Elon Musk, Twitter ve sosyal medya şirketleri
Elon Musk | Fotoğraf: Daniel Oberhaus/Flickr (CC BY 2.0)
Geçtiğimiz günlerde milyarder Elon Musk’ın Twitter’ın yüzde 9.2’lik hissesini satın aldığını duyurmasının ardından dışarıdan izleyenler açısından oldukça eğlenceli, hatta Twitter jargonuyla konuşacak olursak “Çekirdek çitleyerek izlemelik” bir süreç yaşanıyor. Musk’ın satın alma duyurusunun ardından Twitter CEO’su Parag Agrawal bir açıklama yayımlayarak yönetim kurulu ve Musk ile çeşitli görüşmeler gerçekleştirdiklerini, Musk’a yönetim kurulu üyeliği önerdiklerini ancak Musk’ın yönetim kurulunda yer almayı kabul etmediğini aktardı. Bu sırada Musk da bir yandan Twitter’ın ölmekte olduğunun, gelişemediğinin, ifade özgürlüğü konusunda geri olduğunun propagandasını yapıyordu.
Perşembe günü, ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonuna (SEC) da bildirimde bulunarak Twitter’ın tümü için 41 milyar dolarlık bir teklifte bulunduğunu açıkladı. Buna karşılık olarak ise Agrawal, Twitter çalışanlarına teklifi değerlendirmekte olduklarını duyurdu. Öte yanda ise Twitter hissedarlarının bir kısmının Musk’a karşı hisse satın almalarını SEC’e geç bildirerek diğer hissedarları zarara uğrattığı gerekçesi ile dava açmakla meşguldü. ABD yasaları yüzde 5’lik hissesine sahip olduğu 14 Mart’tan itibaren 10 gün içinde yani 24 Mart’a dek Musk’ın SEC’e bildirimde bulunmasını zorunlu tutuyor. Musk SEC bildirimini 4 Nisan’da gerçekleştirdiği için hem 24 Mart ile 4 Nisan arasında kalan sürede diğer hisseleri daha ucuza toplayarak hem de aynı tarih aralığında hisse satanların ucuza satışları nedeni ile hileli satın alma ile suçlanıyor. Twitter hisselerinin değeri bu sürecin başına kıyasla yüzde 30’un üzerinde değer kazandı.
Twitter’ın sahipliğine göz diken Musk, teklifi olumsuz yanıtlanırsa bir B planı olduğunu iddia ediyor. Twitter yönetim kurulunun ise Musk’ın şirketi ele geçirmesini zorlaştırmak üzere çeşitli tedbirler alacağı iddiaları NY Times’da yer aldı. Tüm bu sürecin nasıl sonuçlanacağı belirsiz olsa da kamuoyunda yürümekte olan tartışmada “Muskçılar” ve “Twittercılar” olarak anabileceğimiz iki gruptan bahsetmek mümkün.
Muskçılar bir yandan Musk’ın ne kadar bulunmaz bir nimet olduğundan bahsedip Musk’ın Twitter’ın büyüyememesi ve ifade özgürlüğü konusundaki tezlerini tekrarlarken Twittercılar da Musk ile ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere Twitter’ın gerileyeceğini savunuyor.
Dönüp de hayali ürünleri ve senaryoları kendini ve şirketini gündemde tutmak için sıklıkla kullanan (Güneş enerjili çatı kaplamaları, Tesla Tırı, Loop ve Son olarak Tesla Bot ilk elden aklıma gelenler) Musk’ı savunacak halimiz zaten yok. Ancak Musk’a karşı cepheleşenler arasında Twitter’ı demokrasi ve özgürlüklerin yılmaz savunucusu ilan etmeye kadar varabilen bir eğilimin de gelişmekte. Twitter’ın son kertede kapitalist bir şirket olduğunun, bu şirketin Suudi Prens el Velid bin Talal gibi kapitalizmin tepelerinden hissedarları olduğunun ve yine Twitter’ın kullanıcıların değil hissedarlarının ve şirketin çıkarını savunacağının üstünden atlayan bir eğilim bu.
Sosyal medya şimdilik fikirlerimizi ifade edebildiğimiz az çok makul bir alan olsa da bu durum sosyal medya şirketlerini kapitalizmden de iktidarlardan da azade kılmıyor. Tam da bu nedenle şirket çıkarlarına uygun olmayan bir duruma karşı bir sosyal medya şirketinin eninde sonunda nasıl konumlanacağını öngörmek güç değil.
Kapalı kapılar arkasında sakladıkları bize neyin öncelikli gösterileceğini belirleyen algoritmalarıyla, Twitter örneği açısından konuşacaksak bu algoritma tarafından sıralanmış akışı bulduğu her fırsatta kullanıcılara dayatmasıyla sosyal medya şirketlerin dostumuz olmadığının farkına çoktan varmış olmamız gerekirdi. Yine şeffaf olmayan içerik ve kullanıcı yönetimi kararlarıyla da benzer bir sonuca varabilirdik. Bunlar yetmedi ise bilgilerimizi pazarlamak üzere toplamanın yeni yeni metotlarını keşfetmeleriyle bu bilgileri toplamak için karanlık örüntüleri kullanmalarıyla da bu sonuca rahatça varabilirdik. El Velid gider, Musk gelir; Musk gider bir başkası gelir de şirketlerin bu değer politikaları ne kadar değişir?
- Platformlar ve yayıncılar çevrim içi radikalleşmenin neresinde? 19 Ekim 2024 06:56
- Hamam böceği yuvası mutfakta değil 10 Ekim 2024 04:55
- ‘Yerli ve milli’lik siber güvenliğin neresinde? 21 Eylül 2024 06:01
- Sızan/sızmayan veri ve sonrası 14 Eylül 2024 04:54
- Modern İskenderiye Kütüphanesi yanarken 07 Eylül 2024 04:43
- Genç oyun geliştiricilere vadedilen kabus 24 Ağustos 2024 05:58
- Oyunları kim, neden hedefe koyar? 17 Ağustos 2024 05:04
- Sansür, ebeveynler ve oyunlar 10 Ağustos 2024 06:30
- Roblox sansürü çocukları koruyabilir mi? 09 Ağustos 2024 04:15
- Distopya gerçeğe dönerken… 03 Ağustos 2024 05:33
- Yapay zekada sonun başlangıcına yaklaşırken 29 Haziran 2024 04:54
- Şirketlere yapay zeka tepkisi büyüyor 15 Haziran 2024 03:55