25 Nisan 2022 01:00

Bataklığı kurutmadan olmaz

Hekimlerin İstanbul Büyük Beyaz Yürüyüşü

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Aylardır “Emek Bizim, Söz Bizim” diyerek, hekimlerin, sağlık ortamının, tüm sağlık emekçilerinin 20 yıllık AKP iktidarı ile sürüklendiği bataklığa dikkat çekmeye, uyarmaya ve haklarımız için, toplumun sağlık hakkı için sesimizi duyurmaya gayret ediyoruz. Tüm engellemelere, karartma ve karalama çabalarına rağmen sesimizin ulaştığını, toplumda karşılık bulduğunu da görüyoruz.

Elbette bizi bataklığa sürükleyen tek başına AKP değil ancak Türkiye’de neoliberal ataerkil kapitalist sistemin son 20 yıldaki en önemli oyun kurucusu, sağlığı piyasaya teslim eden anlayışın baş aktörü olduklarını gören bir yerden, attıkları her adımın bizi bataklığın en derin yerlerine sürüklediğini yalnız son bir haftada yaptıkları değişiklikler dahi açıkça gösteriyor. Geçen hafta karşımıza çıkan iki değişikliğe değinsem yeter.

İlki tıpta uzmanlık sınavı sonrası açılan asistan kadro sayıları... Önceki sınavlar sonrası ilan edilenin iki katı kadro açılmış durumda. Birkaç soru soralım o halde, önümüzdeki 4-6 yıl içinde bu kadar uzmana ihtiyaç olup olmayacağı, uzmanlık eğitimi verecek eğitimci sayılarının aynı hızla artıp artmadığı ve artırılması düşünülüyorsa bu artışın kaynağının nerede bulunacağına dair. Genç meslektaşlarım yıllardır hepimize dayatılan bu sağlık sistemi içinde uzman olmanın yüceltilmesi ile karşı karşıya bırakıldılar. Şimdi bu kadar çok kadro açıldığı için uzmanlık eğitimine katılma olanağı bulmakla birlikte, eğitim olanaklarının yetersizliği bir yana eğitimin zaten içinde bulunduğu olumsuzlukların farkında olduklarına hiç kuşkum yok.

Sağlık hizmetinden kaynaklanan zararların tümüyle hekimlerin omzuna yüklenmesi ile bu zararların en fazla karşımıza çıktığı uzmanlık alanlarından uzaklaşan, kamu hastanelerinin çalışma koşullarının ağırlığından, emeklerinin karşılığını alamamaktan bezip ayrılan meslektaşlarımızı düşündüğümüzde eğitimci bulamadığımız bu alanlarda asistan sayısını çoğaltarak çözüm bulamayacağımız gibi mesleğinin başındakileri de ateşe atacağımız muhakkak. Bu kadar asistana hiçbir alanda eğitimci bulamayacağımız da cabası. Eğitim ortamı ve olanaklarının yetersizliğinden ise hiç söz etmiyorum.

Bu değişikliği gene bu hafta içinde yapılan ikinci değişiklikle birlikte değerlendirmekte fayda var. Malum yeni değişiklikle artık hastalar randevu almak zorunda olmayacak. Hastanelere randevu almadan başvurabilecekler. Hastane koridorlarından evlere, telefonların başına taşınan kuyrukları kaldırma hamlesi ile yurttaşlarımız yaşadığı zorluklar, bir türlü randevu alamadığı için muayene olamama sorunu biteceğinden bir rahatlama hissi yaşayacak gibi görünse de başka sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacaklar. Hastane kuyrukları bir yana, o beş dakikada bir muayene randevuları yerini bir iki dakikaya bırakacak, uzayan her muayene hem hastalar hem de hastalarla sağlık emekçileri arasında yeni çatışmalara ve elbette topluma uzun zamandır yerleştirilen “sorunları şiddetle çözme” yönteminin tırmanmasına doğru hızla yol alacak. Hastaneye gitme ihtiyacı ne kadar gerçek bir yana, bu sistemin koruyamadığı sağlığını yitirmiş olmanın ağırlığından da söz etmeye bu köşe yetmez.

“Giderlerse gitsinler, biz asistanlarla devam ederiz” demişlerdi ya. Anlaşılan o ki, bu kargaşanın piyonları da artan kadro sayıları ile mesleğinin başındaki gencecik meslektaşlarımız olacak. Eğitim almak üzere geldikleri bölümlerde hasta yoğunluğunun karşılanmasında kullanmayı düşündükleri hekimler çalışma koşulları daha da ağırlaşarak tükenirken, daha fazla tıp fakültesi açıp, bu fakültelere alınan öğrenci sayısı da daha fazla artırılarak bir yandan tıp fakültesi kazanmanın dayanılmaz hafifliğini hissettirdikleri gençlerin kıyımı hız kazanıp, sonunda ağır bir hekim kırımına dönüşecek. Bundan en çok kim mi zarar görecek? Elbette hepimiz!

Koruyucu sağlık hizmetlerini yok sayan, basamaklandırılmış bir sistemi ortadan kaldıran ve bizi tüketici, sağlığı meta kılan bu sisteme dur demek gerekiyor. Gelin hekimlere kulak verin, daha çok batmadan bataklığı kurutalım!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa