25 Nisan 2022 00:57

İşçiler ve emekçiler ‘1 Mayıs haftası’na girerken… 

Sendika ve siyasi parti üyeleri 1 mayıs bildirisi dağıtımından poz veriyor

Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel

Paylaş

Ülkemizde, en azından 1990’lı yılların başından beri İşçi Sınıfının Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs bir güne sığmıyor. Tersine kimi çevrelerin 1 Mayıs’ı bir güne, bir alana sığdırma girişimlerine karşın işçiler, emekçiler, 1 Mayısları, tüm ülke sathında, işyerlerinde, sanayi havzalarında, emekçi semtlerinde ve kentin meydanlarında kutlamayı gelenek haline getirdiler.

Bu yıl da, bugüne kadar gazetemize gelene haberler, 1 Mayıs’ın, işyerlerinden meydanlara, kapalı salon etkinliklerinden üniversite kampüslerine, öğrenci yurtlarına, 1 haftaya yayılan,… irili ufaklı eylem ve etkinliklerle kutlanacağını gösteriyor.

İşçi sınıfımız ve emekçiler bu yıl 1 Mayıs’ı, bugüne kadar görülmemiş geçim sıkıntısı altında, alınan ücret ve maaş zamlarının daha zamlı ücretler ele geçmeden eriyip gittiği, ülkenin yeraltı ve yerüstü servetlerinin bir avuç yandaş vurguncuya peşkeş çekildiği, emperyalistler arasındaki paylaşım mücadelesinin, Ukrayna üstünden bir savaşa dönüşmekle de kalmayıp savaşın faturasının tüm dünyada işçi sınıfı ve halklara çıkarıldığının çıplak gözle görülür hale geldiği koşullarda kutlayacaktır.

Bu yüzden de bu yıl yapılacak 1 Mayıs etkinliklerinin geçmiş yıllara göre daha kitlesel, daha yaygın ve taleplerin daha yüksek sesle haykırıldığı kutlamalar olması şaşırtıcı olmayacaktır.

YAYGIN VE DAHA KİTLESEL BİR 1 MAYIS!

Gazetemize gelen haber ve mektuplardan anlaşıldığına göre, DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TDB, çeşitli illerdeki sendikal birlik ve platformalar, sendika şubeleri, emek ve demokrasi platformları ile emekten yana parti ve çevreler, 1 Mayıs’ı kutlamak için çeşitli girişimler yapıyorlar. Bugünden itibaren de yerel etkinliklerin düzenlenmeye başlayacağı haberleri geliyor.

Gebze’de kaymakamlığın Gebze Sendikalar Birliği’nin 1 Mayıs’ı kutlamak için yaptığı başvurusunu reddederek, başka bir alan önerdiği, Trakya’daki en önemli işçi merkezlerinden birisi olan Çorlu’da ise, 1 Mayıs’ı kutlamak için sendika şubelerinin ne işyerlerinde bir faaliyetlerinin olduğu ne de bu konuda harekete geçmek için bir girişimde bulunduklarına dair bir haber yok. Ama bazı sendika şubelerinin Çorlu’da kutlama yapmak yerine İstanbul’a gidecekleri söylenmektedir. Ama bu “1 Mayıs’ı Çorlu’da kutlamak yerine İstanbul’a gidiş”in tepkiyle karşılandığı da belirtiliyor.

Öte yandan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Türk-İş’in herhangi bir ilde kendileri tarafından bir kutlama düzenlenmemesine karşın, bu yıl 30 ilde emek ve meslek örgütleriyle 1 Mayıs’ı kutlayacaklarını açıkladı. Atalay, bu 30 il dışında da her sendikanın kendi başına salon toplantıları veya alan toplantılarına katılacaklarını da duyurdu.

TÜRK-İŞ’İN BAŞKANI ÇAĞRISINI İŞÇİLERE YAPMALI!

Elbette ki Türk-İş’in bu kararı bugüne kadar 1 Mayıslar konusunda aldığı en önemli karardır. Ama, Ankara, İstanbul, Bursa gibi büyük işçi merkezlerinin şimdilik Türk-İş’in 1 Mayıs kutlamalarına katılacağı iller arasında olmaması bu olumlu kararı gölgelendirmektedir.

Atalay’ın açıklamasında başka önemli “şikayet” ve talepler de var: “Atanmışı, seçilmişi beraber üstümüze geliyor. ‘Sendikalar işyerlerine girmesin işveren gider’ deniyor. Böyle bir ülkede ne sivil toplum örgütlüğü yapılır ne sendikacılık yapılır” diye şikayet ediyor. Ama sorunun çözümünü de “hükümete” bırakıyor. Sanki hükümet bütün bu şikayet edilen konuların arkasındaki güç değilmiş gibi!

Açıklamasında zamlara da özel vurgu yapan Atalay, asgari ücret, emekli aylığı ve ücretlere yapılan zammın bir özelliğinin kalmadığını söyleyerek, “Bu meselelerin yılın ortasını geçmeden masaya yatırılmasını” istiyor. Önerisinde de, “Her ay açıklanan enflasyonun asgari ücretli, emekli ve çalışana uygulanmasını” istiyor.

Bu sorunların çözümü için de “muhalefete” çağrı yapan Atalay, “bir gün işverenlerin bir gün hükümetin kapısının önüne gidelim” diyor. Ama bu gitmeyi bile mühlete ve sendika yöneticilerinin gitmesiyle sınırlıyor.

Atalay’ın “sorunun çözümü” olarak öne sürdüğü öneri aslında sorunun kendisi! Çünkü Atalay’ın muhalefet dediği, işçinin emekçinin talepleri için adım atarken bir gözü de patronlarda olan bir muhalefet. Dahası emekçilerin sokaklara çıkmasından iktidar kadar korkan bir muhalefet!

GÜCÜN KİMDE OLDUĞUNU GÖSTERMEK İÇİN ALANLARA!

Oysa patronlar ve iktidarın işçi-emekçinin taleplerini dikkate alınmasını sağlayan güç, muhalefet ve sendika yöneticilerinin patronların ve hükümetin kapısına gitmesinde değil, Türk-İş ve öteki konfederasyonlara bağlı sendikaların üyelerinde, sendika üyesi bile olamamış milyonlarca işçinin, emekçinin talepleri etrafında birleşmesinde! Ancak bu birleşik güç patronların ve hükümetlerinin kapısına dayanırsa Türk-İş Başkanının şikayetlerinin ortan kakmasını, hatta daha da ileriye gidilmesini sağlayacak bir güç ortaya çıkmış olur.

Ancak Atalay böyle bir gücün oluşmasını ister mi orası çok şüphelidir.

Bırakalım ötesini, Atalay ve Türk-İş’in Başkanlar Kurulu, yarın toplanıp, “Ekonomik krizin, pandeminin ve savaşın faturasını” işçilere, emekçilere yıkma amaçlı iktidarın ekonomik politikalarına karşı birleşmek ve taleplerini elde etmek için harekete geçeceklerini duyurmak için 1 Mayıs’ta meydanlara çağıran bir karar alsa, bunun için samimi olarak üç gün fabrika ve atölyelerde çalışma yapılsa, yüz binlerin milyonların meydanları doldurup nasıl devasa bir güç oluşturduklarını, ancak bu gücün patronların ve hükümetlerinin kapısına dayandığında işçilerin taleplerini elde edebileceğini görürlerdi!

Ne var ki, Türk-İş ve başkanından bunu beklemek, aşırı iyimserliğin ötesinde ahmaklık olur!

1 MAYIS’TA TALEPLERLE ALANLARA!

Ancak, işçi ve emekçi yığınlarının nasıl büyük bir geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kaldığı dikkate alındığında, ileri işçi ve emekçi kesimleri ve mücadeleci sendikacılar ile emekten yana tüm güçler, üstlerine düşeni yaparlarsa, gerek yerel eylem ve etkinliklere gerekse alanlara akacak işçi ve emekçi yığınlarının geçmişle kıyaslanamayacak ölçüde kitlesel olabileceği de bir gerçektir.

Öyleyse;

  • İnsanca yaşanacak bir ücret ve maaş,
  • Enerjiye, ulaşıma, gıdaya yapılan zamların geri alınması ve başlıca tüketim mallarından KDV ve ÖTV’nin kaldırılması, zamların geri alınması,
  • Savaşın faturasının halka değil savaşın yarattığı sorunları ranta çeviren sermayeye çıkarılması,
  • Mülteci sorununun işçi sınıfı enternasyonalizmi anlayışı etrafında çözülmesi,
  • İş Ekmek, Özgürlük ve Barış için, iş yerlerinden başlayan yerel kutlamalardan 1 Mayıs’ta alanları doldurmaya, gücümüzü ve mücadele kararlılığımızı dosta düşmana göstermeye!
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa