Silivri 5 No’lu Cezaevinde ne oldu; Ferhan Yılmaz nasıl öldü? İki hafta sonra bile hâlâ meçhul!
Fotoğraf: Evrensel
Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevinde çıkan “olaylar”ın üstünden 2 hafta, bu olaylar sırasında Ferhan Yılmaz’ın öldüğü, daha büyük bir ihtimalle de cezaevinde tutuklulara yapılan kötü muamele ve sistematik işkence sonucu öldürüldüğünün kamuoyuna yansımasının üstünden ise 10 gün geçti.
Bugünden geriye doğru bakıldığında, Silivri 5 No’lu Cezaevi yönetiminin “isyan” dediği, mahkum ve tutuklu yakılarının ise yakınlarına ağır işkence yapılmasıyla başladığını öne sürdükleri gelişmelerin 6 Nisan’da yaşandığı anlaşılıyor. Ferhan Yılmaz’ın hastanede olduğu da ailesine 10 Nisan’da haber verilmiş! Olup bitenin kamuoyunda duyulması ise ancak 12 Nisan’da İHD İstanbul Şubesinden atılan ‘acil’ kodlu mail ile mümkün olabildi. Mail’de, 6 Nisan’dan itibaren 60 dolayında gardiyanın koğuşlara girerek tutuklulara işkence yaptığı, tehdit ettiğine dair iddialara yer veriliyordu.
Aradan geçen iki hafta içinde cezaevi müdürlüğü ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün açıklamaları ve bazı cezaevi görevlilerinin mahkum yakınlarının sorularına gayriresmi olarak verdikleri yanıtlar; cezaevinde isyan çıktığı, isyana müdahale sırasında bazı mahkumların yaralandığı, Ferhan Yılmaz’ın ise fenalaştığı için önce cezaevinin revirine sonra da hastaneye gönderildiği hastanede hayatını kaybettiği, olaylardan sonra da 10 mahkumun başka cezaevlerine sevk edildiği biçiminde!
YILMAZ’IN İŞKENCE İLE ÖLDÜRÜLDÜĞÜNE DAİR KUVVETLİ ŞÜPHE!
Ancak, kardeşi Hikmet Yılmaz’ın, gazetemize yaptığı açıklamada, Ferhan’ın cesedi üstünde gördüklerini; "Bize kalp krizi dediler. Cenazesini yıkarken gördük ki her iki gözü patlamış, burnu sanki tamamen kırılmış, göğüs kısmında büyük bir şişkinlik ve morluk, sanki boynunda da çamaşır ipiyle asılmış gibi iz vardı…” diyerek anlatması, Ferhan Yılmaz’ın yoğun bakımdan ortaya çıkan görüntüleri, cezaevi yetkililerinin “kalp krizi” demelerine karşı ölüm raporundaki “Bulaşıcı hastalıktan ölüm” iddiaları, birbiriyle çelişmektedir.
Nitekim, Marmara Bölgesi Hapishaneleri İzleme Heyeti, Silivri 5 No’lu Cezaevinde yaşananlarla ilgi İHD İstanbul Şubesinde yaptığı basın toplantısında; bu çelişkiler ve cezaevinde olup bitenlerle ilgili edindiği bilgileri değerlendirerek, Ferhan Yılmaz’ın “İşkencede öldürüldüğü”ne dair “kuvvetli şüphe” duyduklarını belirtiyor.
Heyet, soruşturmanın sağlıklı bir biçimde yürütülebilmesi için; “Olaya karışan infaz koruma memurlarının ve hapishane yönetiminin soruşturma süresince açığa alınması, sorumluların tespit edilerek cezalandırılmalarının sağlanması, sürecin şeffaf yürütülmesi ve her aşamada kamuoyunun bilgilendirilmesi, hapishanelerin sivil izleme heyetlerinin inceleme ve denetimine açık hale getirilmesini” istedi.
SİLİVRİ CEZAEVİNDEKİ DÜZEN DİĞER CEZAEVLERİNDE DE VAR
Az çok demokrasinin, insan hakları ve özgürlüklerin yürürlükte olduğu bir ülkede, Marmara Bölgesi Hapishaneleri İzleme Heyeti, İHD, TİHV, barolar, avukat örgütlerinin, yukardaki gibi bir çağrısı olmadan, “soruşturmanın selameti için” savcılar harekete geçerdi. Ancak ülkemizde, öncesini bir yana bıraksak bile, iktidar sisteme karşı mücadele eden demokrasi güçlerini, sosyalistleri ezmek için cezaevlerini bir mekanizma olarak kullanmışlardır.
Elbette ki burada devrimci güçlerin cezaevlerini de bir mücadele alanı olarak gören tutumlarından dolayı siyasi tutsakların tutuldukları cezaevlerinde yaşananlar öne çıkmış ve kamuoyunun gündemine gelmiştir.
Ama, şu da bir gerçek ki, adli tutuklu ve mahkumların tutulduğu cezaevleri de “Suçluları ezerek eğitme”nin alanı olarak kullanılmaktadır. Üstelik de mahkum ve tutukluların ekonomik, sosyal, psikolojik bütün zaafları istismar edilerek… Dahası en insanlık dışı yöntemler kullanılarak; insan hakları ve yasaların ne deyip demediği umursanmadan!
En son Silivri’de yaşananlar, adli tutukluların tutuldukları cezaevinde yaşanmıştır.Ferhan Yılmaz’ın ailesi ya da ağır yaralı olduğu söylenen Halil Kasal’ın ailesi başta olmak üzere mahkum ailelerinin olup bitenler hakkında haber almak ya da çocuklarına ulaşmak konusunda nasıl büyük zorluklarla karşı karşıya kaldıkları gazetemizin sürekli okurları için yabancı değildir.
‘İÇERİ’DEKİ DÜZEN ‘DIŞARI’DAKİ DÜZENİN DEVAMIDIR!
Türkiye’de siyasi yasaklardan ve yasaklamalardan, insan hakları ihlallerinden, medyadaki sansür ve otosansürden, devrimci demokrat siyasetçilerin, komünistlerin, sosyalistlerin, gazetecilerin cezaevlerine atılmasından söz ederken, “Türkiye bir siyasetçi hapishanesidir” ya da “Türkiye bir gazeteciler hapishanesidir” diye tarif ederken abartılı bir tanımlama yapmıyoruz.
Çünkü, gerçekte ülkemizde insan hakları, demokrasi, özgürlük talep eden, tek adam yönetimine biat etmeyen herkes için Türkiye açık bir cezaevidir.
Bu yüzden de “İçeride olmak”la “Dışarıda olmak” arasındaki fark bir nitelik farkı değildir. Belki cezaevi dar bir alan olduğu için yaşananlar daha açıkça ve herkesin şahsında yaşanarak çıplak gözle görülür hale gelmektedir.
Bu yüzden de insan hakçıları, sosyologlar, “Bir ülkedeki düzenin ne olduğunu anlamak için ülkedeki hapishanelerdeki düzene bakmak gerekir” derken yanlış bir şey söylemiyorlar.
Çünkü, “içerideki” (cezaevindeki) düzen “dışarıdaki” düzenin, egemen sınıfın egemenlik biçimin bir devamı olarak oluşturulmuştur.
Çünkü demokratik normların geçerli olduğu bir ülkede başka kurumlarda olduğu gibi cezaevlerinde de en azından sistematik olarak işkence, insan hakları ihlalleri gibi hak-hukuk ihlalleri olmaz. Olursa da bu ihlalleri yapanların cezalandırılması için oluşturulan mekanizmalar harekete geçer, geçirilebilir.
Bu yüzden de demokrasi mücadelesinin dikkat noktalardan birisi de cezaevlerindeki düzen olmak durumundadır.
Silivri 5 No’lu Cezaevinde yaşananlar da, demokrasi güçleri için “Adli mahkumlarla ilgili bir sorundur. Olsa olsa insan hakçılarını ilgilendirir” denilerek üstünden atlanacak bir sorun değildir.
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04
- ‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı! 17 Ekim 2024 05:14
- İktidarın ‘iç cepheyi güçlendirme’ stratejisi muhalefeti etkisizleştirmekten geçiyor 12 Ekim 2024 05:03
- 10 Ekim Katliamı davası bölgede barış mücadelesinin alanı olarak da önemli 09 Ekim 2024 04:57