21 Nisan 2022

Hakikati bilme hakkı ve yüzleşmeler

Söze bir soruyla başlayalım: Herkesin “Hakikati bilme hakkı” var mıdır?

Vardır elbette. Ulusal üstü insan hakları belgelerinde yer alır bu hak. Bir not düşelim. İnsan hakları evrimci ve dinamik karakterlidir. Bakın klasik ifade özgürlüğü hakkından sonra dünyadan yaşananlardan çıkarılan derslerle itirazlarla, taleplerle, şikayetlerle -insan haklarının kaynağının hayat olduğunu gösterir bu durum- bir yaşama durumu hak formatında kendisini gösteriyor: Hakikati bilme hakkı!

Ne için hakikati bilme hakkı ortaya çıkıyor ve bu hakkın tanınması nelere yol açıyor acaba?

Soykırımlar, insanlığa karşı işlenmiş suçlar, yaygın ve sistematik işkenceler, yasa dışı ve toplu infazlar, zorla kaybetmeler, zorla yerinden etmeler yaşanıyor dünyanın çeşitli bölgelerinde-ülkelerinde.

Hakikat komisyonları kuruluyor, 40’ın üzerindeki ülkelerde. Hakikat ortaya çıksın isteniyor. Hakikati sadece mağdurların, onların ailelerinin, yakınlarının bilmeye hakkı yok. O toplumun ya da tüm insanların bilmeye hakkı var. Üstelik bu hak, ifade özgürlüğünün yer aldığı İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 19. maddesinin ve örneğin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin de ötesine taşıyor. O maddelerdeki sınırlamalara da tabi tutulamıyor. Çünkü hakikatin bilgisine ulaşma hangi nedenle olursa olsun sınırlama nedenlerinden daha üstün bir değer taşıyor. Amaç bakımından da toplumsal menfaat bakımından da savaş dönemi kısıtlamalarını da tanımıyor.

“Hakikati bilme hakkı”,  Kerem Altıparmak’ın İsmail Beşikçi’ye armağan olarak Barış Ünlü ve Ozan Değerli tarafından derlenip İletişim Yayınları tarafından yayımlanan “İsmail Beşikçi” kitabında yer alan makalenin adıdır aynı zamanda… (s.471-482). Çok değerli bilim insanı ve insan hakları savunucusu olan Kerem Altıparmak, makalesinde “Hakikati bilme hakkının hukuksal kaynakları, hakikatin geleneksel haklarla ilişkisi, bir hakka ulaşmanın aracı olarak hakikat, bir başka değere ulaşmanın aracı olarak hakikat, giderim yolu ve onarım aracı olarak hakikat (giderim yolu (remedy), bir onarım (reparation) aracı olarak hakikat, kendinden değer, özgün bir hak olarak hakikatin sonuçları” başlıklarıyla hakikati bilme hakkı konusunu işlemektedir. Altıparmak’ın işaret ettiği üzere hakikati bilme hakkı, insancıl hukukun en önemli belgelerinden Cenevre Sözleşmelerine (1949) Ek 1 No’lu Protokol’ünün (1977) 32 ve 33. maddelerinde yer bulur ilk olarak. Kayıplar Bildirisi (1992) ve Kayıplar Sözleşmesi (2006) de hakikati bilme hakkına yer verir. “BM Dokunulmazlıkla Mücadele Yoluyla İnsan Haklarının Teşvik Edilmesi ve Korunmasına ilişkin Güncellenmiş İlkeler Bütünü” de  hakikati bilme hakkını bağımsız olarak tanımlamıştır (2005).

Hakikati bilme hakkı söz gelimi mağdurlar açısından bireysel bir hak olmakla birlikte, BM İnsan Hakları Komiserliği raporunda da isabetle belirtildiği gibi, sosyal boyut nedeniyle, kolektif niteliğe de sahiptir. Temel ve rehber ilkelerin 3.’sünde bu duruma açık bir şekilde yer verilir.

Yüzleşmeler dendiğinde hemen ilk akla gelen konular olarak  Ermeni Soykırımı (1915), Kürt isyanları ya da Kürtlere yapılanlar (Dersim isyanı ve sayıları 29 olarak nitelendirilen isyanlar ya da  uygulamalar, katliamlar), Alevilere yapılanlar, İstiklal Mahkemesi yargılamaları, Varlık Vergisi uygulamaları, 6-7 Eylül olayları, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 darbeleri, Maraş, Çorum, Sivas olayları ve katliamları, kayıplar, zorla yerinden etmeler, işkenceler, Diyarbakır, Mamak, Metris Cezaevleri, faili meçhul siyasal cinayetler, yargısız infazlar, 28 Şubatlar ve benzerlerini sayabiliyoruz.

Daha pek çok konuları da...

Bütün bu olayların bazı yönler bakımından benzerlerini yaşayan ülkeler ki sayısı 40’ı bulmaktadır, hakikat komisyonları kurmuşlardır. Peru, Guetamala, Doğu Timor, G.Afrika, Haiti, El Salvador, Şili Arjantin o arada sayılabilir.

Komisyon kuruluşu, a) Siyasi iradeye, b) Çatışmaların sona ermesine ya da o süreci yaşıyor olmasına ve c) Mağdurların ve tanıkların bunu istemelerine ve tanıklıklara hazır olmalarına bağlıdır. BM belgeleri de buna işaret eder (daha fazla bilgi için Mithat Sancar’ın Geçmişle Hesaplaşma,- İletişim Yayınları- kitabına ve Hakikat Adalet Hafıza (HAH) çalışmalarının -www.hakikatadalethafiza.org- sitesine bakılabilir).

Hakikat komisyonları yasayla kurulmalı, süresi ve konusu belli olmalıdır. Komisyon çok geniş yetkilerle donatılmalı; hakikati bilme hakkı çerçevesinde bilgi, kamu düzen, kamu güvenliği, devlet sırrı ve benzeri gerekçelerle sınırlandırılmamalıdır.

Hakikati bilme hakkı açıkça tanınmalı ve komisyonlar bu hak temelinde çalışmalıdır.

Sözümüzün sonuna geldik: Yüzleşme ve hesaplaşma ancak hakikati bilme hakkıyla bir anlam ifade eder.

NOT: Bu yazı, ilk olarak 28 Aralık 2011 tarihli Evrensel’de, bu köşede yayımlanmıştır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Palavra çöktü

Palavra çöktü

Merkez Bankası, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini, daha yılın ilk sunumunda yüzde 21'den yüzde 24'e yükseltti. Enflasyonu düşürme bahanesiyle 20 aydır ücret ve maaşlara saldıran ekonomi yönetiminin hiçbir öngörüsü gerçekleşmedi. Enflasyonun temel sebebinin iç talep ve ‘ücret artışları’ olduğu palavrası tamamen çöktü.

2025’te asgari ücrete yüzde 30 zam

Memur ve emeklilere yüzde 11.54 zam

İşçi emeklilerine yüzde 15.75 zam

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et