17 Nisan 2022 00:57

Seçime giderken A Haber’i mi istersiniz ‘tribünleri’ mi?

Elon Musk

Elon Musk | Fotoğraf: Daniel Oberhaus/Flickr (CC BY 2.0)

Paylaş

Birkaç kaç haftadır bu köşeden uzak kaldım. Biriken işler, toplantılar ve sonrasında kuyruğundan yakalandığım kovid, çok heveslendiğim Ethem Sancak’ın veda partisine katılmama engel oldu. 

Sancak’ın alametifarikaları saymakla bitmez, notlarımı başka bir yazıya saklıyorum ama bence hem gücü hem de kırılganlığı, “Ona; anam, babam, eşim çocuklarım feda olsun” ifadesini kullandığı söyleşide açık ettiği şekliyle “Hegemonya mücadelesi medya ile başlıyor” cümlesinde gizli. Erdoğan’la çıktığı bir seyahatte çevresindekilere Mehmet Emin Karamehmet’in Cumhuriyet’teki hisselerinin kendisine geçtiğini, yönetim kuruluna girebileceğini söyleyip sevinmişti. Ardından Vakıf bir açıklama yayınlayıp Sancak’a devredilen hisse oranının % 4,8 olduğunu, yönetim kurulu toplantılarına katılmasının mümkün olmadığını, bu sözleri bir espri olarak dile getirdiğini tahmin ettiklerini duyurmuştu.

Bu, bugüne dair de bir anlam ifade ediyor çünkü ilginç şekilde Tesla’nın sahibi, dünyanın en zengin sermayedarı olarak bilinen Elon Musk’ın Twitter’ı satın almakla ilgili hayalleriyle pek bir örtüşüyor. 

Sancak’tan farklı olarak Musk, yüzde 9.2’lik hissesini alarak en büyük ortak haline geldiği Twitter’ın yönetim kuruluna katılmak için hemen davet aldı. Hemen kabul ettiğini duyurdu, aynı gün, 5 Nisan’da “Twitter’da bir edit butonu ister misiniz?​” anketi yaparak sosyal medya konusunda ne kadar hevesli olduğunu açık etti. Twitter’ın CEO’su Parag Agrawal “Oylamanın sonuçları önemli olabilir, lütfen oy kullanırken dikkatli olun” diye espri yapsa da yönetim, Twitter içerik politikalarının yönetim kurulunda ya da anketler aracılığıyla belirlenmediğini hatırlatmayı ihmal etmedi.

Elon Musk, geçen hafta ani bir kararla yönetim kuruluna girmeyeceğini duyurmakla kalmadı, ayrıca şirketin tamamını satın almayı teklif etti. Çünkü yönetim kuruluna girmekle istediklerini elde edemeyeceği anlaşıldı. Musk’ın başı, ABD Menkul Kıymetler Borsası Komisyonu (US Securities and Exchange Commission- SEC) ile epeydir dertte. Daha önce, hisseleriyle ilgili Twitter’da manipülasyon yaptığı için, soruşturmaya uğramış 20 milyon dolar ceza ödemek zorunda kalmıştı. Son hamlesinde de benzer bir sorun var. Twitter hisselerini aldığı tarih 14 Mart, ancak Musk, SEC’e 13G formu sunuyor, buna göre hisse alımını (yüzde 5’in üstünde olduğu için) kamuoyuna 10 gün içinde açıklamak zorunda, lakin 11 gün sonra açıklıyor, formun türünü de değiştirme gayretinde. Karışık bir süreç, detaylar için Independent Türkçe, Adam Smith’in gayet detaylı derlemesini çevirmiş. 

Aslında Musk’ın Twitter’la da başı pek hoş değil. Tayland’da bir mağarada mahsur kalan genç futbolcuları kurtarmaya yardım eden dalgıç Vernon Unsworth’e hakaret ettiği için 190 milyon dolarlık tazminat davasından özür dileyerek sıyrıldı. Kanada Başbakanı Justin Trudeau’yu Adolf Hitler ile karşılaştıran tweet’ini eleştiriler sonrasında sildi.  Aralık ayında, Twitter’ın CEO’su Parag Agrawal’ın yüzünü Stalin’e benzeten bir tweet attı. 

Agrawal pek alınmış görünmüyor, hemen ertesinde Musk’ın satın alma kararını değerlendirdiklerini açıklamakta sakınca görmedi. Musk ise, Twitter’a verdiği 43 milyar dolarlık teklifin üzerine tweet atmaya doyamadı, karakter sınırı yetmeyince sesli mesaj ekledi: “Ben ileri-geri oynamıyorum, doğrudan sonuca gidiyorum. Önerdiğim gayet iyi bir fiyat ve hissedarlarınız buna bayılacak… Anlaşma sağlanamazsa yönetime güvenmediğim için hissedar olarak konumumu yeniden gözden geçirmem gerekecek… Bu bir tehdit değil… Aklınıza takılan bir şey olursa ekibiniz aile ofisimden bana ulaşabilir.”

SERMAYENİN B PLANI

ABD medyasında Musk’ın Twitter’a teklif ettiği parayla hangi futbol takımlarını alabileceğine dair kıyaslamalar yapılıyor. Derdi spor değil. O, Twitter’ın etki alanına talip. İçeriğini açık etmese de bir B planı olduğunu da söyledi. Ancak bu karşılaştırma da yersiz değil, çünkü kitleler üzerinde aklanma, onları manipüle etme ve siyasete dahil olmanın medya dışında bir başka yöntemi spor kulüplerini almak ya da yönetmek. Mesela Ethem Sancak’ın kuzeni Murat Sancak, medyadan çıkar çıkmaz ilk iş, Adana Demirspor’un başkanı olmuştu. Geçen yıl bu zamanlar kulüp anonim şirkete dönüştü, Sancak’ın açıklaması şöyle: “Şirket altın hissesi benim adıma kayıtlı. Belki bazıları üzülecek ama hakkın rahmetine kavuşana kadar başkanınızım, gitmek yok yola devam.”

Bugünlerde futbol kulüplerinin anonim şirkete dönüşmesini de içeren yeni bir spor yasası gündemde. Detayları için bu konuda en yetkili isimlerden biri olan Tuğrul Akşar’ın T24’teki yazılarını takip etmenizi öneririm. Spora ne getirir, ne götürür benim uzmanlık alanım değil, lakin bunun bir de medya ayağı var. 

Bu sıralar sık sık Digitürk müşteri hizmetleri tarafından aranıyorum. Önceki hafta Eutelsat’tan çıkıp Türksat’a geçtiklerinden haberdar edip teknik bilgi verdiler. Forumlarda bunun Eutelsat (ki neredeyse başından beri bu uyduyu kullanıyor Digitürk) artan döviz maliyetiyle ilgisi olduğunu belirten yorumlar var. Türksat, bildiğiniz üzere Türkiye Varlık Fonu’na ait. Israrla sormama rağmen bu geçişin kullanıcı olarak bana ne kazandıracağına dair (daha çok yerel kanal izleyebileceğim dışında) bilgi edinemedim. Türkiye’de şirketlerin hiçbiri bu konuda şeffaflık ilkelerini yerine getirmediğinden ve onları buna zorlayacak şeffaf ve adil bir düzenleyici kurum olmadığından, ne olup bittiğine, bu anlaşmanın neleri kapsadığına dair bilgi edinmek mümkün değil.

Geçen hafta bir telefon daha aldım. Bu sefer halimi hatırımı soran son derece kibar bir çalışan, benim için çok avantajlı bir paket önerirken, Süper Lig’i kapsayan paketimin sezon sonunda sona ereceğini araya sıkıştırdı. Sebebini merak ettiğimde ise cevabı yayın ihalesinin belirsizliği oldu. Çağrı merkezinden al haberi!

2015’te Katarlı BeIN Grubu’na satışında, bir yıl sonra yapılacak yayın hakları ihalesini şirket değerlemesine ekleyebilen Digitürk, bugün rakiplerinden 3-4 kat daha fazla teklif vermesine rağmen önümüzdeki sezon ihaleyi alabileceğinden emin değil. Teklif verenlerde, Digitürk’ün hemen arkasında Saran Grubu var. İhale 20 Ocak’tan beri sonuçlanamadı. Konu maçları nereden izleyeceğimiz değil. Bu sürecin siyasetten bağımsız olduğunu düşünmemizi gerektiren en ufak bir kanıt var mı?

Seçime giderken A Haber’in mi sahibi olmak istersiniz, organize edebileceğiniz bir futbol kulübünün mü? Her akşam televizyona çıkardığınız “her konunun uzmanlarının” konuşmaları mı daha etkili, tribünlerden gelen protestoların sesini kısmak mı? Bindiğiniz hemen her takside açık olan, şimdilik siyaset konuşulmayan, Radyo Trafik’in sahibi kim?

Elon Musk diyor ki “Elektrikli bir spor araba satmak, Amerika’nın sürüş şeklini temelden değiştirmek için bir fırsat yaratıyor.” Elektrik faturalarına çare üretemeyen iktidar yandaşları Musk’ın Twitter’ı alması için dua ediyor. 

Bu haftaki yazım, bu köşeden yaptığım basit bir eleştiri nedeniyle ticari itibar zedelemek iddiasıyla, yargılandığım davanın haftasında, sermayedarlara ticari itibar tavsiyesi yerine geçsin. Olmazsa yine “Enag menag bööyle giderse ne olacak?​” diyenlere sorarsınız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa