18 Nisan 2022 00:50

Tek adam yönetimi, biat etmeyen güçleri sindirmek için yeni yasaklar peşinde!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Tek adam yönetiminin genel tarzı, yasaların boşluklarından yararlanmak, fiilen ve keyfi kararlar alarak istemediği kişi ve kurumların faaliyetlerini engellemeye çalışmak, olmadı savcı ve emniyeti harekete geçirerek kişi ve kurumların faaliyetlerini engellemek biçimindeydi.

Ancak geçtiğimiz hafta tek adam yönetimi, kişi ve kurumların faaliyetlerini toptan yasaklayan yasal düzenleme yapmak ve kurumu mahkeme kararıyla kapatarak faaliyetini yasaklamak için iki yeni önemli adım attı.

Atılan adımlardan birisi; verilerine artık kimsenin inanmadığı TÜİK’in onaylamadığı istatistiklerin yayımlanmaması kararı. TÜİK’in izni alınmadan yayımlanacak istatistikleri yayımlayan kurumların 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülüyor. Atılan ikinci adım ise, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun kapatılması için açılan dava. Davanın gerekçesi, “Kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek ve kadın haklarını savunmak kisvesi altında aile yapısını parçalama!”

HALKIN GERÇEKLERİ ÖĞRENMEMESİ İÇİN ENGİZİSYONU ÇAĞRIŞTIRAN BİR YASAKÇILIK!

TÜİK’in enflasyon hesabı başta olmak üzere açıkladığı verilere artık kimse inanmıyor. Nitekim, TÜİK’in enflasyon hesabıyla çarşı pazardaki fiyatlar arasındaki büyük farkı, bırakalım bilimsel ölçütler kullanarak veriler elde eden bilim insanlarını, marketlerde, pazarlarda alışveriş yapan sıradan emekçiler de açıkça görüyorlar. Üstelik bunu TÜİK’in bu verileri kasten böyle gösterdiği de kamuoyunda büyük ölçüde kabul ediliyor. İktidarın sözcüleri de bunu herkesten iyi biliyor.

Ki, uzunca bir zamandan beri Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un öncülüğünde bilim insanları tarafından kurulan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) her ay, TÜİK’le aynı gün ve saatte kendi araştırmasının sonucu olan enflasyon ve bağlantılı verileri açıklıyor. Bunun TÜİK’i rahatsız ettiği, iktidarın yandaşı kimi çevrelerin dışında herkesin ENAG’ın verdiği verileri doğru kabul ettiği tartışmasızdır.

Bu yüzden de bu yasa teklifinin ENAG’ı engellemek için hazırlandığı akla gelse de iktidarın bu düzenlemedeki amacının bunun çok ötesinde olduğu görülmektedir.

Taslağı kamuoyuna aktaran, Bloomberg’den Fırat Kozok’un haberine göre; “Çevre, demografi, fiyat, iş gücü, tarım ve ulusal hesaplar alanlarında TÜİK tarafından üretilen istatistiklere alternatif oluşturacak şekilde istatistiki sonuçlar içeren araştırmalar kamuoyuna açıklanmadan önce, bunların kapsamı, örnekleme yöntemi, örnek hacmi, veri derleme yöntemi ve uygulama zamanını gösteren metodolojisi TÜİK tarafından onaylanmamış araştırmaların sonuçları herhangi bir yolla kamuoyuna açıklanamayacak!”

Açıkça görüldüğü gibi iktidar; muhalefet partilerinin, ENAG’ın, Türk-İş’in, DİSK’in, KESK’in ve bağlı sendikaların yayımladıkları “enflasyon”, “açlık sınırı”, “yoksulluk sınırı”, “geçim ücreti”… üstünden yaptıkları araştırma ve incelemeleri ve elbette ki üniversitelerde iktidarın ekonomik ve sosyal politikaları ve onların sonuçları üstünden yapacakları araştırmaları yayımlamak da TÜİK’in izin vermesine bağlamış olmaktadır.

Böylece tek adam yönetimi; bilim özgürlüğünü, halkın gerçekleri bilme, dolasıyla da haber alma hakkını TÜİK’in iznine bağlayarak, engizisyonun, kilisenin “serbest!” demediği her şeyi yasaklayan tutumuyla yarışacak bir yasakçı düzen için yasal düzenlemenin peşinde olduğunu göstermiştir.

KCDP’NİN KAPATILMASI DAVASI TÜM KADIN ÖRGÜTLERİNE GÖZDAĞI AMAÇLIDIR

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun (KCDP) kapatılması için dava açılmasına gelince; 12 yıldan beri yasal olarak faaliyet sürdüren bir derneğin kapatılması için savcılığın harekete geçmesi elbette ki ülkedeki on binlerce dernekten birisinin kapatılması için yapılan bir girişim olarak görülemez.

Çünkü bu ülkede her gün birkaç kadın, yakınları erkekler tarafından katledilmekte, binlercesi de çeşitli düzeylerde şiddete uğramaktadır. Dahası tek adam yönetimi en gerici odakların isteğine kulak vererek kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin uluslararası çerçeve anlaşması olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmıştır. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin failleri mahkemelerde hâlâ “iyi hal indirimleri”nden yararlanmaktadır. “Ailenin korunması” adına kadınların en eski kazanımlarının bile yok edilmesi için TBMM düzeyinde girişimleri eksik olmamaktadır.

Dolasıyla KCDP’nin kapatılması girişimi;

  1. “Ayasofya’nın camiye çevrilmesi” ve “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının devamı olan bir girişimdir.
  2. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine karşı mücadele ile kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesine katılan çeşitli kesimlerden bütün kadınlara ve örgütlerine yönelik bir gözdağıdır.
  3. Tek adam yönetiminin muhafazakar toplumunun Orta Çağcı aile anlayışına karşı direnenleri ezmeye yönelik bir hamledir.

Dolayısıyla KCDP’ye açılmak istenen kapatma davası tüm kadın örgütlerine açılan bir kapatma davası olduğu gibi ülkemizin demokrasi mücadelesinin de önemli dayanaklarından birisinin tasfiye edilmesi amaçlı bir girişimdir. Böyle anlaşılması gerekir!

TÜM DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN SORUMLULUĞU

Evet iktidar amaç ve özlemlerini açıkça belli etmiştir. Ama iktidarın ekonomik ve sosyal sorunlar konusunda araştırma yapan kişi ve kurumların bu araştırmalarını yayımlanmasını TÜİK’in iznine bağlaması karşısında ENAG Sözcüsü Prof. Ulusoy çalışmalarını ve girişimlerini bugüne kadar olduğu gibi sürdürmekte kararlı olduklarını açıkladı.

KCDP’nin kapatılması girişimiyle ilgili olarak ise çeşitli kesimlerin örgütlerinin temsilcileri de daha şimdiden sokaklara çıkmaya başlayarak bu saldırı karşısında ülke sathında direneceklerini açıklıyorlar.

İktidarın bu iki girişiminin kendi başına değil, tek adam yönetiminin, biat etmeyen güçlerin ezilmesi stratejisinin girişimi olduğunu fark eden demokrasi güçleri için de gündemin ön sıralarına alınması gerektiği tartışmasızdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa