23 Nisan 2022: Kimin egemenliği, hangi çocuklar için?
Fotoğraf: AA
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, yetersiz beslenen çocuklarda gelişim geriliğinin sıkça haberleştirildiği, okullarda yemek programı çağrılarının yapıldığı bir dönemde kutlanıyor. Çocuklara yönelik cinsel istismar ve suçların kat be kat arttığı, çocuk emeği sömürüsünün hız kesmeden sürdüğü bir ortamda çocuklara adanmış bir günü karşılıyoruz.
Pandemi kapanmasının geride bıraktığı eğitim ve çocuk sağlığına ilişkin sorunların daha dökümü yapılamadan kapıyı çalan ekonomik krizin en çok etkilediği kategori çocuklar oldu. Geçen yıl 23 Nisan kutlamalarının, önce yüz yüze eğitim verilen okullarda yapılacağı belirtildikten sonra pandemi gerekçesiyle sokağa çıkma yasağı kapsamına alınmış olması ve izleyen tartışmalar hala akıllarda. Erdoğan yönetimindeki yıllar boyunca cumhuriyetin temel özelliklerine ilişkin bir rekabet ve hegemonya üretme alanı olarak kullanılan 23 Nisan kutlamalarının, derin yoksulluk koşullarında nasıl ve neye odaklanılarak kutlanacağı merak konusu.
Öte yandan ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılışını temel alan Cumhuriyetin bu ilk ‘milli bayram’ının TBMM’nin atıl kaldığı bir dönemde kutlanıyor oluşu tarihin garip bir cilvesi. Erdoğan rejiminin başkanlık sistemi aşamasında işlevini neredeyse yitiren yasama meclisinin açılışının ‘şen’ hatırlanışı en hafif tanımlamayla ‘zor’ olacak. ‘İşlevsiz Meclis’in kurumsal konumu, kutlamanın adandığı çocukların güncel sorunları 2022 yılı 23 Nisan’ını daha da karmaşık kılıyor.
* * *
‘Milli bayram’lar devletlerin tarihsel öneme sahip günlerinin kutlandığı, bağrında yeniden anlam üretilen günler. Bu anmalarda bir ulusal kimlik ve kolektif aidiyet oluşturulması ve sürdürülmesi temel amaç olarak öne çıkıyor. TBMM’nin açılış tarihi üzerinden üretilen ‘23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' da çocuklara odaklanışıyla geleceğe yönelik bir iyimserlik içeriyor.
Mücahit Özçelik’ten öğrendiğimize göre 23 Nisan 1921’de kabul edilen ‘Hakimiyet-i Milliye Bayramı’nın ilk kutlaması 1922’de yapılıyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında kimsesiz çocuklara yardım amacıyla kurulan ‘Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin bu bayramı fırsat bilerek yardım toplaması, cemiyetin rozetlerinin çocuklar tarafından satılması, Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın Himaye-i Etfal faaliyetlerine katılması gibi bir tarihsel arka plan önünde 1925’lerden itibaren bayram bir ‘çocuk günü/bayramı’ olarak tanımlanmaya başlanıyor. Odağında o sıralarda çok yüksek düzeyde seyreden çocuk ölümlerinin azaltılması ve nüfus artışının sağlanması olan bu kutlama ilk defa kapsamlı olarak 1927’de yapılıyor, hatta 1929’da ‘çocuk haftası’ olarak haftaya yayılıyor.
* * *
Birinci TBMM’nin temel özelliği yasama-yürütme-yargı erklerinin aynı çatı altında toplanmasıydı. Meclisin yapısı ve işleyişi, yasa yapım süreci ve parlamenter denetim mekanizmaları zaman içinde değişmiş olsa da, algı pratiklerinde ‘etkin ve güçlü Meclis’ imgesi hep canlı tutuldu.
Her yıl olduğu gibi bugün de kutlamalar yapılacak. TBMM’nin kuruluşunun 102. yıldönümünün tıpkı pandemi öncesinde olduğu gibi yüz yüze kutlanacağı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından önceden açıklanmış, muhalif belediyeler de yoğun kutlama programları hazırlamıştı. Ancak başkanlık rejimi koşullarında zayıflamış olan Meclis, kutlamanın tarihsel-kurumsal-simgesel yükünü taşımaktan hayli uzak. Öte yandan, açlıkla yüzyüze kitleler için ‘çocuk’ ve ‘şenlik’ kavramlarını yanyana getirmek olanaksız. 23 Nisan geleneğinin kurumsal ve popüler kültürel referanslarıyla, başkanlık sisteminin mantığı ve beraberinde getirdiği yoksulluk arasındaki çelişki açık bir biçimde görünüyor.
Ulusal kutlamalar ‘birlik duygusu’ üretme ve siyasal sisteme olan inancı tazeleme işlevi yanında, siyasal durum ve toplumsal uyumun nabzını tutma şansı da veriyor. Temel hak ve özgürlüklerde belli bir düzeyi yakalamış refah toplumlarında, ulusal kutlama ile dinlenme ve rahatlama bir arada yaşanıyor. Bu günler toplumsal ortam ve siyasal yapı içinde belli bir uyum ve normalliğe işaret ediyor. Ancak bunun tam tersi de geçerli: Yolsuzluk, adaletsizlik ve baskının yaygın olduğu ülkelerde ‘ulusal kutlamalar’ bağrında itirazın, boyun eğmeyişin ve örgütlenme adımlarının filizlendiği günler oluyor.
Bugün olmazsa dahi 2023’ün 23 Nisan’ı çocuğa yönelik taciz ve tecavüzün ülke düzeyinde lanetlendiği, derin yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkisine sistemli çareler arandığı bir gün olarak değerlendirilemez mi?
* Özçelik, M. 2011. “23 Nisan Çocuk Bayramı’nın Ortaya Çıkışı ve 1922-1929 Yılları Arasında 23 Nisan Kutlamaları.” Akademik Bakış. Cilt 5 - Sayı 9.
- Ahmet Özer'in tutuklanması ve Kolombiya barış sürecinden dersler 03 Kasım 2024 04:32
- Fethullah Gülen'den sonra... 27 Ekim 2024 04:02
- ‘Çözüm’ü küçük çıkarlar için heder etmek 20 Ekim 2024 04:47
- ‘İç cephe’ çağrılarını 10 Ekim 2015’te yitirdiklerimizin fotoğraflarına bakarak düşünmek 13 Ekim 2024 04:47
- İsrail devleti terörü neleri örtüyor? 06 Ekim 2024 04:32
- Sağda birlik arayışları ve Kürtler 29 Eylül 2024 04:45
- Günay Kubilay'dan "Bir Kumpas Davasının Anatomisi" 22 Eylül 2024 04:00
- Narin… 15 Eylül 2024 04:51
- Reşit Kibar "Ne" için öldürüldü? 08 Eylül 2024 04:04
- ‘Barış’ emekçinin hayatına nasıl dokunur? 01 Eylül 2024 04:10
- ‘Kolektif Şiddet Siyaseti’ 25 Ağustos 2024 05:07
- Filistin kimin ‘dava’sı? Filistin kimin ‘dava’sı olmalı? 18 Ağustos 2024 04:50