanya'yı savaşa hazırlıyorlar 29 Kasım 2024 06:45
- Kiev'deki hesap Moskova'ya uyacak mı? 22 Kasım 2024 04:30
- Bir Almanya gerçeği: İşçilere yoksulluk, CEO’lara zenginlik 15 Kasım 2024 04:12
- Trump Pandora’nın kutusunu açtı, Avrupa panikte 08 Kasım 2024 12:17
- 5 maddede ABD seçimlerinin Avrupa’ya etkileri 03 Kasım 2024 04:30
- 'Ekonomi mucizesi' Almanya'ya ne oldu? 01 Kasım 2024 04:48
- Almanya Rusya’ya karşı karargah oluyor 25 Ekim 2024 04:17
- Almanya-Türkiye ilişkileri: Yeni bir başlangıç mı? 18 Ekim 2024 04:50
- Biden'ın ertelenen Almanya ziyareti ve Ukrayna senaryoları 11 Ekim 2024 04:19
- Savaş döngüsü, barış umudu 04 Ekim 2024 04:32
- BM’nin mecalsiz hali, çelişkiler ve savaş planları 27 Eylül 2024 06:08
- İsrail Batı’nın desteğiyle savaşı bölgeye yayıyor 21 Eylül 2024 05:51